• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/kitapkonagi
  • https://api.whatsapp.com/send?phone=+905334645270
Okuyalım, Okutalım
Takvim
Site Haritası

İyi yazmanın formülü; ısrarla yazmaktan geçiyor.

Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız?
Funda Menekşe: Funda Menekşe kimdir, sorusu aslında cevabını başkalarından duymaktan keyif aldığım, bana sorulduğunda ise neleri söylemem gerektiğinden emin olamadığım bir sorudur. Bu, kendini tanımamakla ilgili değil elbette; bu, kendini anlatmaktan hoşlanmamakla ilgili bir durum sanırım.

Meslek ve yaşam biçimi olarak öğretmenlik, tutku olarak yazarlık yapan, arada seslendirmelerle uğraşan, sosyal projelerde çalışmaktan hoşlanan biriyim. Türkiye Polisiye Yazarları Birliği (poyabir) üyesiyim. Polisiye öyküler dışında çocuk yayınları konusunda da eserler sundum, sunuyorum.

Yayımlanmış çocuk şiirlerim yüzünden şair olarak da anıldığım oluyor, en azından Google öyle söylüyor ama ben kendime şair demeyi, şairlere haksızlık olarak görüyor, kabul etmiyorum. Şiir apayrı bir dünya ve ben kıyısında bile değilim, bana göre.

Gençlik yıllarımda amatör olarak müzikle uğraştım. Hâlâ da müziksiz bir yaşam düşünemiyorum.

Yirmi yıldır geçimimi sınıf öğretmenliğinden sağlıyor ve ölene kadar da bu kimliği taşımaya devam etmeyi umuyorum. Çünkü öğretmenliğin ölene kadar üzerinizde taşıdığınız, karakterinize nüfuz eden bir yanı olduğuna inanıyorum.

Yazmaya başlama hikâyenizi öğrenebilir miyiz?
Funda Menekşe: Yazmaya, okumayı öğrenmekle eş zamanlı başladım diyebilirim. Daha altı yaşındayken kendimce karalamalar yapardım. Hayali kahramanlarımı maceralardan maceralara koşturur, kendimce kitapçıklar üretirdim. Ürettiklerimi sunmak konusunda biraz utangaç bir çocuk olduğumdan yeteneğim ilkokul öğretmenim tarafından keşfedildi diyemiyorum. Ortaokula geçtiğimde daha şanslıydım. Yetenek avcısı diyebileceğim, mesleğini aşkla yapan öğretmenlere denk geldim. O yıllarda öğretmenlerimin teşvikiyle katıldığım; bölge, il, ilçe düzeyinde düzenlenen çeşitli yarışmalar için yazdığım şiir ve makalelerle ödüller aldım. Teknik anlamda edebi eserler sunmaya başlamam bu yıllarıma denk gelir. Satışa sunulan bir okul dergimiz vardı. Genç Kalemler adıyla çıkan bu dergide makaleler, şiirler yazardım.

Sonraki yıllar boyunca yazmaktan asla vazgeçmedim. Söylemek istediklerimi sese dökmekten daha kolay gelirdi yazıya dökmek. Ancak bir yerde yayımlanan yazılar değillerdi bunlar. Günlükler, deneme yazıları gibilerdi, çoğu yitip gitti. Şimdi yaşım ortaya çıkacak ama (Gülüyor) eskiden disketler vardı.

Üniversite yıllarımda yazmaya başladığım ilk roman denemem bir disketin bozulması, bilgisayarımın da çökmesiyle heba oldu, gitti. O yitiriş bir süre yazma eylemine ve teknolojiye küsmeme bile sebep oldu.


Yedi- sekiz sene önce, Polisiye Durumlar adlı bir blog sayfasında, sayfanın kurucularının teşvikiyle okuduğum kitaplar üzerine yazılar yazmaya başladım. Sonrasında Dedektif isimli e-dergide, yirmi dört sayı boyunca öykü ve makalelerim yayınlandı. Hâlâ da dergi bünyesindeyim. Dergi editörlerimiz Turgut Şişman ve Gencoy Sümer’e bana olan güvenleri ve bu yolda sağlam adımlarla ilerlememi sağlayan destekleri için bir kere daha teşekkür ederim.

Kaç kitap yayınladınız, konusu nedir?
Funda Menekşe: Polisiye türünde; “Aklımdaki Cinayetler” isimli öykü kitabım 2019’da yayımlandı. Aklımdaki Cinayetler, on iki kısa polisiye öyküden oluşuyor. Bu öykülerin kimisi katilin, kimisi maktulün gözünden anlatılan, bazen şehrin merkezinde, bazen küçük bir köyde, bazen bir masa başında geçen kurgular. Malum öykü türü ülkemizde çok tutulmamasına rağmen, okurdan çok iyi dönüşler aldığım, iyi bir satış rakamını yakaladığımız bir ilk kitap oldu.

