• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/kitapkonagi
  • https://api.whatsapp.com/send?phone=+905334645270
Okuyalım, Okutalım
Takvim
Site Haritası

İyi yazmanın formülü, zinde bir vücuttur.

Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız?
Pakize Şeyma Kandemir: İsmim Pakize Şeyma Kandemir. 1986 yılında Ankara'da doğdum. Bir üniversite kurumunda sağlık teknikeri olarak görev yapmaktayım. Şu an hâlâ okumakta olduğum birbirinden bağımsız iki fakülte var. Eğitimin yaşı yoktur ve sanırım ileri ki yıllarda da şartlarım elverdikçe bunu devam ettireceğimi düşünüyor ve planlıyorum. Hem eğitim aldığım bölümler hem de hobi olarak bir çok dalla hemhal oldum ve çoğunu devam ettirmekteyim. Müzik, resim, bilim, edebiyat, siyaset, ekstrem spor,sinemaya genel olarak ilgim var. Edebiyat'a olan yatkınlığım diğer dallara göre daha fazla. Neredeyse, kalemi elime aldığım yıllardan bu yana yazı yazmaktayım. Bu yeteneğimi zamanla geliştirdim. Deneme, öykü, roman, metin, köşe yazarlığı yapmaktayım. Çocuklar için hikâyeler ve senaryo yazarlığı da vakit buldukça yapıyorum. Yazılarımın çoğunluğu; uzak ve yakın tarih, fantastik, bilim kurgu, astroloji, tasavvuf, herhangi bir konuda deneme yazısı, mizah v.s. türlerden oluşmaktadır. Söz konusu yazı yazmak olunca ne zaman ne tür bir yazı yazacağım belli olmaz. Yazmamı şartlar ve konular belirler ve tabii ki zinde bir zihin şart.

Yazmaya başlama hikâyenizi öğrenebilir miyiz?
Kaç kitap yayınladınız konusu nedir?
Pakize Şeyma Kandemir: Çocuk yaşlarda şiir yazıyordum ve yıllar geçtikçe şiir türünde tam da istediğim verimi alamadığımı düşünmeye başladım. Uzun uzun yazmalı ve anlatmalıydım. Bir olay örgüsü olmalıydı. Tam olarak yazmaya iki ayrı çocuk hikâyesi yazarak başladım ve birgün; yazmanın basit bişey olmadığını, muhakkak belli teknikler üzerinde yazılması gerektiğini ve bazı eksiklerimin illaki olabileceğini düşünerek Sinemart Yazarlık Okulu'na gittim. İyi ki de gitmişim diyorum. Daha sonra mezun oldum ve o gün bugündür yazmak benim için günlük ihtiyaçlarım haline geldi. Adeta kendimi bulduğum yer, kâğıt ve kalemdi. Kültür ve Turizm Bakanlığı'na bağlı olarak geliştirilen yazarlık projesinde öykü yazarak yer aldım. Proje nihayetinde Hayal Gücünün Lezzetleri adlı kitabımız basıldı. Akabinde bazı arkadaşlarımla birlikte edebiyat dergisi kurma çabamız oldu fakat pek başarılı olamadık. Katıldığım Panora Avm sponsorluğunda gerçekleştirilen Başöğretmen Atatürk konulu ödüllü öykü yarışmasını kazanmaya layık görüldüm. Kültür ve Turizm Bakanlığı Kütüphaneler Birliği'ne bağlı olarak Külliyat-ı Kalem adlı bir öykü, okuma ve yazma atölyesi açtım. Atölye amacım; tamamen ücretsiz olmasıyla birlikte, kişilere öykü yazarlığı konusunda kendini geliştiren ve zamanın gereksiz meşkalelerle değil, dolu dolu geçmesini sağlamaktı. Değerli yazar arkadaşlarımın başarılarıyla da gurur duyduğum güzel zamanlardı. Üç saatlik atölyemiz sabah başlayıp güneş batana kadar devam ediyordu. Daha sonra engel olan bazı şartlar ve Korona süreci atölyenin tekrar devam etmesine pek müsaade etmedi. Şu an hali hazırda basım sürecinde olan fantastik tarihi ve çeşitli konular barındıran, kişiyi tarihin sularında sürükleyen yazdığım bir novella kitabım var. Seri halinde zaman aralıklı olarak sunmayı planlıyorum. Atölye için söyleyeceğim ise; birbirimizden öğreneceğimiz çok bilgi var. Hem yetişkin hem çocuk iki ayrı grup açmak istiyorum. Beraber vakit geçirilen ve konusu kitap okumak, anlamak ve yazmak olan, ahlâki ve toplumsal değerlerimizin hatırlatıldığı bu değerli yeteneği geliştirmek için piyasaya bir sürü paralar vermenin gereksiz olduğunu vurguluyor ve ne olursan ol kalemini kağıdını al bize gel!😊 diyorum.

