Yazmak, benim için nefes almaktır.

Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız?
Şeyda Aksel: 1986 Yalova doğumluyum. Evli ve üç çocuk annesiyim. İlk ve orta öğretimi Yalova’da tamamladıktan sonra, Selçuk Üniversitesi’nde “Yerel Yönetimler” okudum ve derece ile mezun oldum. Sonrasında Anadolu Üniversitesi “Kamu Yönetimi” bölümüne dikey geçiş yaparak ikinci bir diploma sahibi oldum. Halen aynı üniversitede “Edebiyat Fakültesi” olarak eğitim hayatıma devam etmekteyim.

Özel sektörde yönetici olarak iş hayatına başlamıştım fakat sonralarda yazma tutkum daha ağar bastığı için bu alana yöneldim. İlk kitabım 2017 yılında okuyucusu ile buluştu. Bir yandan yeni projeler üzerinde çalışırken diğer yandan da (yerel ve ulusal basında) şiir, öykü ve makaleler yazmakta ve yayınlamaktayım.

Yazmaya başlama hikâyenizi öğrenebilir miyiz?
Şeyda Aksel: Aslında “Şu zamanda başladım” gibi kesin bir tarih vermem mümkün değil. Okuma yazmayı öğrendiğimde ablam bana bir günlük hediye etmişti. Sanırım ilk denemelerim onlar sayılabilir. Sonrasında kalemi elimden hiç bırakmadım. Zaman içerisinde yazdıklarımın beğenildiğini ve ilgi çektiğini keşfettim. Okul hayatım boyunca öğretmenlerim çok destek oldu bu konuda bana.

Kaç kitap yazdınız, konusu nedir?
Şeyda Aksel: Bireysel iki kitabım var. Bir tane de antolojide yer aldım. Yakın zamanda piyasaya çıkacak bir çocuk kitabım var.

İlk kitabım Vaveyla: 1999 Marmara depremini ve orada yaşanan acıları ele alan bir kitap. Yalnız, ona sadece deprem kitabı demek haksızlık olur gibi geliyor. Çünkü; deprem gerçeğinin yanı sıra arkadaşlık, dostluk, komşuluk, doksanların sokak oyunları ele alınırken bir yandan da insan ve toplum psikolojisi ele alınıyor.

Diğer kitabım Dört Yapraklı Yonca: Konusu aşk. Ama kesinlikle sıradan bir aşk değil. 1940’lar ve günümüzle harmanlanmış iki farklı aşkı konu alıyor. Bununla birlikte yine dostluk, aile bağları, eş seçimi, bizi biz yapan değerler inceden işlenerek dört yapraklı yonca temelinde kurgulanıyor. Vaveyla büyüten bir kitapken, dört yapraklı yonca biraz daha huzur veren bir eser olarak çıkıyor karşımıza.

Barınak; On altı arkadaşımla birlikte ortak çıkardığımız bir eser. Konu ve türü tamamen serbest bırakarak ortak bir ürün ortaya çıkarmaya çalıştık. Keyifli de oldu. Diğer on beş arkadaşım antoloji için şiir hazırlarken ben yine çıkıntılığımı yapmışım. (Tabiri caizse) öykü ile katılmışım kitaba. Ama kimse tarafından da yadırganmadı bu durum. Ben de değiştirme gereği duymadım. Kitabın çıkmasından kısa bir süre sonra Elazığ depremi meydana geldi ve eserin tüm gelirini depremzedelere bağışlama kararı aldık arkadaşlarımızla. Bu nedenle benim için özel bir kitap. Bu kitabı benim için özel kılan bir diğer husus ise yeğenim Berranur Yağız ile aynı kitapta yer almak oldu. Hem değişik bir tecrübe hem de büyük bir gurur oldu benim için.

Son olarak Eyvah Annem Kayboldu isimli çocuk kitabımdan bahsetmek istiyorum. Sözleşmemizi yaptık, düzenleme ve çizimleri tamam. Yani eli kulağında kitabımızın. Çocuk edebiyatı benim için ilk olacağından, daha da heyecanlıyım bu konuda.

Yazmak mı yayınlamak mı zor?
Şeyda Aksel: Tabii ki yayınlamak. Yazmak en kolayı. Maalesef ki yayıncılık konusunda piyasanın çok da temiz olduğunu söylemek mümkün değil. Dürüst çalışma arkadaşları bulmak zor. Bu konuda sayfalarca yazabilirim aslında. Fakat kısa kesmeyi tercih ediyorum.

Yazarken hangi kaynaklardan beslenirsiniz?
Şeyda Aksel: Yeter ki yazmak isteyeyim. Yoksa benim için her şey kaynak. Bazen bir şarkının melodisi, bazen denizdeki dalga sesi, bazen bir bebeğin ağlaması, bazen hiç tanımadığım bir insanın kahkahası… Sanırım cevabım gerçek hayat. Yaşanmışlıklar, anılar, tecrübeler bazen de hayal dünyası.

Çok okuyor musunuz? Çoğu genç okumadan yazıyor. Piyasa kalitesiz kitaplarla doldu fikrine katılıyor musunuz?
Şeyda Aksel: Tabii ki okuyorum. Bilmediğim çok şey var ve öğrenmek de ihtiyaç. Ben de merakımı beslemeliyim ki yeni ve daha iyi eserler üretebileyim. Maalesef okumadan yazan çok. Kalitesiz kitap konusuna gelince, aslında ince bir çizgi. Bu konuda genelleme yapmayı da çok doğru bulmuyorum. Genellemeler önyargıyı arttırır. Ülkemizde çoğu okur yerli yazar okumuyor. Hele ki yeni yazarlara şans veren yok. Keşke bu konuda denetleme mekanizması olsa da, edebi eserler üreten kişiler ayrılıp bu genellemenin dışında tutulabilse.

Yazmak sizin için ne ifade ediyor?
Şeyda Aksel: Nefes almak…

İyi yazmanın sizce formülu nedir?
Şeyda Aksel: İyi yazmak iyi bir okur olmaktan geçer bence. Kişi yeri geldiğinde bakış açısını geliştirmeli, bilgi dağarcığını genişletmeli ve kazanmış olduğu tecrübeler ile bu bilgiyi özümsemelidir.

Daha iyi yazmak isteyenlere ne önerirsiniz?
Şeyda Aksel: Daha çok okumalarını ve daha çok araştırmalarını. Bunun yanı sıra günlük bir şeyler yazmalarını. Çünkü günlük olarak yazmak, anlatma yetisini daha da geliştirecek ve kendine ait bir üslup oluşturmasına katkı sağlayacaktır.

BU güzel röportaj için sevgili Ahmet Bilgehan Arıkan Hocama çok teşekkür ederim.

Yorumlar