“Perde Arkası” isimli ilk romanım pek yakında yayımlanacak, yayınevinin eline teslim edildi. Kapak çizimi, baskı gibi işler tamamlanır tamamlanmaz sonbaharın ilk günlerinde raflardaki yerini alacağını umut ediyorum. Rahat polisiye olarak adlandırabileceğimiz türdeki romanın konusu sürpriz olarak kalsın isterim. Ben kahramanı yazarken çok keyif aldım. Sanırım okuyucumuz da çok beğenecektir. Gizemini koruyalım.

Bu iki kitap haricinde, dört ayrı kolektif kitapta öykülerim yayımlandı. Bunlar sırasıyla:
*Dedektifdergi.com- Birinci Yıl Öykü Seçkisi (Paradigma Akademi Yayınları)
*Kırmızı Battaniye (Paradigma Akademi Yayınları)
*Velinimet Kırtasiyesi (Herdem Kitap)
*Bugün Kendini Nasıl Hissediyorsun? (Paradigma Akademi Yayınları)

Çocuk yayınlarında ise yirmiye yakın esere imza attık. Bunların büyük çoğunluğu ilkokul yardımcı kaynak kitapları. Şu an on kitaplık bir çocuk öykü seti üzerinde çalışıyorum. Umuyorum ki onu da yeni eğitim-öğretim yılına yetiştireceğiz.


Yazmak mı yayınlamak mı zor?
Funda Menekşe: Ben bu konuda şanslı yazarlardanım. Yazmakta da yayımlatmakta da zorlanmadım. Doğru insanlarla, doğru yerlerde karşılaşmış olmanın avantajını yaşadığımı söyleyebilirim. Yazmak kısmı için de yayımlatmak kısmı için de geçerli bu.

Bünyesinde yer almaktan gurur duyduğum Dedektif dergisi, yazar adayları için bir okul misyonu üstleniyor. Yazım sürecinde birbirimizi o kadar çok destekliyoruz ki sonuçta yazmak, doğru ve etkili yazmak, hele de içinizde o öğrenme mayası varsa kolaylaşıyor.

Bir yazar için üretim süreci elbette sancılı geçer. Aklınızdakini yansıtabilmek yoğun bir çalışma gerektirir. Bu sanırım tüm yazarlar için böyledir. Ancak yayımlatmak kısmı çoğu insan için üretmekten zor bir süreç. Hele ilk kitapsa, doğru yayınevlerine ulaşabilmek, yazdıklarınızı beğendirebilmek, hatta okutabilmek bile zor. Bunu bir de maddi kaynak sunmadan başarabilmek gerçekten şans işi. Belki de beceri… Ben bu konuda da şanslıydım, benim arayışıma gerek kalmadan doğru insanlar beni buldu. Yunus Emre Eroğlu, öykülerimi derlemek konusunda bana koşulsuz bir şekilde desteğini sundu, minnettarım.

Çocuk yayınları farklı bir sektör. O kısımda mesleki deneyim çok önemli. Sadece iyi yazmak yetmiyor. Alana, müfredata, dil bilgisine ve en önemlisi de çocuk psikolojisine hakimiyet şart. Çok yoğun geçen, zorlu bir süreç. Kültür yayınlarındaki gibi sizin keyfiyetinize bağlı değil. Bolca uykusuz gece, sırt ve boyun ağrısı çekmek demek. Zamanla yarışıyorsunuz ve ekip işi. Siz ne kadar iyi olursanız olun, ekibiniz (dizgi, grafiker, dağıtıcı vs.) iyi değilse başarı sağlamanız zor. Her başarılı ekip çalışması da yenisinin yolunu açıyor.

Yazarken hangi kaynaklardan beslenirsiniz?
Funda Menekşe: Öykücülükte ülkemizin önde gelen isimlerinden biri olan Aziz Nesin öykülerinde günlük yaşamdaki trajikomik olayları nakleder ya da kurgulardı. Bu sebeple hepimize yakın gelir öyküleri. Öyle ki kahramanlarını okurken, “A, tıpkı Ahmet amcam/ Fitnat teyzem/mahallemizin bakkalı…” gibi benzetmeleriniz olur. Bizdendir.

Polisiye yazarken ben de bu şekilde yaşantımdan yola çıkıyorum diyemem elbette. Çünkü yazdığımız tür, çevremizde sürekli gördüğümüz olayları aktardığımız bir tür değil. Yine de çevremdeki insanlar, en azından karakterleri üretirken kaynağım olabiliyor. Bu türde en büyük kaynağımız hayal gücümüz olur. Polisiye romanlar için adli vakalardan yola çıkanlar da oluyor elbette.

