• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/kitapkonagi
  • https://api.whatsapp.com/send?phone=+905334645270
Okuyalım, Okutalım
Takvim
Site Haritası

Yazmak benim için bir yaşam biçimidir.

Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız?
Gülşen Gazel: 1985 yılında Hatay’da dünyaya geldim. İlk ve ortaöğrenimini Gaziantep’te tamamladım. Gaziantep Üniversitesi İlahiyat Fakültesinden mezun oldum. Şu an Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi İlahiyat Fakültesinde Türk-İslam Edebiyatı alanında yüksek lisans yapıyorum.

İlk kitaplarım 2006 yılında yayımlandı. 2011 yılında Gaziantep’te genç edebiyatçıların kurduğu Genç Yazar ve Sanatçılar Derneğinin kurucu başkanlığını yaptım. Birçok dergide makale ve kitap tahlillerim yayımlandı.

Araştırma, roman, deneme ve çocuk edebiyatı türünde çok sayıda eser kaleme aldım. Çocukluk yıllarımdan bu yana yazı dünyasında yoğruldum diyebilirim.


2012 yılında yayın hayatına başlayan Serencam Kültür, Sanat, Edebiyat dergisinin ve Serencam Yayınlarının genel yayın yönetmenliğini yürütmeye başladım. Serencam Yayınları yayın yönetmenliğine devam ediyorum. Aynı zamanda Anadolu Yazarlar Derneği (AYD)’nin de başkanlığını yürütüyorum.


Hayatım kitap, kalem, yazı çizgisinde geçti. Öyle de devam ediyor.

Yazmaya başlama hikâyenizi öğrenebilir miyiz?
Gülşen Gazel: Yazmamın hikâyesi aslında benim kendi hayat hikâyemdir.

Çocukken kitaplara bayılırdım. İlkokula yeni başladığımda yerde bulduğum gazete parçalarını bile okumaya çalıştığımı hatırlıyorum. Okul yıllarımda en sevdiğim şey kitap kokusuydu. Ders kitaplarımı aldığımda bile çok sevinirdim. Ortaokul yıllarımda daha sistemli okumalara başladım. Lise yıllarımda külliyatlar, ansiklopediler okuyordum. İlk yazı denemelerim de bu yıllarda başladı. Defter tutuyordum. Hiç kimseye okutmadığım yazılar yazmaya başlamıştım. Ama bu alanda kendimi çok geliştirmem gerektiğini biliyordum. O nedenle yazılarımın yayınlanması konusunda hiçbir dergi ve yayınevi arayışında olmadım. Liseden sonra yazılarım, araştırma konularım, merak ettiğim şeyler birikti. Bir dosya hazırlamıştım. Bir hocamın aracılığıyla İstanbul’da bir yayınevine gönderdik. Birkaç ay sonra dosyayı yayınlayacaklarına dair inanılmaz güzel bir dönüş yaptılar. Çok gençtim.

Heyecandan elim ayağım titriyordu. 2006 yılında ilk kitabım böylece yayınlanmış oldu. Daha sonra yeni kitaplar yayınlanmaya devam ettik. Ama ben uzun yıllar kendimi yazar olarak göremedim. Utanıyordum. O etiketi taşımayı hak etmiyormuşum gibi geliyordu bana. Bu düşünce beni daha çok okumaya, araştırmaya, kendimi yenilemeye yöneltti. Neredeyse bütün Türk ve dünya klasiklerini okudum. Romana merak sardım ve roman teknikleri üzerine yazılan ulaşabildiğim bütün eserleri tetkik ettim. Tolstoy’a, Dostoyevski’ye, Balzac’a âşık oldum. Şu an roman yazarken ölçüm Tolstoy, Dostoyevski ve benzeri yazarların kalemleri. Eğer romanlarım, onların sunduğu renkli dünyaya bir renk daha katmayacaksa “roman” yazmamın bir anlamı yok diye düşünüyorum. Zaten onlar yazmış. Bu yolda da inanarak ve çalışmaktan kaçmayarak yürümeye devam ediyorum.

Kaç kitap yayınladınız, konusu nedir?
Gülşen Gazel: Şu ana kadar yayımlanmış 20’ye yakın kitabım var.

