Yazmak benim için yaşamın kendisidir.Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız? Yunus Karaçöl: 18.08.1989 yılında Ağrı’nın Doğubeyazıt ilçesine bağlı Kucak köyünde dünyaya geldim. Küçük yaşlarda edebiyat ve oyunculukla ilgilenmeye başladım. 2015 yılında Karabük Üniversitesi Coğrafya Bölümü'nden mezun oldum. 2017 yılında askerliğimi tankçı asteğmen olarak Hakkâri/Şemdinli üs bölgesinde tamamladıktan sonra özel bir kurumda coğrafya öğretmenliği görevime dönüp devam ettim. Şu an için hem dizi/sinema senaryoları yazıyorum hem editörlük yapıyorum. Bunların yanında da yeni eserler yazıp üretmeye devam ediyorum.
Yazmaya başlama hikâyenizi öğrenebilir miyiz? Yunus Karaçöl: İlkokuldayken Bilim Gazetesi ismiyle bir gazete çıkarmam ve bunun yanında şarkı sözleri yazmamla ilk yazma hikâyem başladı diyebiliriz. Hemen ardından lise 1 de yazdığım “AŞK VE ACI” adlı romanım ise lise 2. sınıfta yayımlandı ve bu şekilde yazma aşamam gelişerek devam etti. Kaç kitap yayınladınız konusu nedir? Yunus Karaçöl: Şu ana kadar 5 eserim yayımladı. “AŞK VE ACI” romanımla doğu batı çatışmasının yanı sıra aşiret kavgaları ve karşılıksız bir aşka değindim. “UYANIKLAR DÜNYASI” adlı tiyatro oyunlarından oluşan eserimde toplumda kendini kurnaz zanneden insanların ne kadar gülünç duruma düştüğüne değindim. “BİR KADIN KAÇ MEZAR? 1 Cennetteki Anneler”, “BİR KADIN KAÇ MEZAR? 2 İhanet Zinciri” ve yazım aşaması tamamlanmış yayımlanmamış olan “BİR KADIN KAÇ MEZAR? 3 Cennetin Ölü Kuşları” adlı üçleme eserimde ise aile içi şiddet, kadın cinayetleri, çocuk istismarı, hayat kadınları, organ mafyası gibi konuları derinlemesine bir bakış açısıyla işledim. İçinde 29 masal olan “ANADOLU MASALLARI” adlı kitabıma ise Anadolu köylerini gezerek yaşları 70-80’lere varan insanlardan birkaç asır önce anlatılagelen sözlü edebiyatın ürünü olan masalları Kürtçe’den derleyerek Türkçe’ye çevirisi yapıp kültürümüzün yazılı eseri haline getirdim. Günümüzde ne yazık ki bu derlemeler artık pek yapılmıyor… Bu röportajdan hemen sonra “AMA SEN GELMEDİN” ve “ENDEMİK KOKULU YÂRİM” adlı şiir ve aforizmalardan oluşan iki eserim daha yayımlanacaktır. Yazmak mı yayınlamak mı zor? Yunus Karaçöl: Eğer yeteneğiniz var ise yazmak, eğer yeteneğiniz yoksa çevreniz var ise de eserinizi yayımlamak daha kolaydır! Bana yazmak o kadar kolay geliyor ki bir oturuşta romanlar dolusu yazı yazabilirim ancak iş eserinizi yayımlatmaya geldiğiniz vakit maalesef asıl zorluğun, sıkıntının başladığı yerde orada bitiveriyor. Türkiye’de popüler kültüre hizmet etmek dışında gerçek manada edebi eser üretenler bizim ülkemizde hep azınlık olarak kalmış ve zorluklar çekmiştir. Ancak içi boş eser bile demeye utanacağımız dil saçması yazılar da maalesef daha çabuk yayımlanıyor ve de daha çok da satılıyor. Yazarken hangi kaynaklardan beslenirsiniz? Yunus Karaçöl: Yazma işlemine başlamadan önce yazacağım konu hakkında derinlemesine bir araştırma yapar, gerçek kaynaklardan, karakterlerden beslenerek eserlerimi o şekilde oluştururum. Misal “BİR KADIN KAÇ MEZAR?” üçlemesi için 8 sene araştırma yaptıktan sonra eserimi ondan sonra yazmaya başladım. Çok okuyor musunuz? Çoğu genç okumadan yazıyor, piyasa kalitesiz kitaplarla dolu fikrine katılıyor musunuz? Yunus Karaçöl: Eskiden ne bulursam okurdum, okumamın haddi hesabı yoktu, bunu bir hastalık haline getirmiştim ancak çok sonradan fark ettim ki çok okumak yerine doğru eserleri okumak insana daha fayda sağlıyormuş. İçi boş eserleri çok okumaktansa içi dopdolu olan birkaç eser okumak yazma konusunda insana daha çok yol gösteriyor. Piyasada kalitesiz kitap konusuna kesinlikle katılıyorum. Eskiden bir eseri yayımlamak için çok uğraşlar vermek gerekirdi ancak şimdi çoğu yayınevi eserin içeriğine bakmadan “Parayı veren düdüğü çalar!” mantığıyla kendilerine gelen her yazıyı ne yazık ki kitaplaştırıyorlar. Bu da bizler ve herkes için maalesef eser kirliliğine sebebiyet veriyor. Size şunu açıkla söyleyeyim Türkiye’de “Ben yazarım, şairim” diyenler sadece birbirlerinin eserini satın alıp okusa Türkiye’de okuma orada %50’lere çıkar. Herkes bir şeyler yazıyor ama kimse o yazısını besleyecek bir kelam dahi okumuyor. Bu da bizim ülkemizin kaderi diyelim…
Yazmak sizin için ne ifade ediyor? Yunus Karaçöl: Yazmak benim için yemek yemek, uyumak, sevgiliye özlemle bağlanmak, aile kurmak, nefes almak, yaşamak, gülmek, mutlu olmak ve yazarak içindeki dertleri kâğıda dökmek gibi duyguları ifade ediyor. Sanırım yazmak benim için yaşamın kendisidir. İyi yazmanın formülü sizce nedir? Yunus Karaçöl: İyi yazmanın formülünü kendi penceremden şu şekilde ifade edebilirim: Araştırma yapmak, araştırdıklarını not almak, çevreyi iyi bir gözlemci olarak gözlemlemek, kitap okurken aklınıza gelen ilginç kelime ve olayları bir kenara yazmak ve herkesin dediği gibi bol bol okumak ve çevrenizde bu işin ehli olan birileri var ise onlardan yol yordam öğrenmek aslında yazmanın en iyi formülüdür. Daha iyi yazmak isteyenlere ne önerirsiniz? Yunus Karaçöl: Daha iyi yazmak isteyenlere önerim eserinizi çıkarmak için lütfen acele etmeyin. Yazdığınız eserinizi bir kenara bırakın belli bir süre sonra tekrar yazdığınız esere dönün ve bir okur gözüyle yeniden okuyun! O zaman nerede hata yaptığınızı daha iyi görecek ve anlayacaksınız. Ölü bir eser çıkarmaktansa bekleyip o eserin bir çay kıvamı gibi demini almasını sağlayın. Çevrenizde olan kişilerden mutlaka yazdıklarınız için fikir alış verişinde bulunun ve eleştiriye açık olun. Unutmayın ki eleştirinin her türlüsü sizi bir adım daha öteye taşıyacaktır…
|