İyi yazmanın formülü emek vermektir.Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız? İsmail Mutlu: 1962 yılında Sivas’ın Kangal ilçesinde doğdum. İlk tahsilimi Kur’an kursunda yaptım. Okuma yazmayı kendi kendime öğrendiğimden ilkokula 3. sınıftan başladım. Ortaokulu da Kangal’da okudum. Liseyi parasız yatılı olarak Sivas Lisesi’nde tamamladım. 1980 yılında mezun oldum. Aynı yıl Ankara İlahiyat Fakültesi'ni kazandım. 1985 yılında mezun olup iş hayatına başladım. Sürekli Sarı Basın kartı sahibi emekli gazeteciyim. Yazmaya başlama hikâyenizi öğrenebilir miyiz? İsmail Mutlu: Yazarlığa ilkokulda iken başladım. Bu, hiçbir teşvik olmadan kendi kendine gelişti. Zaten memleketimizde okuma oranı çok düşüktür ve yazarlık bilinmezdi. Okuduğum kitaplardan derlemeler yaptım. İlk yazım 1980’de Hakses mecmuasında yayınlandı. Sonraki yıllarda çok gazete ve dergilerde yazılarım yayınlandı. İlk kitabımı 1982 yılında öğrenci iken yayınladım. Mezun oluncaya kadar 4 kitabım çıktı. Kaç kitap yayınladınız, konusu nedir? İsmail Mutlu: İlahiyat ve tarih alanında 100’ün üzerinde, yaklaşık 80.000 sayfa kitabım yayınlandı. Yazmak mı yayınlamak mı zor? İsmail Mutlu: Ben hem yazar, hem yayıncıyım. Her ikisini de biliyorum yani. Yazmak da, yayınlamak da zor. Özellikle Türkiye şartlarında yayıncı olmak daha da zor. Bunda kâğıdı ithal ediyor olmamızın ve dolarla almamızın etkisi çok. Bir de yeterli dağıtım kurumu olmaması yayıncılığı daha da zorlaştırıyor. 1992 yılına kadar kitaplarım başka yayınevlerinden çıktı. 1992’de Mutlu Yayıncılık ismiyle bir yayınevi açtım. Bu tarihten sonra kitaplarımı kendime ait bu yayınevinden çıkarıyorum. Yayınevimin olması bana bir özgürlük ve hürriyet veriyor. Aksi takdirde çoğu kitaplarımı yayınlayamazdım. Yayıncı müdahalesi olurdu veya ticari düşünüldüğünden satış şansı yok veya az gerekçesiyle yayınlanmazdı.
Yazarken hangi kaynaklardan beslenirsiniz? İsmail Mutlu: Ben ilahiyatçı bir yazarım. Dolayısıyla İlahiyat kitapları ağırlıklı. Çoğunlukla asıl kaynaklara ulaşırım. Ayrıca yazdığım konudaki akademik yayınlara, doktora tezlerine, makalelere yoğunlaşırım. Çok zengin bir kütüphanem var. Kütüphanemin dışında oldukça zengin bir kütüphane olan İsam kütüphanesi'nden yararlanıyorum. İlahiyat dışında psikoloji, sosyoloji, felsefe ve tarih kaynaklarını da kitaplarımda kullanıyorum. Çok okuyor musunuz? Çok genç okumadan yazıyor piyasa kalitesiz kitaplarla dolu fikrine katılıyor musunuz? İsmail Mutlu: Ömrüm okumakla geçti. Şimdiye kadar milyon sayfanın çok üzerinde okuma yaptım. Hatta milyonlarca diyemesem de 100.000 lerce sayfa kitap okudum. Özel arabam hiç olmadı. Yollarda kitap okurum, sıra beklerken okurum, fuarlarda okurum. Oğlum, kitaplarımla ilgili yayın yapan birisinin “Babanla ilgili tek bir cümle söylesen ne dersin?” sorusuna şu cevabı vermişti: “Babam, yollarda kitap okumak için hiç özel arabaya heveslenmedi.” Maalesef şimdilerde her şey gibi yazarlık da ayağa düştü. Okumadan yazılıyor, ayrıca internet araştırmacılığıyla kolay bir şekilde yazar bilgiyi hazmetmeden aktarıyor. Piyasanın kalitesiz kitaplarla dolduğu doğru. Bunun bir sebebi de yazan kişinin artık kitabını ticari maksatla kurulan yayınevlerine kendi parasıyla bastırıyor olması. Yani parayı veren kitabı bastırıyor. Eskiden bir yayınevinde kitap çıkarmak çok zordu. Yayınevinin prestiji, damgası vardı. Yazara telif ödüyordu, baskı için para bağlıyordu. Bu sebeple seçici oluyordu. Şimdi ise parayı veriyorsun kitabının kalitesi önemsenmeden basılıyor. Bu durum piyasayı kalitesiz kitapla dolmasına sebep oluyor. “Önüne çıkan yazar oldu” söylemi de bunun için. Bunun ufak bir faydası, gerçekten güzel kitap yazmış ama bastırma, kendini ispatlama imkanı olmayan güzel, istikbal vaad eden yazarların çıkmasına da sebep oluyor. Yazmak sizin için ne ifade ediyor? İsmail Mutlu: Yazmak benim için öğrenmek, yaşamak ve öğretmek demek. İnsanlara faydalı olmak, sorularını cevaplandırarak mutlu olmalarına sebep olmak güzel bir duygu. Medyatik olmasam da 100.000 lerce okuyucum var. Yaklaşık kırk yıldır birçok kuşak benim kitaplarımı okudu. İyi yazmanın formülü sizce nedir? İsmail Mutlu: Çok okumak, sabır, dikkat, okuyucuya değer vermek. Mükemmelliyetçi olunmasa da “İdare eder” de dememek. Kısacası emek vermek. Ayrıca ticarî kaygı ve düşünce için yazmamak. Bu arada 38 yıldır kitap fuarlarına katılıyorum. Yılda 15 fuara katılıyorum. Kısa da olsa bir şeyler yazmama fırsat verdiğiniz için çok teşekkür ediyorum. Size ve yazma hevesinde olan arkadaşlarıma başarılar dilerim.
|