İlk kitaplarım İslam Tarihi alanında hikâye türü eserlerdi. Sonra bir deneme kitabı yazdım. Daha sonra romana yöneldim. Yayımlanmış 7 adet romanım var. 2011 yılında ilk baskısı yapılan Kayıp Şehir isimli eserim İlesam yılın romanı yarışmasında mansiyon ödülü almıştı.


Şu an bütün kitaplarım Serencam Yayınları etiketiyle çıkıyor. Eserlerimden bir kısmı şunlar:

Roman:
1. Kayıp Şehir (2010)
2. Millî Mücadelenin Kahraman Şehidi Karayılan (2013)
3. Yazgı/Bitmeyen Hikâye (2013)
4. Çılgın Gönlüm (2015)
5. On Şehrin Onsuz Hikâyesi / Siyendi ile Abadan (2017)
6. Zoraki Dedektif / Kayıp Yüzük (2019)
7. Zoraki Dedektif / Binatlı Cinayeti (2019)
Deneme:
1. Hazreti Aşk (Deneme, 2013)
Çocuk Edebiyatı:
1. Hazreti Muhammed’in İzinde Sevgi Serisi 1 – Kedi Müezza / Hayvanları Seviyoruz
2. Hazreti Muhammed’in İzinde Sevgi Serisi 2 – Kedi Müezza / Doğayı Seviyoruz
3. Sevimli Tay Fıstık’la Kahramanlık Hikâyeleri 1 – Şahin Bey


Yazmak mı yayınlamak mı zor?
Gülşen Gazel: Aslında her ikisinin de kendince zorluğu ve keyifli tarafları var. Belki çok klişe olacak ama yazmak benim yaşam biçimim. Sait Faik’in dediği gibi yazmasaydım yaşayamazdım belki. Günlük rutinin koşturmalı dünyasında kaleme dokunmak, kelimelerle oynamak, kurgu dünyasının gizemli koridorlarında gezinmek bana nefes aldırıyor. Öte yanda maişet dediğimiz gepgerçek bir dünya var. İşte orada da yine kitaplardan kopmamak üzere yayıncılık işiyle uğraşıyorum. Bu da kendince sevdiğim bir dünya. Orada da yine yazılar ve kitaplarla birlikteyiz. Ama bu kez başkalarının yazıları, kitaplarıyla muhatap oluyoruz. Açıkçası ben bunu da seviyorum. Yepyeni dünyalarla tanışıyorum. İlginç kurgular. Şaşırtıcı cümleler…

Bir de kitap fuarları var. Okurla bir araya gelmek, onlarla sohbet etmek, yazdıklarınız hakkında çok hızlı geri dönüşler almak tarif edilemez.


Sorunuza dönecek olursam; her ikisinin de zorluklarının yanında daha çok da güzel tarafları var. Daha net ifade etmem gerekirse yazmaktan asla vazgeçemem, ama yayıncılık da fena değil 

Yazarken hangi kaynaklardan beslenirsiniz?
Gülşen Gazel: Yazarken kendi dünyamdan beslenirim. Kitaplara bakarak yazı yazılmaz. Elbette yazacağınız konu, alan her neyse güçlü taramalar yapmalı, o alana hakim olmalısınız. Ama bunlar not aldığınız bilgiler olarak kalmamalı. Okuduğunuz şeyleri özümsemeli ve kendi süzgecinizden geçirmelisiniz. Yazdığınız eğer bir şiir, roman, öykü veya denemeyse o yazının bütün ipleri sizin elinizde olmalı. Hayal dünyanızda metninizi nasıl kurguluyorsanız, işte oradaki cümlelerle yazıya dökmelisiniz. Yoksa akıcılığı yakalayamazsınız. Bir yazar iyi metinler ortaya çıkarmak istiyorsa öncelikle kendi iç dünyasını sağlam kurmalı. Kendine ait kelimeleri, cümleleri olmalı. Kopyalayarak sadece kopyacı olunabilir. Sanatçı olmak özgünlükten geçer.

Bu, size ait bir hata bile olsa, o hata yalnız size ait kalmışsa zamanla üslubunuz haline gelebilir.