Beni bazen bir şarkı, bazen bir fotoğraf, bazen sadece bir imge tetikler. Bazen de sadece bir cümle ile başlar tüm hikâye.


Çocuk öykülerini yazarken ise durum farklı: müfredat temel kaynağımızdır. Öğretici-eğitici yan esastır. İyi örneklerden yola çıkmak gerekir.

Çok okuyor musunuz? Çok genç okumadan yazıyor piyasa kalitesiz kitaplarla dolu fikrine katılıyor musunuz?
Funda Menekşe: Çok okumuyorum diyen bir yazarın olabileceğini aklım kesmiyor benim. Yani şu an üretmeye ayırdığı zaman yüzünden çok okumaya vakit bulamıyorsa bile zamanında epey okumuştur diye düşünüyorum.

Evet, çok okurum. Önceleri daha çok okurdum, vaktim bol, sorumluluklarım azdı sanırım. Şimdilerde ayda en az iki kitap okumaya çalışıyorum. Bu sayı bazen altı, yediyi buluyor, bazen bir kitapla koca bir ay bitiyor.

Çok genç okumadan yazıyor, piyasa kalitesiz kitaplarla dolu fikrini oluşturacak kadar genç yazar okumuyorum. Benim için bir duyumdan ibaret bu konu.

Hakkında fikrim/önbilgim olmayan bir yazarın kitabını okumadan önce mutlaka farklı kaynaklardan kitap ya da yazar hakkında ne söyleniyor, yorumlar nasıl incelediğim için okuduklarım konusunda seçici davrandığımı düşünüyorum.

Yazmak sizin için ne ifade ediyor?
Funda Menekşe: Yazmak tek kelimeyle bir tutku. Hiç kimsenin okumayacağını bilsem yine de yazarım. Çünkü yıllarca kimsenin okumadığı mektuplar yazdım; kendime… Ben kendini yazarak ifade edebilenlerdenim.

Gerçeklerimi, hayallerimi, kurguladığım dünyaları, karakterleri hep yazdım.

Bugün polisiye öykülerde bambaşka hayatlar kurguladığımı düşünebilirsiniz ama ben her öykümün bir yerinde varım. Beni tanıyan insanlar, bana ait izleri cümlelerimin arasında bulurlar. Dinlediğim şarkıları, gezdiğim sokakları ya da ne bileyim, almak istediğim bir ayakkabıyı satırların arasına gizlemeyi severim.

İyi yazmanın formülü sizce nedir?
Funda Menekşe: Bu konuda ahkâm kesecek kadar iyi yazıyor muyum acaba, diye düşünmeme sebep oldu bu soru. Cevabı, usta kalem rahmetli Celil Oker’in cümlesini naklederek cevaplayayım. Celil Oker, Genç Yazarlar İçin Hikâye Anlatıcılığı Kılavuzu adlı kitabında şöyle der:

“Yazar olduğun için yazmazsın; yazdığın, ısrarla yazdığın için yazar olursun.”
İyi yazmanın formülü bence de ısrarla yazmaktan geçiyor. Kendimden yola çıkarak diyebilirim ki yazdıkça kalemimin açıldığını hissediyorum. Belki belirli bir ustalığa erişebilmem için daha önümde uzun bir yol vardır, belki de bir yerlere ulaşmışımdır; bunun kararını verecek olan okurdur ancak ben bu uzun yolda ilerleyebilmek için okuyorum, araştırıyorum ve sürekli yazıyorum.

Daha iyi yazmak isteyenlere ne önerirsiniz?
Funda Menekşe: Öncelikle iyi bir okur olmalarını…
İyi yazmanın gereklerinden biri dile hakimiyettir. Dile hâkim olabilmenin en kolay yollarından biri ise iyi bir okur olmaktır. Farklı türlerde, uzun soluklu bir okuma süzgecinden geçmiş olan bir zihin, üretmeye daha yatkındır kanımca.

Herkes yazabilir ancak her yazılan okunur mu, önemli olan soru budur.

Yazdıklarımızın daha geniş kitlelere ulaşmasını arzu ediyorsak, belirli bir birikime sahip olmalı, araştırmalı, sunduklarımızda tutarlılığa önem vermeliyiz.

Bu özellikle benim yazdığım tür olan polisiyede olmazsa olmazlardan.


