Yazmak benim için inancımın bir parçasıdır, insanlara bildiğim doğruları anlatmak için bir tebliğ vasıtasıdır.Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız? Abdullatif Acar: Erzurum’un Narman ilçesine bağlı Samikale köyü doğumluyum. İlkokuldan sonra Hafızlık eğitimimi İstanbul’da tamamladım. Sırasıyla imam hatip lisesinden, iktisat ve ilahiyattan mezun oldum. 1997 yılından itibaren imam hatip olarak görev yapıyorum. Halen görevimin dışında birçok dergi gazete ve internet sitelerinde yazıyorum. Bununla beraber yayınlanmış 4 kitabım var... Yazmaya başlama hikâyenizi öğrenebilir miyiz? Abdullatif Acar: Yazma hikâyem ta ortaokul dönemlerime kadar uzanır. O dönemlerde yazma özlemim her geçen gün adeta içimi yakıp kavuran bir sevda gibiydi. Aklıma gelen güzel sözleri yazar, onları ilerde kitap şekline dönüştürmek için saklardım. Bir kitabımın olması hayali her geçen gün daha da bir başka tutku haline dönüşmüştü. Matbaaların yanından geçerken kitap basımı var mı diye reklamlarına bakar bazen içeri girer sorardım kitabımı ne kadara basarsınız diye. Tabii o zaman yazmaya bu derece tutkulu olmamın sebebinin ne olduğunu sorsanız kesin bir cevabım yok.
Yıllar geçtikçe bunun sebebini çözemedim ama yazmanın ne ifade etmesi gerektiğini anladığım kanaatindeyim. Kaç kitap yayımladınız konusu nedir? Abdullatif Acar: Yazma hayalimi 2013 yılında Araf Yayınları markasıyla “Namazla Aslına Dönmek” kitabımı çıkartarak gerçekleştirmiş oldum. 3. baskısı yapılan “Namazla Aslına Dönmek” isimli bu kitabımla kısaca namazın anlam ve önemi üzerinde durduk. “Söz Deyip Geçme” isimli ikinci kitabımın ilk baskısı yine Araf Yayınları markasıyla çıktı. Dille işlenen gıybet dedikodu, yalan iftira vs. gibi günahları anlatan, dili muhafaza etmenin önemini işleyen bu kitabımın 2. baskısı ise Gelenek Yayınları tarafından okurlarıyla buluştu. İnsan olmanın gereklerini konu alan birçok erdemlerden bahseden "İnsan Olmam Neyi Gerektirir" kitabım ise, Gelenek Yayınları markasıyla okurlarıyla buluştu. Son kitabım ahlâki erdemlerin membaını oluşturan konuları içeren Faziletlerin Kaynağı isimli kitabım da Uyanış Yayınevi markasıyla okurlarıyla buluştu.
Yani toplam yayınlanmış 4 kitabım var. Yazım aşamasında olan, üzerinde çalıştığım birçok kitabımda mevcut... Yazmak mı yayınlamak mı zor? Abdullatif Acar: Yazmak ve yayınlamak... Aslında ikisinin de zor tarafları var.
Yazmak başlı başına bir beceri ve kabiliyet gerektirir. Bunun için bilmek yazmak için yeterli değildir. Öyle zaman olur ki bir konu üzerinde günlerce bir milim yol alamazsınız. Belki başka bir zaman kelimeler ve cümleler zihninizde o kadar yoğunlaşır ki kâğıda dökülmek için birbirleriyle yarışır, bu sefer yorulursun yazmaktan. Geri dönüp baktığınızda bu cümleleri bu kadar güzel ben mi ifade etmişim diye şüpheye düştüğünüz zamanlar bile olur. Yazdığınız konular hayatınızın bir parçası olur günlerce. Otururken, kalkarken hatta yer ve içerken hep onun üzerine yoğunlaşırsınız. Kısaca yazmak yaşamak demektir çoğu zaman. Etkili olmak için ruhunuzu ve kalbinizi o konuyla bütünleştirmelisiniz. Aksi halde ruhtan yoksun, sadece insanın zihnini yoran bir yük halini alır yazdıklarınız.
Bugün yayınevlerinin ekonomik olarak zor durumda olması yazılan kitapların yayınlatılmasını zorlaştırıyor. Okuma oranı çok düşük olunca doğal olarak kitaplara talep de az oluyor. Bu nedenle yayınevleri daha seçici davranmak zorunda kalıyor ve kaliteli eserleri araştırıp bulmaktan ziyade, tanınmış yazarları tercih ediyorlar. Yani yayınevleri ellerini taşın altına pek sokmak istemiyorlar. Yeni başlamışsanız bu işe çok zorlu süreçlerden geçeceğini bilmeniz gerekir. Bir defa gönderdiğiniz dosyayı yayınevlerinin zaman ayırıp incelemelerini sağlamak çok zor. Bu, onlar için zaman kaybı olarak kabul ediliyor. Siz bir ümitle bekliyorsunuz. Bazen azminizin kırıldığı, moralinizin bozulduğu zamanlar oluyor. Bu durumda işin başından sonuna kadar sabrı sebatı, ihlas ve samimiyeti, heyecan ve gayreti elden bırakmamanız gerekir. Çünkü siz çok kabiliyetli bir insan olsanız bile keşfedilmeniz uzun zaman alabilir. Yazarken hangi kaynaklardan beslenirsiniz? Abdullatif Acar: Genel kabul görmüş sağlam kaynaklara çok önem veririm.
