• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/kitapkonagi
  • https://api.whatsapp.com/send?phone=+905334645270
Okuyalım, Okutalım
Takvim
Site Haritası

Özgün olmak, taklit etmemek, kısacası kendin olabilmek önemli.

Bize kendinizi tanıtır mısınız?
Aşkın Zengin Akkuş: Merhaba. Öncelikle nazik davetiniz için teşekkür ederim. Kendimi kısaca anlatmam gerekirse; finans kökenli bir yazarım. İktisat okuyup bankacılık yaptım. Uzun yıllar özel bir şirkette yönetici olarak görev aldıktan sonra, bir süre ‘risk yönetim danışmanlığı’ yaptım. Bütün bunlar yaşanırken, her zaman içimde kalan felsefe eğitimimi sürdürüyordum ve sonunda tamamlamayı başardım.
Şu an, Dark İstanbul Yayınları’nın genel yayın yönetmenliğini yapıyorum.

Yazmaya başlama hikâyenizi öğrenebilir miyiz?
Aşkın Zengin Akkuş: Edebiyat, okul yıllarımdan bu yana hayatımın odağındaydı. Her şeyden önce sıkı bir okuyucuydum. Ortaokul ve lise yıllarında sayısal yönü yüksek bir öğrenciydim. Bunun yanında edebiyat derslerinde de, hem girdiğim sınavlarda hem de düzenlenen şiir ve öykü yarışmalarında dereceler alıyor, bir yandan da, zamanlı zamansız yazdıklarımı sağa sola savuruyordum. O yüzden yazdıklarımı hiçbir zaman düzenli olarak bir araya getiremedim.
Profesyonel olarak yazmaya ise 2012 yılında başladım. İlk romanım “Mış” Gibi Yaşamak, gönderdiğim ilk yayınevi tarafından kabul edildi (Truva Yayınları). Şaşırmışlardı ve (finansçı olmamın şaşkınlığıyla) bu kitabı siz mi yazdınız, diye sormuşlardı bana. Her hangi bir yazardan etkilenip etkilenmediğimi de öğrenmek istemişlerdi aynı zamanda. Tabii ki kitabı kendi tarzımda ve hiçbir etki altında kalmadan yazmıştım.

Kaç kitap yayınladınız, konusu nedir?
Aşkın Zengin Akkuş: 2012 yılından bu yana dördü şahsi, dördü de antoloji olmak üzere sekiz kitaba imza attım.

İlk kitabım:
“Mış” Gibi Yaşamak, 2012 yılında Truva Yayınları’ndan çıktı. Tasarlanarak parçalanan bir ailenin dramını anlattığım bu roman, evlatları kaybolan bir ana babanın üzüntüsünü farklı bakış açılarıyla irdeliyor. İçinde hem macera, polisiye, hem de psikolojik öğeler bulunan romanın çatısı oldukça geniş. Temposu ne kadar yüksek olursa olsun sakin, dingin bir aşk hikâyesi içeriyor aynı zamanda. En önemli özelliği de okuyucuyu sürekli şaşırtan, sürprizlerle dolu bir kitap olması.


İkinci kitabım:
Zifiri Aydınlık, 2014 yılında Parafiks Yayınları’ndan çıktı. Hasta olan kardeşini yaşatmak için taşıyıcı anne olmak zorunda kalan genç bir kızın dramını anlattım kitabımda. Sadece bu genç kızın dramını anlatmakla kalmayıp, kanser olan kız kardeşin hayata tutunma mücadelesini de gözler önüne serdim. Hayatı sorgulayan, karşılıksız sevgi ve yardımlaşmanın önemini insanlara hatırlatan bir roman, Zifiri Aydınlık…


Üçüncü kitabım:
Karanlıktaki Kadınlar, 2018 yılında Bilgi Yayınevi’nden çıktı. Orkide Ünsür’ün proje yönetmenliğini yaptığı bu antolojiye, “Bakireler Mabedi” öykümle katkıda bulundum.

