Okur-Yazar olmaya geldik bu dünyaya.Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız? Ayşe Güvenç: 1959 Ordu doğumlu, evli ve iki çocuk annesiyim. 5 yıl Ordu'da, 22 yıl Ankara'da ilkokul öğretmeni olarak 27 yıl görev yaptım. 2004 yılında emekli olduktan sonra; Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı özel bir kurumda "Anaokulu, Kreş ve Etüt Merkezi" yöneticiliği ile eğitim-öğretim faaliyetlerine 2009 Eylül ayına kadar devam ettim. Eğitim-öğretim faaliyetleri sürecinde 0-17 yaş aralığındaki çocuk ve ergen dönemini birebir tanıma ve hayata hazırlamada katkım oldu. (Öğrencilerim ve velilerimden aldığım dönüşler...) Doğumdan ölüme kadar öğrenme ve öğretme devam eden bir süreçtir. Okumaya, araştırmaya ve paylaşmaya gayret ediyorum. Yazmaya başlama hikâyenizi öğrenebilir miyiz? Ayşe Güvenç: Öğretmenlik, her hâl ve durumda sürekli okuma ve yazmayı gerektiren bir meslek. Mesleğimi çok severek yaptım. Çocukluk dönemimde, mahalle arkadaşlarımla oyunlarımızda da hep öğretmen olurdum. Geriye dönük analiz yaptığımda, öğrenmek ve öğrendiklerimi öğretmek-paylaşmak benim için en büyük mutluluktu. Çok kitap okuyan ve araştırmayı seven bir yapım olduğunu mesleki özellik olarak görüyordum. Notlar alarak üzerinde düşünmek, düşündüklerimi paylaşmamın kişilik özelliğim olduğunu ilk kitabımla fark ettim. Zaman zaman kısa makaleler, şiir ve yazılar yazardım ama kitap haline getirmeyi hiç düşünmemiştim. Çünkü lisede sayısal öğrencisiydim. Yazmak, edebiyat, eğitim süreci içinde olan ilgi alanlarıydı. Kaç kitap yayınladınız konusu nedir? Ayşe Güvenç: Hayat, maddi ve manevi denge üzerine kurulursa huzurlu bir yaşam sürülür. İnsanlar hayatın genellikle maddiyat yönüyle ilgilenmek zorunda kaldığı için birşeyler eksik kalmakta ve manevi yan eksik kaldığı için moral ve motivasyon eksikliği yaşamı zorlaştırmaktadır. Aileden gelen ve yaşam içerisinde öğrenilen olgular içerisinde bazı eksik ve yanlış bilgilerin, toplumu birleştirmesi gerekirken ayrıştırdığını fark ettim. Bu duygular beni okumaya ve araştırmaya sevk etti. Özellikle Ehlibeyt konusu toplumumuzda çok hassas ve inanç yönünden eksik bilgilerle doluydu. Öğrenmek amacıyla başladığım okuma sürecim, aldığım notlar, doğru bildiğimiz yanlışlar ya da yanlış bildiğimiz doğrular beni daha çok araştırmaya sevk etti. Bu konuda toplum olarak da, ne kadar bilinçsiz olduğumuzu fark ettim. Hz. Ali'nin; "İnsanlar, bilmediği şeye düşmandır..." sözü ne büyük bir hayat dersiydi. "Çocuklarınızı, kendi yaşadığınız çağa göre değil, onların yaşayacağı çağa göre yetiştirin…" sözüyle 1400 yıl öncesinden geleceğe eğitim-öğretimin formülünü veriyordu. Bu günkü materyalist toplum yapısına; "Para çok iyi bir köle, çok kötü bir efendidir…" sözü toplumsal, sosyal yaşam reçetesiydi. Elimde oluşan notlar bir arşiv oluşturmuştu. Öğretmenliğin getirisi olsa gerek, birikimlerimi paylaşma isteği beni kitap yazmaya yönlendirdi. 2004 yılında kendi imkanlarımızla ilk baskısını yaptırıp, okuyuculara sunduk. (2011 yılında 4. basım yapıldı.) Yayınlanmış iki kitabım var. 1- SEVGİ ve IŞIK KAYNAĞI EHLİBEYT 2- ANADOLU'YU AYDINLATAN HORASAN ÇERAĞI Hünkâr Hacı Bektaş-ı Veli MAKALAT (Türk Milletinin ve İslamiyetin en doğru ve güzel yaşandığı coğrafya, ANADOLU'nun maddi-manevi temelini atan, harcını karan; Peygamberimizin önderliğinde dinimizin özünü Ehlibeyt'in hakikatinde, Hoca Ahmet Yesevi Hz. kanalıyla bu topraklara taşıyan Hünkarımız Hacı Bektaş-ı Veli Hz.'ni kendi sözlerinden ve eseri olan MAKALATtan tanıyabiliriz...) 3. Kitabım, Hz. ŞEMS ve Hz. MEVLÂNA üzerine çalışmaktayım. Aylık dergilerde yayınlanan yazı ve şiirlerim oldu. UYANIŞ YAYINEVİ'nin 52. Yılı nedeniyle yayınladığı antoloji, UMUT ADINA MARTI OLMAK kitabında "Kainat Bir Noktadan Başlar" başlıklı yazım yayınlandı.