Bunun yanında bir de doğadan beslenirim. Çünkü bilirsiniz, bütün sanatlar doğanın küçük birer taklididir. Edebiyat da öyle. Doğa resimleri çizen bir ressam gibi yazar da okurun zihninde anlatısının resmini çizer. Doğanın müziğini duyabilenler yazılarında anlattıklarının müziğini okuruna duyurabilirler. Ve daha bir sürü şey…


Yazarken beslendiğim kaynaklar arasında kitapları söylememe gerek yok zaten. Çok okumayan bir yazardan iyi metinler beklemek imkansızdır.


Bir de müziği çok seviyorum. Bazı melodiler yolunu şaşıran yazılarınıza yol gösterebiliyor.


Son olarak hayatın kendisinden, insandan, toplumdan, hayvanlardan, çiçeklerden…. Her şeyden beslenirim. Yeter ki kalbinizle hayatın bağını koparmayın. Her şey sizi bir hikâyeye, bir şiire veya bir romana götürebilir.

Çok okuyor musunuz? Çok genç okumadan yazıyor piyasa kalitesiz kitaplarla dolu fikrine katılıyor musunuz?
Gülşen Gazel: Önceki sorularınızda buna da yanıt vermiş olduğumu düşünüyorum. Evet, çok okurum. Ama bu sadece kitap değil. Ben doğayı da, insanları da, toplumları da, en önemlisi de kendimi okumaya gayret ederim.

Kitap okumak kronolojik olarak bunların hepsinin başında geliyor. Bir romana başlamadan önce günlerce kütüphanede zaman geçiririm.

Yazacağım konuyla ilgili her türlü dokümana ulaşmaya çalışırım. Kısacası romanda kuracağım dünyayı önce içimde kurar ondan sonra hikâyeme başlarım.


Sorunuzun devamına gelecek olursak; maalesef niteliksiz yazarlarımızın sayısı gün geçtikçe artıyor, evet. Bu da popülizmin getirdiği bir handikap. Sanatçılarımız kendilerini var etmek için değil, beğeni kazanmak için eser üretmeye başladılar. Biliyorsunuz toplumumuzda sosyal medya fenomenliği de arttı. Hiçbir bilgisi, birikimi, hayat tecrübesi, insanlara vereceği hiçbir mesajı olmayan insanlar inanılmaz sayıda takipçilere sahip. Arz talep meselesi belki. Toplum nitelik aramadığı için arz eden kişiler de nitelik kaygısı taşımıyor. O yüzden de yayın sektörü de bundan payını alıyor.

Fenomen yazarların imza gününde uzun kuyruklar oluşurken, nitelikli edebiyatçılar maalesef ilgi görmüyor. Durum böyle olunca genç kardeşlerimiz kendilerini geliştirmek, eğitmek, kişisel olgunluğa ulaşmak yerine niteliksiz ama ilgi gören biri olmayı belki tercih ediyor belki zorunda kalıyor.


Sonuçta her ne olursa olsun yayın piyasası niteliksiz kitaplarla dolmaya devam ediyor.

Yazmak sizin için ne ifade ediyor?
Gülşen Gazel: Yazmak benim için bir yaşam biçimidir. Nefes almak gibidir.

Daha iyi yazmak isteyenlere ne önerirsiniz?
Gülşen Gazel: Öncelikle yazıya âşık olsunlar. Değil kalem tutmak, aşksız bakkala bile gidilmez.

Sonra çok okusunlar. Hem de çook. Sadece yazacakları türle ilgili değil, bir romancı çok şiir okumalı, bir şair çok öykü okumalı vs… Ben roman yazarıyım ama romanlarımı okuyan şairler şiirden beslendiğimi hemen anlarlar.

İnanılmaz şiir kitapları okurum roman yazarken.


Dışarıya değil, içlerine dönsünler. Yazı insanın kendi içine doğru bir yolculuğudur aslında.


Az konuşup çok düşünsünler. Ses bazı şeylerin büyüsünü bozar. Suskunluk iyidir.


İnsanların yapıcı eleştirilerine kulak versinler, hiçbir zaman “ben oldum” düşüncesine kapılmasınlar. “Oldum” diyen “öldüm” der bir bakıma.


İnsanların beğenileri onları asla yanıltmasın. Herkes çok beğendiğini söylese de en acımasız eleştirmen yazarın kendisi olmalı. Kendi eserinde başkalarının görmediği hataları görebilmeli.