Yazmak mı yayınlamak mı zor?
Pakize Şeyma Kandemir: Açıkcası yeteneği olmayan bir birey için yazmak zordur. Lakin yeteneğiniz varsa ve bunu geliştirdiyseniz bu sefer de yayınlamak çok zor bir safha diyebilirim. Piyasada doğru bir yayınevi bulmak anlaşmak ve karşılıklı olarak sözleşme maddeleriyle ilgili yanlış anlaşılmaların giderilmesi süreci oldukça yıpratıcı. Ayrıca ülkemizde yazarlara tanınan hakların tekrar gözden geçirilmesi gerektiği kanısındayım. Yayınevlerinin ayakta durması bizler içinde çok önemli ve tabii ki doğru yazarlar seçme konusunda kararlı olmaları da büyük önem arz etmekte. Maksadımız Çağdaş Türk Edebiyatını ayakta tutmak olmalı. Karşılıklı saygı çerçevesinde sorun oluşmadan yazılarınızı basmanız dileğiyle.

Yazarken hangi kaynaklardan beslenirsiniz?
Pakize Şeyma Kandemir: Yazarken belirli bir kaynak belirlemek oldukça değişken. Yazdığınız türe göre ne tür bir kaynaktan besleneceğiniz belli olmayabilir. Bu noktada bir örnek vermek istiyorum: Proje hocamız yazar Necip Tosun beyefendinin anlattığı yaşadığı bir hikâyedir. Değerli yazar arkadaşlarından birisi bir gazete de bir haber ile karşılaşır ve çok etkilenir. Anne bebek ve patik temaları içeren konunun üzerine yazmayı çok dener. Çok etkilenir ve fakat ne kadar etkilense de yazamaz. Bunun üzerine bu konu içeriğini, yazması için Necip Bey'e verir. Hocamız yazıyı kendisi yazar. Burada anlatmak istediğim şey şu ki; bir kaynaktan beslenmenin yeri ve zamanı yoktur. Kaynaktan beslenip yazmak isteyip te yazamadığınız zamanlarda vardır. Benim için kaynak bir gazete haber başlığı, bir sokak çocuğunun gözleri, tarihi bir kitapta anlatılan üstü örtülü geçen bir konu veya bir hayvanın yaşamı olabilir. Önemli olan empati kurmaktır. Bütün Dünya'da bir tek kendimiz olmadığımızı hepimizin birbirimizin yerinde olabileceğini düşünmek en büyük kaynaktır. Kaynak esasında yaşadığımız Dünya'dır.