Dördüncü kitabım:
Hayalet Müzik, 2019 yılında Artemis Yayınları tarafından yayınlandı. Özlem Ertan’ın proje yönetmenliğini yaptığı bu antolojideki öykümün adı ise, “Sandima”ydı…

Beşinci Kitabım:
Kutsal Cehalet, Şubat 2021'de, genel yayın yönetmenliğini yaptığım Dark İstanbul Yayınları’ndan çıktı. Roman, Ortaçağ İtalya’sıyla 2018 İstanbul’unu karşılaştırarak ilerliyor. Kutsal değerler bahane edilerek insanlara dayatılan vahşi yaşam tarzları, günümüzde de aynen devam ediyor. Tıpkı ortaçağ engizisyonunda olduğu gibi… Bu romanımda, günümüzde işlenen kadın cinayetlerinin kökenine kadar inerken, bir yandan da töre, adet, inanç adı altında söndürülen hayatların toplumda açtığı yarayı irdeleyip, insanlar üzerinde farkındalık yaratmaya çalıştım. Kitaptaki en önemli slogan ise, “Cahillik kader değildir ama cahilsen kaderin bellidir!”


Altıncı Kitabım:
Babamın Gölgesi, yine 2021'de Dark İstanbul Yayınları tarafından yayınlandı. Yirmi yıl boyunca ev kadınlığı yapmış genç bir kadının, bir holdingin başına geçtiğinde neler yaşayabileceğini hiç düşündünüz mü? Bir kadının isterse mucizeler yaratacağını gösteren bu kitap, aynı zamanda yürek yakan bir baba ve kız hikâyesi. Hayata fazlasıyla dokunan, sevgiyi, sadakati, azmi ve ters köşe bakış açılarını didikleyen bir roman.


Yedinci kitabım:
Dark İstanbul Antoloji Birinci Kitap, Şubat 2021'de Dark İstanbul Yayınları’ndan çıktı. Birbirinden değerli yazarlarla bir araya gelip hazırladığımız bu kitapta, İstanbul’da geçen, birbirinden ilginç dark öyküler bulunuyor. Bu antolojiye “Tapınak Fedaileri” ve “Şeytan Kanatlı Melek” isimli öykülerimle katkıda bulundum.


Sekizinci kitabım:
Dark İstanbul Antoloji İkinci Kitap, Şubat 2021'de Dark İstanbul Yayınları’ndan çıktı. Bu antolojiye ise “Ters” Yüz adlı öykümle katıldım.


Bunların yanında henüz yayınlatmadığım iki, bitirmek üzere olduğum da bir romanım var.

Yazmak mı, yayınlamak mı zor?
Aşkın Zengin Akkuş: Yazmak çok fazla emek isteyen bir aktivite; okumayı, araştırmayı, gözlemlemeyi gerektiriyor aynı zamanda. Tabii her şeyden önce yeteneği… Harcanan emek doğrultusunda zor olduğunu söyleyebilirim. Fakat aşkla yapıldığını hesaba katarsak harcanan emeğin verdiği eziyete bir şekilde katlanılıyor. Bunu düşünerek zor olmadığını söyleyebilirim.

Bence asıl zor olan, yayınlatmak. Şimdiye kadar (antolojileri saymıyorum) yedi kitap yazdım fakat dört tanesini yayınlattım. Doğru zaman ve doğru yerde olmasını bekledim. Şu an hem yazar, hem de yayın yönetmeni olarak masanın her iki yanındayım. İki tarafın yaşadığı zorlukların da farkındayım. Yazar penceresinden bakmak gerekirse, kitaplarını yayınlatmak için olağanüstü çaba harcıyorlar. Yayınevlerine gönderdikleri dosyaların olumlu ya da olumsuz cevaplarını almak için aylarca bekliyorlar. Yayınlandıktan sonra ise farklı sorunlarla karşılaşıyorlar.

Çoğu zaman sırf kitaplarını yayınlatmak uğruna teliflerinden vazgeçiyorlar. Dediğim gibi, masanın iki tarafında bulunan bir yazar olarak; görev aldığım yayınevinin bu tür mağduriyetleri gidermeye yönelik yayın politikası nedeniyle, kendimi iyi hissediyorum. Bize gelen dosyaları en geç iki ay içinde okuyup, yayın kurulu kararlarını çok fazla uzatmadan yazarlarla paylaşıyoruz. Böylece zamansal anlamda kendilerini mağdur etmeden bilgi vermiş oluyoruz. Telif konusunda ise son derece titiz davranıyoruz. Çünkü artık bu ülkede, bir şeylerin değişmesi gerekiyor.