Son olarak umudu ve sevgiyi asla kaybetmesinler. Yazar da toplumun umududur çünkü.


Sevgiler.



785 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın
Fikir Konağı
Abdullah Küçük
Ev Hapsi Günlerinden

Ali Haydar Koyun
Rakamlarda büyük, güç de zayıf olan topluluk

Derya Kadıoğlu
Yalvaç'ın İnsanları

Fırat Han Koçak
Dünyayı Sömüren Küresel Çeteler - 4

Hanife Mert
Eylül ve Hüzün

Zehra Gaylan Yüksekkaya
"Sahi, Neydi Bayram?"

Abdullatif Acar
Umut Adına Martı Olmak

Afşin Selim
Kitapla Diriliş

Ahmet Aytaç
Yazmak kolaydır, Okutturmak büyük marifet ister...

Altun Özmeşe
Kalpteki Kor Parçası

Aslı Ersoy
Zıtlıkların Öğretisi*

Aynur Hazar
Nice Ömürler Eskir Yaşamanın Teninde

Ayşen Kurban
Eksiğim

Aytekin Duran
Görmek ve Duymak Nasıl Bir Duygudur...

Beyhan Uygur
Şekerci Dede ve Tonton Eşi

Burak Kılıçaslan
Burak Kılıçaslan: Emin Demir ile "Ferman" Üzerine Bir Söyleşi

Çağrı Cebeci
Çağrı Cebeci: Yaşlılık

Dilruba Başak
Her Şey Sevince Güzel

Diyanet İşleri Başkanlığı
Öfkeye Hakim Olmak

Engin Dinç
Dil Belası

Ergül Yılmaz
Bir Demet Şiir

Gamze Karadağ
Kayahan Demir: Gaipten Sesler

Gamze Parlak
İnsanlık Nereye Gidiyor

Gözde Karadağ
Gözde Karadağ: Hakan Yusuf Yılmaz - Alpagut Budun 1 Beklenmedik Keşif

Gülhan Teke Genç
Evrildik (mi?)

Hatice Yatkın Yetişen
Adımı Unutma (İmza: Kadın) / Kitap Yorumu

Havva Yaşar
Tefekkür Üzerine Hasbihal

Hayrettin Gönül
Zaferimiz Daha Bir Yaşında!

İbrahim Ethem Gören
Bir Burak bekleniyor!

İlhan Özgür
Türk Eri

Kaşif Meriçli
Kaşif Meriçli: Little Fugitive

Mahmut Ferhat Alptekin
Demokratik Sol

Mecbure İnal Vela
Çizdim, oynamıyorum!

Mehmet Aydın
Ömer Faruk Kaya: Sus ve Bana Aşkı Anlat

Merve Güney
Güneşin Kızı Biterken

Meryem Seyda Parlak
Psikoloji’ye (Ruh Bilimine) Olan İhtiyaç

Muharrem Dere
Doğu, Batı. Dost, Düşman! Kime Göre?

Murat Ginlik
Kısacık ve Çok Uzun Bir Hikâye

Murat Şaşzade
Küçük Tuhaflıklar

Mustafa Gündoğdu
Ölüm Var...

Nagihan Örsel
Sadece SEN!

Nazan Arısoy
Yağmur'un Aşka Teslim Oluşu

Necati Dilek
Uğruna Şiirler Yazılan Kadın

Necdet Bayraktaroğlu
Büyük Türk Devlet Adamı Timurhan'ın Hayatı, Vasiyeti ve Yasası olan Tüzükat-ı Timur

Nermin Güday Kaçar
Asker Yolu Beklerim

Nurcan Dağ
Yalancı Pollyanna Kitap İncelemesi

Nurhan Işkın
Dedemin Saati

Nurittin Günay
Babamın Jübilesi

Özlem Akşit
Selamlaşma Geleneğinin Toplum ve Gençliğimiz İçin Anlam ve Önemi

Pakize Şeyma Kandemir
Salgının Yeni Yazarları 1

Selahattin Doğan
İyilikde İnatlaşmak

Şükran Pınarcan
Duran Çetin Cüneyt kitabı yorumu

Turan Yalçın
Çay Felsefesi

Yasemin Ilgın
Yasemin Ilgın: Hayallerim

Zeynep Didem Gezgin
Merhamet