Çok okuyor musunuz? Çok genç okumadan yazıyor piyasa kalitesiz kitaplarla dolu fikrine katılıyor musunuz?
Pakize Şeyma Kandemir: Çok okumazsak nasıl bir öğretmen olabiliriz? Yazmak okumaktan beslenerek doğar. Yazmak öğrendiğini öğretme noktasıdır. Bir alimin öğrendiklerini öğretmesi, anlatması nasıl farz ise bu durumda bu cümlenin içinde barınıyor. Bir çileği toprağa ekmeyi bilmiyorsak meyvesini de alamayız. Zahmet ve emek ister. Okumak, anlamak, yazmak sırayla gelir. Okumak, çok gezerek öğrenmekle eşdeğerdir. Gezerek tanıyarak öğrenme imkanının karşılığı okumaktır. Okuduğumuz bir sayfa yazıdan binlerce olasılıklı konu çıkarabildiğimizde bir gerçek. İnsan kendini bilmezse yaşadığı hayattan ne kadar mana çıkarabilir ki? Önce kendimizi bilmemiz gerek yani; Okumak, yazmanın temelidir. Ne okuduğumuzunda önemi çok büyük. İslam Dininde ilk inen vahy'in Oku(İkra)! olduğunu unutmayalım. Okuyarak kendini bilebilirsin. Okumak çok derin manalar içermektedir.
Bir program yapılmış adını vermek istemiyorum fakat sponsorluğu Avrupa ülkelerinden birisine ait. Gençler orada yazıyorlar. Ne kadar çok yazıları okunuyorsa o kadar çok sponsorluk alıp kitapları hemen basılıyor. Bu güzel bişey öyle değil mi? Fakat içeriğine baktığınızda başınızdan aşağıya kaynar sular dökülüyor. Konu başlıkları ahlâki yapımıza ve toplumsal statümüze tamamen aykırı başlıklar. Bu tür yerleri takip ediyorum. Atölyeyi açma sebebimde bu tür bakış açılarını düzeltmeye çalışmak idi. İlgi çekmek için atılan (yazılan demiyorum) ahlâksızlık diz boyu başlık altındaki yazı tam bir içler acısı. Olgun ve aklı başında bir bireyseniz gençlerimizin gittiği yolun sonundaki uçurumu görerek tedirgin ve kaygılı oluyorsunuz. Bu takiplerimin akabinde ünlü bir kitabevi'ne gittim. Çağdaş Türk Edebiyatı bölümünün altında az evvel bahsettiğim gencin yazdıklarını kitap haline çevirmişler. Ünlü yazarlarımız bu kitapların altına dizilmiş. İşte o zaman yaşadığımız, yaşatılmak istendiğimiz vehametin farkına vardım. Demiştim ya yazarlara tanınan hakların gözden geçirilmesi gereklidir diye. İşte bunun için şunu söylemeliyim: Her yazılan, yazı; her okunan, kitap değildir. Elinize bir kitap aldığınızda gönül rahatlığıyla okumanın da zorlaştığı ortadadır. Para ile satın alınıp kalitesizliğinden dolayı kenara köşeye kitap bırakmadığımız güzel ve gerçek kitapların olduğu bir gelecek beklentisindeyim.

Yazmak sizin için ne ifade ediyor?
Pakize Şeyma Kandemir: Yazmak benim için kendimi bulmak, gerçekleri görmek, öğrendiklerimi aktarmak demektir. Bir kurmaca öykü yazıyorsanız da okuyan kişi kurmacanın içinde suyun üzerinde yüzen bir yaprak gibi akmalı. Öykünün içinde bulmalıdır kendini.

İyi yazmanın formülü sizce nedir?
Pakize Şeyma Kandemir: İyi yazmanın formülü bence; zinde bir vücut, temiz bir zihin, bilgi birikimi ve en önemlisi empati kurmaktır. Aklımı toparlayamıyorum diyen arkadaşlar için önerim; bir miktar uyuduktan sonra gece kalkıp veya bir kahve eşliğinde sabah güneşinin doğuşuyla birlikte yazmaları. Dinlenmiş bir zihin, durmak bilmez akarsulara benzer😊

Daha iyi yazmak isteyenlere ne önerirsiniz?
Pakize Şeyma Kandemir: Daha iyi yazmak isteyenler için önerim; bolca araştırma yapmak, gezmek, soru sormak, kararlı olmak, yazmanın tekniklerini öğrenmek, bolca kitap okumaktır. Şimdiye kadar gördüğüm ve her yazarın başına gelen: "Ne türden yazacağım?" İkileminin giderilmesi; kararlı olmak ve hangi türde verimlilerse o alanda köklerini salmaları önemli bir adım olacaktır. Bunu anlamak için bir yol gösterici kendilerine seçebilirler. Her türden yazarak hangisinde daha iyi verim alıyorlarsa o yöne eğilmeleri önemli olur. Yazarım ama ne yazıyorum? Ne tür yazmalıyım? Hangisinde daha iyiyim? Sorularını sormak önemlidir. Bütün yazanlar, sevgili okuyucular! Gününüz hep aydınlık; kaleminiz ve kitabınız ışığınız olsun.

