Herkes konuşur, ağlar, dertleşir ama herkes yazamaz.Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız? Sibel İnce: 1992 Giresun / Çanakçı doğumluyum. 5 çocuktan oluşan ailenin en büyük ferdiyim. İlkokul ve lise eğitimimi İstanbul’da tamamlarken üniversiteyi, Karadeniz sevdama engel olamayıp Trabzon’da, Karadeniz Teknik Üniversitesi’nde bitirdim. İstanbul’da yaşıyorum. Yazmaya başlama hikâyenizi öğrenebilir miyiz? Sibel İnce: Babam vesile oldu sanırım. Varlığında yokluğunu yaşarken çok düştüm boşluğa. Anneme şiddet uygularken yumruğumu boğazımda hissediyor olmak beni çabaya sürükledi. Sanki baba sevgisizliğini yaşarken kuyuya düşüyordum ve o kuyuda anneme uygulanan şiddete engel olamıyordum. O kuyudan çıkmak için çok çırpındım ve o çırpınışla da kendimi 5 yaşında okuma yazmayı çözmüş buldum. 9 yaşımda ise yazma hikâyem tamamen başlamış oldu.
Kaç kitap yayınladınız konusu nedir? Sibel İnce: Toplam 2’si proje olmak üzere 3 kitabımız var. 1- KADINIM, HEPSİ BU! (Şiddet mağduriyeti yaşayan kadınlarımıza hem ses hem de destek olmak için oluşturulan bir proje kitabıydı.) 2- UMUT ADINA MARTI OLMAK (“İnsan; denizin olmadığı yerde, umut adına, martı olmalı.”) (Deneme ve hikâyelerden oluşan kitabın geliri yayınevi ve yazarlar tarafından Ömer Faruk Morkoç’un tedavisi için bağışlandı.) 3- GURBET KUŞU (Kitabın konusu ben ve annem; şiddet mağduriyeti tüm kadınları temsilen) Yazmak mı yayınlamak mı zor? Sibel İnce: Mutlaka biri ağır basıyordur ancak şimdiki şartlarda maddi koşul doğrultusunda yayınlatmak kolay geliyor. Kaliteli yazılar çıkarmak daha zor kalıyor.
Yazarken hangi kaynaklardan beslenirsiniz? Sibel İnce: Çoğunluk duygularım oluyor. Kalanı da biraz okumak biraz da gözlem. İyi bir dinleyici olduğumu düşünüyorum. Çok okuyor musunuz? Çok genç okumadan yazıyor piyasa kalitesiz kitaplarla dolu fikrine katılıyor musunuz? Sibel İnce: Konu fark etmeksizin okuyorum. Bunun faydası kesinlikle fazla. Hızlı okumayı ve anlamayı geliştirirken aslında duygularımı ifade etmem için daha fazla kelimeye ulaşıyorum.
Duyguların yazıldığı her yazı benim gözümde değerlidir. Ancak şöyle bir konu var ki; 4. Soruda sorduğunuz konuya bağlanıyor aslında. Yazmak kolay herkes bir şeyler yazıyor. İyi ya da kötü maddi koşullar doğrultusunda ya günümüz fenomenlik dediğimiz kitleler doğrultusunda yazılarını yayınlatıyor. Ancak yayınevleri kaliteli yazıları seçip basım yapsa, kalanı kabul etmese belki de kişi kendini daha da zorlayıp aslında kaliteli yazılar çıkartacak ortaya. Bu sebeple kendimi yazar olarak görmüyorum. Yazıyorum ama yazar değilim. Her zaman daha fazla pişmem gerektiğini ve aslında yolun çok başında olduğumu düşünüyorum.
Yazmak sizin için ne ifade ediyor? Sibel İnce: Özgürlük. İyi yazmanın formülü sizce nedir? Sibel İnce: Duygu genişliği, hayal gücü, kurgu yeteneği ve kesinlikle okumak diye düşünüyorum. Daha iyi yazmak isteyenlere ne önerirsiniz? Sibel İnce: Herkes konuşur, ağlar, dertleşir ama herkes yazamaz. Mutlaka okuyun, gözlemleyin, araştırın. Geniş görüşlü olmak her zaman yazma alanınızı genişletecektir. Yorum dinleyin mesela ve yorumlardaki ince noktaları yakalıyor muyum diye kendinizi deneyin. Gezip gördüğünüz yerler hakkında düşünce yazmayı deneyin ya da tanıtım yapın. Günlük tutabilirsiniz. Yıllar sonra ilerlediğinizde kim bilir günlüğünüz düzenlenip ilk eseriniz olabilir. Yazmam konusunda beni destekleyen ailem ve eşim Mustafa İnce’ye teşekkürüm sonsuz. Sakın vazgeçmeyin ve yazdıklarınıza kilit vurmayın.
|