Yazarken hangi kaynaklardan besleniyorsunuz?
Aşkın Zengin Akkuş: Bu soruya vereceğim cevap, yazacağım kitabın içeriğine göre değişiyor tabii ki. Örneğin tarihsel bir roman ile konusunu günlük hayattan alan bir roman için farklı kaynaklardan beslenmek zorundasınız. Genel olarak, internetten, okuduğum kitaplardan, yazılı ve görsel medyadan, üniversitelerin yayınlarından faydalanıyorum.

Çok okuyor musunuz? Çok genç okumadan yazıyor, piyasa kalitesiz kitaplarla dolu fikrine katılıyor musunuz?
Aşkın Zengin Akkuş: Evet, her gün mutlaka okuyorum. Çünkü iyi bir yazar olabilmek için dilinize hakim olmak zorundasınız. Bunun yolu da kitap okumaktan geçiyor. ‘Piyasa kalitesiz kitaplardan geçilmiyor’ düşüncesine tamamen katılıyorum. Fakat bunu engellememiz mümkün değil. Sanatın bütün dalları için geçerli bir durum. Örneğin popüler bir insanın yazdığı kitap çok satıyor. Ya da ünlü bir oyuncu albüm çıkarıyor, o albüm müzik listelerinde ilk sıralara yükseliyor. Fakat sadece popüler olmaları, o sanat dalında başarılı olacakları anlamına gelmiyor. Maddi anlamda amaçlarına ulaşsalar da ilgili sanat dalında kalıcı eserler bırakmıyor ve unutuluyorlar.

Aynı şey edebiyat için de geçerli; parayı bastıranın, kitap yayınlatabildiği bir ortamda kirlilik olmaması mümkün değil. Zaten sanatın, parayla yan yana getirilmesine karşıyım. Ve gerçek okuyucunun iyiyle kötüyü ayırt edecek kadar bilinçli olduğunu düşünüyorum. Benim hedef kitlem de, çok satıyor diye popüler kültürün dayattığı içi boş eserler yerine, edebiyata hizmet eden eserleri bulup onları okuyan, okurlar…

Yazmak sizin için ne ifade ediyor?
Aşkın Zengin Akkuş: Yazmak, benim için çok şey ifade ediyor. Bunu da, “Zifiri Aydınlık” kitabımda şu şekilde belirtmiştim:
“Roman yazarları bilirler; yarattığımız kahramanların hayatları bizlerin ellerindedir. Çaresizce kalemimize tutunup attıkları çığlıkları duyarak yazarız çoğu zaman. Onlarla bütünleşirken çektikleri acıları çeker, yaşadıkları mutlulukları ise iliklerimize kadar hissederiz… Onların hayatlarında gezinirken farklı bir dünyanın kapısından içeri gireriz. İşte ben de o kapıdan girip bu muhteşem dünyayı keşfeden şanslı insanlardan biriyim. Kendimi o dünyaya hapsedip sonsuza kadar da orada yaşamayı düşünüyorum.”

İyi yazmanın formülü nedir sizce?
Aşkın Zengin Akkuş: Özgün olmak, taklit etmemek, kısacası kendin olabilmek… Bunu yapabilirseniz mutlaka başarılı olursunuz. Sadece bu yeterli değil tabii ki; insanların duygularına dokunabilmelisiniz. Örneğin film izlerken, bir sahnede konuşma olmasa bile oyuncuların mimiklerinden, bakışlarından verilmek istenen duyguyu alabilirsiniz. Görsel sanatların böyle bir avantajı var. Fakat roman yazarken, o eserin yazarı da, oyuncusu da, yönetmeni de sizsiniz. O duyguyu kaleminizin ustalığıyla vermeniz gerekiyor okura. Eğer bunu yapamıyorsanız yazdığınız eser roman olmaktan çıkar, düzyazıya dönüşür. Sartre ne demiş; yazarla yazıcı arasında fark olmalı.

Daha iyi yazmak isteyenlere ne önerirsiniz?
Aşkın Zengin Akkuş: Genç yazarlara şunu önerebilirim; öncelikle, popüler kültürü besleyecek çalışmalar yerine, edebiyata hizmet edecek eserler üretmeleri gerekiyor. Bunun için de çok okuyup, araştırmaları lazım. Gerçekten kalıcı eserler bırakmak istiyorlarsa piyasanın değil, edebiyatın izini sürmeliler.