Kaliteli bir polisiye eser ortaya koymak isteyen bir yazar ya da yazar adayının yazma sürecinde sıkı araştırmalar yapması ve aktardığı bilgilerde tutarlılığı yakalaması gerekir. Çünkü iyi bir polisiye okuru sorgulamayı sever, detaycıdır ve keskin gözlem yeteneğine sahiptir. Onların radarına yakalanıp ceza almak istemeyen bir yazarın çok dikkatli olması, sıkı çalışması gerekir. İşte aslında altın kelimeyi bulduk: Çalışmak. Herhangi bir işte, çalışmadan başarmak mümkün müdür? Yazmak işinde de çalışmak, düzenli olarak yazmak gerekir.



1306 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın
Fikir Konağı
Abdullah Küçük
Ev Hapsi Günlerinden

Ali Haydar Koyun
Rakamlarda büyük, güç de zayıf olan topluluk

Derya Kadıoğlu
Yalvaç'ın İnsanları

Fırat Han Koçak
Dünyayı Sömüren Küresel Çeteler - 4

Hanife Mert
Eylül ve Hüzün

Zehra Gaylan Yüksekkaya
"Sahi, Neydi Bayram?"

Abdullatif Acar
Umut Adına Martı Olmak

Afşin Selim
Kitapla Diriliş

Ahmet Aytaç
Yazmak kolaydır, Okutturmak büyük marifet ister...

Altun Özmeşe
Kalpteki Kor Parçası

Aslı Ersoy
Zıtlıkların Öğretisi*

Aynur Hazar
Nice Ömürler Eskir Yaşamanın Teninde

Ayşen Kurban
Eksiğim

Aytekin Duran
Görmek ve Duymak Nasıl Bir Duygudur...

Beyhan Uygur
Şekerci Dede ve Tonton Eşi

Burak Kılıçaslan
Burak Kılıçaslan: Emin Demir ile "Ferman" Üzerine Bir Söyleşi

Çağrı Cebeci
Çağrı Cebeci: Yaşlılık

Dilruba Başak
Her Şey Sevince Güzel

Diyanet İşleri Başkanlığı
Öfkeye Hakim Olmak

Engin Dinç
Dil Belası

Ergül Yılmaz
Bir Demet Şiir

Gamze Karadağ
Kayahan Demir: Gaipten Sesler

Gamze Parlak
İnsanlık Nereye Gidiyor

Gözde Karadağ
Gözde Karadağ: Hakan Yusuf Yılmaz - Alpagut Budun 1 Beklenmedik Keşif

Gülhan Teke Genç
Evrildik (mi?)

Hatice Yatkın Yetişen
Adımı Unutma (İmza: Kadın) / Kitap Yorumu

Havva Yaşar
Tefekkür Üzerine Hasbihal

Hayrettin Gönül
Zaferimiz Daha Bir Yaşında!

İbrahim Ethem Gören
Bir Burak bekleniyor!

İlhan Özgür
Türk Eri

Kaşif Meriçli
Kaşif Meriçli: Little Fugitive

Mahmut Ferhat Alptekin
Demokratik Sol

Mecbure İnal Vela
Çizdim, oynamıyorum!

Mehmet Aydın
Ömer Faruk Kaya: Sus ve Bana Aşkı Anlat

Merve Güney
Güneşin Kızı Biterken

Meryem Seyda Parlak
Psikoloji’ye (Ruh Bilimine) Olan İhtiyaç

Muharrem Dere
Doğu, Batı. Dost, Düşman! Kime Göre?

Murat Ginlik
Kısacık ve Çok Uzun Bir Hikâye

Murat Şaşzade
Küçük Tuhaflıklar

Mustafa Gündoğdu
Ölüm Var...

Nagihan Örsel
Sadece SEN!

Nazan Arısoy
Yağmur'un Aşka Teslim Oluşu

Necati Dilek
Uğruna Şiirler Yazılan Kadın

Necdet Bayraktaroğlu
Büyük Türk Devlet Adamı Timurhan'ın Hayatı, Vasiyeti ve Yasası olan Tüzükat-ı Timur

Nermin Güday Kaçar
Asker Yolu Beklerim

Nurcan Dağ
Yalancı Pollyanna Kitap İncelemesi

Nurhan Işkın
Dedemin Saati

Nurittin Günay
Babamın Jübilesi

Özlem Akşit
Selamlaşma Geleneğinin Toplum ve Gençliğimiz İçin Anlam ve Önemi

Pakize Şeyma Kandemir
Salgının Yeni Yazarları 1

Selahattin Doğan
İyilikde İnatlaşmak

Şükran Pınarcan
Duran Çetin Cüneyt kitabı yorumu

Turan Yalçın
Çay Felsefesi

Yasemin Ilgın
Yasemin Ilgın: Hayallerim

Zeynep Didem Gezgin
Merhamet