Ayrıca kaynak derken; yazan insanın en büyük ve güvenilir kaynağı kendisidir. Yani ilk önce kendinize güvenmeniz gerekir. Sağlam bir yapıya sahip olmalısınız. Üretici özelliğiniz olmalı, doğruluktan asla taviz vermemelisiniz. Bundan sonra sağlam kaynakları kullanarak zihin dünyanızla ve ruhi kıvamınızla özgün eserlere imza atmış olursunuz.
Yazmanın ahlâkına uyarsanız, evet "ahlâkı" diyorum çünkü her şeyin bir ahlâk ve edebi olduğu gibi yazmanında ahlâk ve edebi vardır, işte o zaman yazdığınız eser kim bilir ilerde kaynak eser olarak bile kullanılabilir. Çok okuyor musunuz? Çok genç okumadan yazıyor piyasa kalitesiz kitaplarla dolu fikrine katılıyor musunuz? Abdullatif Acar: Yazmak için ilk önce bilmek gerek bu da çoğu zaman okumakla mümkündür. Elbette ki yazmak için okumak tek şart değildir. Çünkü bilgi bazen de tecrübeyle sağlanabilir. Tabi burada gerçek bir sonuca ulaşmak için ne yazdığınız da önemlidir. Şu sözü çok önemserim: "yazmak bilmediğini öğretir insana" burada yazarken kırıp dökmek, öylesine karalamak değil, yazarken bazı şeyleri öğrenmek demektir. Onun için yazmak sadece insanın ufkunu açmakla kalmaz insanın içerisinde saklı gerçeklerin ve hazinelerin gün yüzüne çıkmasına da vesile olur. Yazmış olmak ya da bir eser sahibi olmak için yazılmaz. "Yazmak duyguların kâğıda dökülmesidir." derseniz bu söz de bencilce olur. Duygu tatmini için de yazılmaz. Kendinizi ifade etmeyi yine ben merkezli olarak düşünürseniz bu da doğru olmaz. Bunlar sadece daha güzel yazabilmenize vesiledir. Asıl olan da insanlara faydalı olma niyetine sahip olmanızdır. Yani yazmak hatta iyi bir yazar olmak için derdinizi dert edinmeniz gerekir. Nasıl ki dertlinin serzenişi yanık olursa toplumun derdini dert edinen insanın yazdığı eserlerde çok daha etkili olur. Bütün bunları ifade ettikten sonra ebetteki piyasada her eserin mükemmel olduğunu söylememiz mümkün değil. Yani piyasada çok kalitesiz kitapların varlığına inandığım gibi kalite kriteri çok farklı olan insanların olduğunu da biliyorum. Esere değil yazarına karşı beslediği duygusallığa göre kitap seçen okurlar da söz konusu. Bu konuda genç yaşlı diye ayrım yapmakta pek uygun olmaz. Yazmak sizin için ne ifade ediyor? Abdullatif Acar: "Yazmak benim için hayattır yaşam şeklidir" klasik sözünü kullanmak yerine "yazmak benim için inancımın bir parçasıdır, insanlara bildiğim doğruları anlatmak için bir tebliğ vasıtasıdır" demek istiyorum. Bunu hedefinize koyduktan sonra yazmanın yaşamınızın bir parçası olduğunu söylemenizde hiçbir mahsur yoktur. Ayrıca ben yazmayı egoyu tatmin aracı olarak kullanmaya şiddetle karşıyım. Ya da parmakla göstersinler diye yazmanın yazmak değil karalamak olduğuna, yazma gibi mukaddes bir mesleği suistimal olduğuna inanıyorum. Mesela benim ne zamanki ihlasımda az da olsa bir solukluk söz konusu oluyorsa o zaman bir cümle bile yazamıyorum inanın! Böyle inkıtaa uğradığım dönemlerde yazacağım şeyi zenginleştirmek yerine yazacağım ruhumu doyurmaya zaman ayırıyorum yazma kıvamına kendimi hazırlıyorum. Çünkü yazmak benim için ihlas samimiyet, sadakat ve iyi niyettir. İyi yazmanın formülü sizce nedir? Abdullatif Acar: Aslında yukarıda iyi bir yazının ve yazar olmanın formülünü vermiş oldum. Müsaadenizle tekrar etmiş olmayalım. Daha iyi yazmak isteyenlere ne önerirsiniz? Abdullatif Acar: İyi bir yazar olmak isteyenlere kardeşce tavsiyem; yukarıda da ifade ettiğim gibi iyi niyetli, samimi, ihlaslı olmalarıdır. Bu temel kriterlerden sonra maddeler halinde şöyle sıralayabiliriz. - Yazmadan önce o şeyi yaşayın. - Yazacağınız şeyi içselleştirin. - Yazacağınız konu hakkında detaylı bilgi sahibi olun. - Yazmış olmak için yazmayın. - Yazmayı sakın maddi bir getiri aracı görmeyin. - Özgün olun yani ne yazarsanız yazın o şey size ait olsun. - Yazdığımız şey kalbinizden süzülüp gelsin. - Yazdığınız şeylerin doğruluğunu yaşayarak ispat edin. - Sabırlı ve azimli olun. - Araştırıcı ruha sahip olun. - Her gün bilgi hazinenize yeni şeyler ekleyin. - Kelime hazineniz geniş olsun.
|