Yazmak benim için nefes almak gibi.Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız? Nagihan Örsel: 17 Ekim 1988 tarihinde Bursa’da doğdum. Gerçek hayatla radyo programcılığı yaparak karşılaştım ve bu durum yazmama, hayata bakış açısını değiştirmemde büyük bir rol oynadı. Radyo programcılığı sonrasında tiyatro oyunculuğuna geçiş yaptım ve insanların hayatlarını incelemeye başlayarak, tiyatro oyunlarında oynadığım karakterlerden, radyo programı sunarken farklı hayat kesitleri ile çevremdeki yaşam kesitlerinden kendime rol çıkarıp, tiyatro oyunu, mizah yazıları roman ve şiir gibi eserleri yazmaya başladım. Edebiyata olan düşkünlüğüm, yazma isteğim hiçbir zaman değişmedi. Çevremden bu yönde her zaman olumlu destek aldım, şimdiki en büyük hayalim, hayranı olduğum yazarlar kadar iyi olmak ve kendimi bu yönde geliştirmek. Yazmaya başlama hikâyenizi öğrenebilir miyiz? Nagihan Örsel: Lise yıllarında şiir, öykü ve kompozisyon yazmaya başladım. Bu yöndeki yeteneğimi Türkçe öğretmenim Mustafa Aşina fark ederek beni bu çizgide doğru bir şekilde yürümem için destekledi. Öncelikle ondan gelen olumlu tutum ve davranıştan dolayı yazmaya yöneldim. Günlük yazmayı ve okumayı çok seviyordum. Kitap okudukça ve yazdıkça kelimelerimin arttığını ve bu kelimelere çevremdeki olgulardan kılıf uydurduğumu fark edince kendimi geliştirmek için farklı türler yazmaya ve okumaya başladım bu da beni zamanla şu anki durumuma getirdi diyebilrim. Kaç kitap yayınladınız konusu nedir? Nagihan Örsel: Çıkmış olan iki adet kitabım mevcut. İlk kitabım Sensizliğin Ertesi, konusu; Terk edilen bir kadının hissettiklerini şiir gibi bir anlatımla buluşturduk. Sonunda birçok kelime kurabileceğiniz ve kendinizden bir parça bulabileceğimiz bir kitap oldu. İkinci kitabım ise; Göğsümdeki Virüsün Adı, konusu; İki kadın bir adam aşk hikâyesi diyebilirim aslında. Beklenmedik bir son, yaşanılan hiçbir durum ya da duygudan pişman olmayan bir kız ve kitabın sonunda alınan inanılmaz bir ders diyebilirim.
Yazmak mı yayınlamak mı zor? Nagihan Örsel: Yazmak bence bilgi ve yetenek işi, yeteneği olan herkes bence yazabilir ve bir kurgu oluşturabilir. Bence en zor şey yayınlamak. Bir kitap yazıyorsunuz ve yazınıza güveniyorsunuz, yayımlatmak için yayınevi arayışına giriyorsunuz, görüştüğünüz her yayınevi farklı şekilde yönlendiriyor sizi ama sonunda biri ile anlaşıyorsunuz, her şey istediğiniz gibi gittiyse ve basıldıysa ne âlâ ama eğer istediğiniz gibi olmazsa iş içten geçmiş oluyor ve emeğiniz maalesef boşa gitmiş oluyor. Bu yüzden yazmak değil yayımlamak çok daha zor.
Yazarken hangi kaynaklardan beslenirsiniz? Nagihan Örsel: Gerçeğe dayalı bir hikâye yazmadığım taktirde genelde duygularıma ve çevremdeki insanların hayatlarına dayalı kaynaklardan besleniyorum, şimdiye kadar okuduğum kitapların da kesinlikle fazlasıyla beni beslediğine inanıyorum. Çok okuyor musunuz? Çok genç okumadan yazıyor piyasa kalitesiz kitaplarla dolu fikrine katılıyor musunuz? Nagihan Örsel: Her ay kendime bir okuma periyodu çıkarıyorum ve ayda en az on kitap kadar kitap okuyorum diyebilirim, keşfedilmemiş ya da yeni kitabı çıkan genç yazarları da okumayı seviyorum. Okumadan yazmaya kalkışan arkadaşların kalitesiz kitapları basılan yayınevinin de kalitesini ortaya çıkarttığından eminim, şimdilerde kitap bastırmak kolay tabii ki belli bir miktar bütçeniz varsa :) Bu tür kitaplara denk gelmedim mi tabii ki geldim, araştırma yapılmadan yazılmış bir sürü kitap, örneğin en basiti belli bir üniversite adı verilmiş ama karaktere okuttuğu bölüm o üniversitede yok tamamen bağımsız, bu tür hatalar ile karşılaştığınızda elinizdeki kitaptan o kadar soğuyorsunuz ki bıraksanız olmuyor okusanız olmuyor. Bu tür kitaplar yüzünden sırf yarım bırakmamak adına okuma çalıştığım zaman belirlediğim periyottan çok uzaklaştığım ve diğer okumam gereken kitapları yetiştiremediğim olmuştur maalesef. Yazmak sizin için ne ifade ediyor? Nagihan Örsel: Yazmak benim için nefes almak gibi, yazamadığım zamanlarda ruhum tükenmiş gibi hissediyorum. İyi yazmanın formülü sizce nedir? Nagihan Örsel: Bence kesinlikle okumak, araştırmak ve hayal gücünüzü satırlara aktarıp, harflere dans ettirmek. Daha iyi yazmak isteyenlere ne önerirsiniz? Nagihan Örsel: Farklı türlerde farklı yazılar, kitaplar okumalılar. Önce ruhlarını besleyecekler ki doyacaklar ve doyduklarında onlar da okurlarını doyuracaklar. Kısacası yazmaya başlamadan önce kendilerine yakın olan ve yazmak istedikleri türlerdeki kitapları kesinlikle okumaları ve iyi bir araştırma yapmalarıdır.
|