Yazmak mı yayınlamak mı zor? Ayşe Güvenç: Her ikisi de kendine göre zorlukları olan bir süreç. Yayınlayan ve yazan için, sonuç maddiyat ile ilgili olduğundan zorlanmamak mümkün değil. Kitap yazmak ve yayınlamanın, toplumda tanınmış ve isim yapmış kişiler için daha kolay olduğunu düşünüyorum. Yazarken hangi kaynaklardan beslenirsiniz? Ayşe Güvenç: Hayat bir okul, hayatın içinde karşılaştığımız her insan bir öğretici, her olayın bir ders olduğunu düşünürsek; en önemli kaynak, İNSAN…Kitaplar, tarihimiz, çevremizdeki yaş, cinsiyet, eğitim, kültür vb. farklılıkları ayırt etmeksizin her bir fert hayatımıza değer katan kültür hazinelerimiz. Annemin sözü halâ kulağımda; "80 yaşındayım, 8 yaşındaki çocuktan bile bir şeyler öğreniyorum…" derdi. Okumak ve Yazmak ile ilgili önceden yazdığım bir şiir:
OKUr - YAZar Okur-Yazar olmaya geldik bu dünyaya. “OKU” emriyle Kainat Kitabını-kendimizi okuyup, anlamaya. “YAZ” emriyle de öğrendiklerimizi yaşamaya. Peygamberlerin çoğu siyasi güç ve otorite ile savaştı… Peygamber Efendimiz de Ebu CEHİLLER ile... Otorite, gücünü CEHALETten alır daima. Allah’ım! Bizleri CEHALETin karanlığından, gaflet ve delaletten koru. Bizi nefsimizin Cehaletine bırakma. Ayşe Güvenç Çok okuyor musunuz? Çok genç okumadan yazıyor piyasa kalitesiz kitaplarla dolu fikrine katılıyor musunuz? Ayşe Güvenç: Evet çok okuyorum, okumayı çok seviyorum. Allah bizlere ilk emir olarak boşuna "OKU" dememiş… Özellikle bu emrin hakikatine varabilmek için, çok okuyup, çok düşünmeliyiz. Emek verilmiş her çalışma ve emeğe saygı duyuyorum. Yazmak sizin için ne ifade ediyor? Ayşe Güvenç: Yazmak; ~ Kendini ifade edebilmek, ~ Duygu ve düşüncelerini paylaşabilmek, ~ Bilgi ve tecrübeleriyle başkalarına faydalı olabilmek, ~ Bizden sonra gelecek nesiller için bir iz bırakabilmek… İyi yazmanın formülü sizce nedir? Ayşe Güvenç: İyi yazmanın formülü; ~ Çok okumak, ~ Objektif ve tarafsız gözlem yapabilmek ve sağduyu sahibi olarak sonuç çıkarabilmek, ~ Analitik düşünüp, yorum yapabilmek, ~ Önyargısız, adil olabilmek, ~ Beklentisiz, fayda üretebilecek samimiyet içinde olabilmek... Daha iyi yazmak isteyenlere ne önerirsiniz? Ayşe Güvenç: Çok okumak, çok düşünmek, objektif ve tarafsız olabilmek, azim ve gayret...
|