İyi yazmanın formülü, okumak ve iyi bir gözlemci olmaktır.Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız? Zehra Emre: Yazar, İnsan Kaynakları Uzmanı ve masal terapistiyim. Aynı zamanda Türkiye Üstün Yetenekli Çocukların Aileleri Platformu kurucu, yöneticilerinden biriyim. İstanbul Üniversitesi Edebiyat fakültesi mezunuyum. Uzun yıllardır yetenek, duygular, ilham kaynakları, yaratıcı sanat ve edebiyat konularında araştırmalar yapıyor, makaleler yazıyor bu konularda öğrenci ve eğitimcilere seminer ve atölye çalışmaları yapıyorum. Yazmaya başlama hikâyenizi öğrenebilir miyiz? Zehra Emre: Yazmak ve okumak ilkokuldan itibaren hayatımın ortasında diyebilirim. Çocuk Klasiklerinin okuma sevgim üzerindeki etkisi büyüktür. Tom Sawyer (Mark Twain), İki Yıl Okul Tatili (Jules Verne), Don Kişot (Cervantes) beni edebiyatla tanıştıran çok etkilendiğim kitaplardı. Babam kokulu bir defter hediye etmişti 8. yaş günümde. Denize, gökyüzüne, yıldızlara, ağaçlara hayranlık duyuyordum. Doğayı gözlemleyip gördüklerimi ve hissettiklerimi, günlük duygu durumumu not ediyordum bu deftere. Doğup büyüdüğüm ev mübadeleden önce Rumlar’a ait olan bir evdi. Mahallemizde bu tarzda; bahçeli, çok katlı tarihi bir çok ev vardı. Sık sık bu evlerin bahçesinde zaman geçiriyordum. Kahramanı ben olan gizemli hikâyeler kurguluyor, akşam bu hikâyeleri defterime yazıyordum. Yazma serüvenim böyle başladı diyebilirim. Kaç kitap yayınladınız konusu nedir? Zehra Emre: Yayınlanmış iki kitabım ve makalelerim var. (Türkiye’nin İnteraktif Köşe Yazarı Gazetesi/ Yazar Portal) İlk kitabım “Bir Kitapta Yaşamak” Sola Yayınlarından çıktı. Ödüllü iki öykümün de içinde bulunduğu; kadın, çocuk, aile, sevgi, eğitim, farkındalık ve dönüşüm vb. hayatın her alanı ile ilgili öykülerin de içinde bulunduğu bir kitap. İkinci kitabım "Doğadan Yaratıcılığa Büyülü Gerçeklik” Uyanış Yayınevi'nden çıktı. kitap iki kısımdan oluşuyor. 1. kısımda çocukluktan itibaren yazma ve okuma serüvenimi, doğanın çocuk / yetişkin yaratıcılığındaki yeri ve önemini anlatıyorum. 2. kısımda her sayfada kendi çektiğim bir fotoğraf, fotoğrafın hissettirdiklerini anlatan kısa bilinç akışı yazısı ve o anda dinlediğim ilham müziği var. Her sayfada yazıların altında okuyucuların not alabileceği, içinden geçenleri yazabileceği boş satırlar bulunuyor. Kitap fotoğraf, müzik ve doğanın yaratıcı dünyamızdaki gücüne dikkat çekerken, hızla akan yaşamımızda bize vermemiz gereken küçük araları hatırlatarak, kendimize ve doğaya olan bakışımızı sorgulatmakta… Kitap şu anda verdiğim yetişkin ve çocuk eğitimlerimin ana konusunu oluşturan bir projedir aynı zamanda. (Doğa, edebiyat, resim, müzik, görsel ve plastik sanatlar birbirine bağlı yaratıcı kaynaklardır. Bu kaynaklara nasıl ulaşabiliriz.) Yazmak mı yayınlamak mı zor? Zehra Emre: Yazmak bazen kolay, bazen de zor bir süreç diyebilirim. İyi bir kitap okuyucu da duyguya ve zihne dokunarak farkındalık yaratmalı. Anlatımı sade, anlaşılır ve etkileyici olmalı. Ne kadar iyi yazarsa yazsın, yazar az da olsa “ Acaba anlatabildim mi yeterince?” kaygısı yaşar ya da son yazdığı kitabın bir öncekiyle kıyaslanacağını düşünüp endişelenebilir kitabı bitirinceye kadar.” Bu da iyi yazmaya yönelten, geliştiren normal bir süreç bence.
Kitap yayınlamanın zorlaştığı bu dönemde iki kitabım için de yayınlamak zor olmadı şükrolsun. Fakat kitap yayınlamanın gitgide zorlaştığı bir dönem yaşadığımızı biliyorum. İyi yazan ve çok uğraştığı halde kitabını yayınlatamayan birçok yazar arkadaşımız var. İyi edebiyat, iyi kitap ve satış pazarlama arasında ters çalışan bir sistem var. Bu arada çalıştığım iki yayınevi ile profesyonel, iyi niyet, sevgi ve saygıya dayalı devam eden bir iletişimimiz var. Bu vesile ile tekrar teşekkür ediyorum yöneticilerine.
Yazarken hangi kaynaklardan beslenirsiniz? Zehra Emre: En büyük ilham kaynağım doğa diyebilirim. Doğanın, duygusu çok güçlü bir yaratıcı kaynak olduğuna inanıyorum. En etkili yazılarımı güneşin doğmasına yakın saatlerde, o ulvi sessizlikte yazmışımdır. Okumak, müzik, resim, fotoğraf çekmek de bana ilham veren, yazma duygumu tetikleyen alanlardır. Çok okuyor musunuz? Çok genç okumadan yazıyor piyasa kalitesiz kitaplarla dolu fikrine katılıyor musunuz? Zehra Emre: Çok küçük yaşlarda edindim okuma alışkanlığımı. Çok okurum ve iyi bir okuyucu olduğumu düşünüyorum. Derin ve karşılaştırmalı okumayı seviyorum.
Teknolojinin artması, internetin hızla yayılması, çocukların/gençlerin gereğinden fazla internette vakit geçirmesinin okuma alışkanlığını ve edebiyatın gençler üzerindeki etkisini azalttığını düşünüyorum. Türk Edebiyatı ve Dünya Klasiklerini oluşturan kitaplar ise okullara sıkışmış zorunlu okuma kitapları olarak görülüyor artık. Çocuklar basit anlatımlı kurgusu zengin, başka dünyalarda geçen heyecanı yüksek kitaplar ile ilgileniyorlar. Okuma zevkleri değişiyor. Yeni dünya çocukları/gençleri daha çok, fantastik, distopik, bilim kurgu kitaplarından hoşlanıyor. Okumayan, yüzeysel yazan çok genç var fakat, azınlık da olsa okuyan, iyi yazma uğraşısı içinde olan yetenekli gençler de var. Yazmak sizin için ne ifade ediyor? Zehra Emre: Yaşam görevimi “yazmak” olarak görüyorum ve yazmak yaşamımın orta yerinde her zaman. Bana nefes aldırıyor, beni tamamlayıp anlamlandırıyor. Yazmanın şifa veren, terapi yapan, yazanın kendisine içerden ve dışarıdan bakmasını sağlayan ruhsal bir etkisi de var. Bu anlamda da çok değerli benim için. İyi yazmanın formülü sizce nedir? Zehra Emre: Okumak ve iyi bir gözlemci olmak, iyi yazmak için çok önemli iki kriter. Daha iyi yazmak isteyenlere ne önerirsiniz? Zehra Emre: Çok okumalarını ve kendilerini besleyecek alanlar bulmalarını öneririm. Sevgiler Zehra Emre
|