Bu güzel söyleşi için tekrar teşekkür ederim.

Sevgi ve saygımla



410 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın
Fikir Konağı
Abdullah Küçük
Ev Hapsi Günlerinden

Ali Haydar Koyun
Rakamlarda büyük, güç de zayıf olan topluluk

Derya Kadıoğlu
Yalvaç'ın İnsanları

Fırat Han Koçak
Dünyayı Sömüren Küresel Çeteler - 4

Hanife Mert
Eylül ve Hüzün

Zehra Gaylan Yüksekkaya
"Sahi, Neydi Bayram?"

Abdullatif Acar
Umut Adına Martı Olmak

Afşin Selim
Kitapla Diriliş

Ahmet Aytaç
Yazmak kolaydır, Okutturmak büyük marifet ister...

Altun Özmeşe
Kalpteki Kor Parçası

Aslı Ersoy
Zıtlıkların Öğretisi*

Aynur Hazar
Nice Ömürler Eskir Yaşamanın Teninde

Ayşen Kurban
Eksiğim

Aytekin Duran
Görmek ve Duymak Nasıl Bir Duygudur...

Beyhan Uygur
Şekerci Dede ve Tonton Eşi

Burak Kılıçaslan
Burak Kılıçaslan: Emin Demir ile "Ferman" Üzerine Bir Söyleşi

Çağrı Cebeci
Çağrı Cebeci: Yaşlılık

Dilruba Başak
Her Şey Sevince Güzel

Diyanet İşleri Başkanlığı
Öfkeye Hakim Olmak

Engin Dinç
Dil Belası

Ergül Yılmaz
Bir Demet Şiir

Gamze Karadağ
Kayahan Demir: Gaipten Sesler

Gamze Parlak
İnsanlık Nereye Gidiyor

Gözde Karadağ
Gözde Karadağ: Hakan Yusuf Yılmaz - Alpagut Budun 1 Beklenmedik Keşif

Gülhan Teke Genç
Evrildik (mi?)

Hatice Yatkın Yetişen
Adımı Unutma (İmza: Kadın) / Kitap Yorumu

Havva Yaşar
Tefekkür Üzerine Hasbihal

Hayrettin Gönül
Zaferimiz Daha Bir Yaşında!

İbrahim Ethem Gören
Bir Burak bekleniyor!

İlhan Özgür
Türk Eri

Kaşif Meriçli
Kaşif Meriçli: Little Fugitive

Mahmut Ferhat Alptekin
Demokratik Sol

Mecbure İnal Vela
Çizdim, oynamıyorum!

Mehmet Aydın
Ömer Faruk Kaya: Sus ve Bana Aşkı Anlat

Merve Güney
Güneşin Kızı Biterken

Meryem Seyda Parlak
Psikoloji’ye (Ruh Bilimine) Olan İhtiyaç

Muharrem Dere
Doğu, Batı. Dost, Düşman! Kime Göre?

Murat Ginlik
Kısacık ve Çok Uzun Bir Hikâye

Murat Şaşzade
Küçük Tuhaflıklar

Mustafa Gündoğdu
Ölüm Var...

Nagihan Örsel
Sadece SEN!

Nazan Arısoy
Yağmur'un Aşka Teslim Oluşu

Necati Dilek
Uğruna Şiirler Yazılan Kadın

Necdet Bayraktaroğlu
Büyük Türk Devlet Adamı Timurhan'ın Hayatı, Vasiyeti ve Yasası olan Tüzükat-ı Timur

Nermin Güday Kaçar
Asker Yolu Beklerim

Nurcan Dağ
Yalancı Pollyanna Kitap İncelemesi

Nurhan Işkın
Dedemin Saati

Nurittin Günay
Babamın Jübilesi

Özlem Akşit
Selamlaşma Geleneğinin Toplum ve Gençliğimiz İçin Anlam ve Önemi

Pakize Şeyma Kandemir
Salgının Yeni Yazarları 1

Selahattin Doğan
İyilikde İnatlaşmak

Şükran Pınarcan
Duran Çetin Cüneyt kitabı yorumu

Turan Yalçın
Çay Felsefesi

Yasemin Ilgın
Yasemin Ilgın: Hayallerim

Zeynep Didem Gezgin
Merhamet