Sevgilerle🤗



640 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın
Fikir Konağı
Abdullah Küçük
Ev Hapsi Günlerinden

Ali Haydar Koyun
Rakamlarda büyük, güç de zayıf olan topluluk

Derya Kadıoğlu
Yalvaç'ın İnsanları

Fırat Han Koçak
Dünyayı Sömüren Küresel Çeteler - 4

Hanife Mert
Eylül ve Hüzün

Zehra Gaylan Yüksekkaya
"Sahi, Neydi Bayram?"

Abdullatif Acar
Umut Adına Martı Olmak

Afşin Selim
Kitapla Diriliş

Ahmet Aytaç
Yazmak kolaydır, Okutturmak büyük marifet ister...

Altun Özmeşe
Kalpteki Kor Parçası

Aslı Ersoy
Zıtlıkların Öğretisi*

Aynur Hazar
Nice Ömürler Eskir Yaşamanın Teninde

Ayşen Kurban
Eksiğim

Aytekin Duran
Görmek ve Duymak Nasıl Bir Duygudur...

Beyhan Uygur
Şekerci Dede ve Tonton Eşi

Burak Kılıçaslan
Burak Kılıçaslan: Emin Demir ile "Ferman" Üzerine Bir Söyleşi

Çağrı Cebeci
Çağrı Cebeci: Yaşlılık

Dilruba Başak
Her Şey Sevince Güzel

Diyanet İşleri Başkanlığı
Öfkeye Hakim Olmak

Engin Dinç
Dil Belası

Ergül Yılmaz
Bir Demet Şiir

Gamze Karadağ
Kayahan Demir: Gaipten Sesler

Gamze Parlak
İnsanlık Nereye Gidiyor

Gözde Karadağ
Gözde Karadağ: Hakan Yusuf Yılmaz - Alpagut Budun 1 Beklenmedik Keşif

Gülhan Teke Genç
Evrildik (mi?)

Hatice Yatkın Yetişen
Adımı Unutma (İmza: Kadın) / Kitap Yorumu

Havva Yaşar
Tefekkür Üzerine Hasbihal

Hayrettin Gönül
Zaferimiz Daha Bir Yaşında!

İbrahim Ethem Gören
Bir Burak bekleniyor!

İlhan Özgür
Türk Eri

Kaşif Meriçli
Kaşif Meriçli: Little Fugitive

Mahmut Ferhat Alptekin
Demokratik Sol

Mecbure İnal Vela
Çizdim, oynamıyorum!

Mehmet Aydın
Ömer Faruk Kaya: Sus ve Bana Aşkı Anlat

Merve Güney
Güneşin Kızı Biterken

Meryem Seyda Parlak
Psikoloji’ye (Ruh Bilimine) Olan İhtiyaç

Muharrem Dere
Doğu, Batı. Dost, Düşman! Kime Göre?

Murat Ginlik
Kısacık ve Çok Uzun Bir Hikâye

Murat Şaşzade
Küçük Tuhaflıklar

Mustafa Gündoğdu
Ölüm Var...

Nagihan Örsel
Sadece SEN!

Nazan Arısoy
Yağmur'un Aşka Teslim Oluşu

Necati Dilek
Uğruna Şiirler Yazılan Kadın

Necdet Bayraktaroğlu
Büyük Türk Devlet Adamı Timurhan'ın Hayatı, Vasiyeti ve Yasası olan Tüzükat-ı Timur

Nermin Güday Kaçar
Asker Yolu Beklerim

Nurcan Dağ
Yalancı Pollyanna Kitap İncelemesi

Nurhan Işkın
Dedemin Saati

Nurittin Günay
Babamın Jübilesi

Özlem Akşit
Selamlaşma Geleneğinin Toplum ve Gençliğimiz İçin Anlam ve Önemi

Pakize Şeyma Kandemir
Salgının Yeni Yazarları 1

Selahattin Doğan
İyilikde İnatlaşmak

Şükran Pınarcan
Duran Çetin Cüneyt kitabı yorumu

Turan Yalçın
Çay Felsefesi

Yasemin Ilgın
Yasemin Ilgın: Hayallerim

Zeynep Didem Gezgin
Merhamet