İyi yazmanın formülü; çok okumak, çok izlemek, çok irdelemek ve çok hayal kurmak...Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız? Yeliz Yıldız: TDK’ya göre ismim “aydınlık, havadar” anlamını taşıyor ancak ben, kısmen ismime aykırı bir ruha sahip olduğuma inanıyorum. Zira bana göre özündeki ve yansımasındaki gölgede kalmışlık bir insanda kalem tutma isteği uyandırıyor. Kısmen dedim çünkü ben de kalem tutmayı sevenlerden, derininde bir yerdeki karanlığı kelimelerle körebe oynayarak sobeleyenlerdenim. 1992, Çankırı doğumluyum. Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Havacılık ve Uzay Mühendisliği mezunuyum. Yazmaya başlama hikâyenizi öğrenebilir miyiz? Yeliz Yıldız: Yazmaya başlama hikâyem, çoğu kişiden farklı değil sanırım. Biraz anlaşılma isteği, biraz dertleşecek omuz aramak, biraz da en hassas yerinden yara almış olmak... Ve tabii içinde yatan şizofreni daha fazla zapt edemeyeceğini anlamış olmak; bu idrakten sonra görmek ve tanımak istediğin kurmaca dünyayı yaratıp, içini deliliğinin ve gizli arzularının ruhundan üfleyerek doğurduğun ütopik karakterlerle doldurmak. Kaç kitap yayınladınız konusu nedir? Yeliz Yıldız: Tek kitap yayınladım, ismi Hayel’e Çeyrek Kala. Kitabımın konusu; şımarıklığı, yıllar önceki kuytu karanlık bir yılbaşı akşamında hem anne babasının boşanmasına hem de bir çocuğun öksüz kalmasına yol açan Hayel'in, üniversite son sınıfa geldiğinde unutmak istediği geçmişiyle yüzleşmek zorunda kalması, kendiyle sil baştan tanışmaya başlaması ve o geçmiş sayesinde varlığından kuşku duyduğu aşkla rastlaşması diyebilirim.
Yazmak mı yayınlamak mı zor? Yeliz Yıldız: Bu soruyu müsaadenizle şöyle değiştirmek istiyorum: Hayal kurmak mı zor yoksa ilmek ilmek dizdiğin hayallerin çözülüşünü izlemek mi? Bence her ikisi... Yazarken hangi kaynaklardan beslenirsiniz? Yeliz Yıldız: Seçtiğiniz kaynaklar yazacağınız türe göre değişkenlik gösterir. Ben, yazdığım tür gereği hayal dünyamla her daim açık TDK sözlüğümle ve de arama motorumla yetinmeyi bildim. Ancak tutup da bir tarihi roman ya da sosyal roman yazmak isteseydim uzun, detaylı araştırmalar yapmam gerekirdi. Çok okuyor musunuz? Çok genç okumadan yazıyor piyasa kalitesiz kitaplarla dolu fikrine katılıyor musunuz? Yeliz Yıldız: Çok okuduğumu söyleyemem ne yazık ki ama fırsat buldukça okumaya çalışıyorum tabii. Kitapların kıymetini epey geç fark ettim ben sanırım. Yazmanın ne denli emek isteyen bir eylem olduğunu kendi başıma deneyimledikten sonra ancak idrak edebildim. Eskiden kitap ayracı bile kullanmazdım; sayfaların kenarından kıvırırdım. Ne büyük gaflet ne büyük saygısızlıkmış! Neyse ki ne kadar çok düşersek o kadar hızlı doğru yürümeyi öğreniyoruz. “Kalitesiz kitap” tabirine katılmıyorum ben. Kaliteyi kim belirliyor? Kimine göre kalite tarihi romanın içinde eski dönem havası, naftalinli kelimeler solumak; kimine göre aşk romanının içinde otuz iki diş hülyalara dalmak. Yaşa, zevke, donanıma, hatta o anki hâletiruhiyenize göre şekilleniyor ne okumak istediğiniz. Birinin kalemiyle dalga geçtiğini, öteki öve öve bitiremeyebiliyor. Tıpkı kendi kitabımda gördüğüm gibi. Öyleyse hangisini referans olarak alacağız? Hangisini doğru kabul edeceğiz? Yazmak sizin için ne ifade ediyor? Yeliz Yıldız: Kalemimin mürekkebi hayal dünyam, yani sonsuzluk. Yazdıklarıma saygı duymayanlar var, onların bendeki tezahürü umursamazlık. Bir de yazdıklarımı takdir edenler var, onların kalbimdeki karşılığı mutluluk. Sonsuzluk, umursamazlık ve mutluluk... Toplayalım üçünü, ne etti? Sanırım özgürlük. Demek ki benim için yazmak eşittir özgürlük. İyi yazmanın formülü sizce nedir? Yeliz Yıldız: Çok okumak, çok izlemek, çok irdelemek ve çok hayal kurmak... Son olarak da kalemini asla hafife almamak. Sonuçta altın kaplama dolma kalem de yazma yetisine sahip, arkası yenmiş kurşun kalem de... Daha iyi yazmak isteyenlere ne önerirsiniz? Yeliz Yıldız: Aslında benim kendime sıkça söylediğim bir sözüm var: Hayal dünyam coşkun akan şelale, mantığım en deli akan yerine kurulu barikat. Daha iyi yazmak isteyenler hayal dünyalarına set çekmeyi bıraksınlar, kurgularından korkmasınlar, çıldırabildikleri kadar çıldırıp okurlarından önce kendilerini şaşırtmayı başarsınlar. Teşekkürler...
|