Yazı yazmak benim için bir sihirli değnek adeta.Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız? Özlem Çallı: 20 Mart 1979 tarihinde doğdum. Aydın/ Söke’liyim. Ortaokul ve lise eğitimimi Söke Hilmi Fırat Anadolu Lisesi’sinde tamamladım. Üniversite eğitimimi de 2001 yılında Hacettepe Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı’nda tamamladım. Sonrasında da bir yıl İngiltere-Bournemouth-MLS College’da Halkla İlişkiler ve Pazarlama üzerine sertifika programına katıldım. 2002’den beri devam eden iş hayatımda İngilizce öğretmenliği, bankacılık ve çevirmenlik yaptım. Şu an bir tekstil firmasında yurtdışı pazarlama uzmanlığı görevimi sürdürmekteyim. Yazmaya başlama hikâyenizi öğrenebilir miyiz? Özlem Çallı: Masmavi bir denizin kenarındaydı. Kıyafetleri ile denize attı kendini. Yüzdü, yüzdü, yüzdü... Tam o sırada birden gökyüzüne doğru yükselmeye başladı. Uçuyordu! Nasıl olabilirdi bu? Mümkün müydü? Denizin içindeki balıkları sayıyordu adeta, yunusların ardı ardına atladığını görüyordu. Özgürlük bu olmalıydı, hiçbir şey hatırlamıyordu şu an. Kafasına dert ettiği, tasalandığı her şeyden kurtulmuştu. Sanki, negatifliğin dünyaya hiç gelmediği, pozitifliğin her şeyi kurtarabileceğini düşündürten (?) bir kişisel gelişim kitabının içinde hissediyordu kendini. Dedi kendi kendine “Hâlbuki, ne yalan gelirdi bana o kitaplar, şimdi neden böyle geliyor bana?
Denizleri aştı, mavi birden kayboldu. Mordan pembeye, yeşilden sarıya, rengarenk çiçeklerin olduğu bir yerleşim yeriydi burası. Bir köydü galiba! Eski tarihi kalıntılar, kafası kopmuş heykeller, görüntüsünden çok çok eski zamanlardan kaldığı apaçık ortada olan minarelerin olduğu bir yerdi burası.
Birden kulağına o çok sevdiği İtalyanca şarkının melodileri geldi “Lasciate mi Cantare”. Tutan mı vardı onu bu uçsuz bucaksız gökyüzünde? Sonuna kadar bağıra bağıra söyledi. Özgürdü hem de hiç olmadığı kadar. Artık köyü de aşmıştı, yine mavi kapladı her yeri. Mavinin milyon tonu. Denizin laciverti, bulutlara yansıyordu. Koskocaman bir eve, sevimli bir kediye, dua eden nur yüzlü teyzeye benzettiği bulutlara adeta bir kuaför röfle yapıyordu. Lacivertin üstüne bebek mavisi. Bir an düşündü, hayal gücüydü bu, içindeki bir düş. Sağlıklı her insanın sahip olduğu ve günümüzde heba edildiğinden, çok dışa vurulamayan hayal gücü...
O kadar mutluydu ki. Çocukluğunda hayal gücünü karşısına alır saatlerce konuşurdu. Birlikte geliştirirlerdi hayalleri, saatlerce bitmezdi sohbetleri.
Uzun süre önce onu terk etse de demek ki unutmamıştı onu. Bugün yine onun yanındaydı. İşte! Yine hayal gücü onu yarı yolda bırakmamıştı ve istediğini vermişti. Yanında onunla birlikte uçan yüzlerce pembe, yeşil, beyaz filler; lacivert röfleli bulutların üzerinde yüzen çipuralar, kefaller, istavritler vardı.
Derken saatin alarmı çalmaya başladı. Evet bu sadece bir rüyaydı. Belki de onu çocukluğuna götüren en güzel rüyaydı. Bugün çok güzel bir gün olacaktı, hayal gücü rüyasına gelmiş ve ona hep orada olduğunu hatırlatmıştı.
Benim düzenli olarak yazı yazma serüvenim bu rüyayı gördükten sonra, 40 yaşındayken başladı. Gördüğüm bu rüya adeta benim içimde yıllardır birikmiş olan bir özlemi gerçekliğe kavuşturan bir anahtar rolü üstlendi.
Gittiğim şehirlerde gördüğüm tarihi yerleri, tanıştığım insanları, yediğim yemekleri, dinlediğim müzikleri hep yazdığım bir defterim oldu, düzenli olarak tuttuğum güncelerimde. Bir nevi günü kurtarmaktı benim için. Ama bu rüyadan sonra, yazı yazmanın anlamı ve amacı benim için bambaşka bir rol aldı. Kaç kitap yayınladınız konusu nedir? Özlem Çallı: Şu an yayımlanan tek kitabım var. Mart 2021’de okuyucunun beğenisine sunuldu. İçerisinde farklı konularda yazdığım deneme ve şiirlerim bulunmaktadır. Özellikle, sosyal medyanın yaşamamıza olan etkisi, getirdikleri, kaybettirdikleri vb.
Yazmak mı yayınlamak mı zor? Özlem Çallı: Kesinlikle “niyetin saflığına” inanıyorum. Yani, sizin hayattaki anlamınız eğer yazmaksa bu zaten sizi mutlu ediyor. Ve sonucunda da, yazıların yayımlanması veya sizde kalması bir tercih aslında. Ben yazılarımı insanlarla paylaştıkça besleniyorum. Dolayısıyla, ikisi arasında bir zorluk karşılaştırması yapmak hırsızlık olur. Yazarken hangi kaynaklardan beslenirsiniz? Özlem Çallı: Bunun için tek bir kaynak belirtmek imkânsız. Yazmak, insana dair. Yazmak, insanı anlatmak. Dolayısıyla, insana ait her şeyde yazmak var. Markette, pazarda, parkta, restoranda, cenazede, düğünde, okulda, otoparkta her yer. Gözlem benim için olmazsa olmazım. Besin kaynağım diyebiliriz. Özellikle, bir markette çok fazla konu çıkabiliyor. İlave olarak, sosyal medya metinlerin ortaya çıkmasına yarayan sağlam bir mecra. Çok okuyor musunuz? Çok genç okumadan yazıyor piyasa kalitesiz kitaplarla dolu fikrine katılıyor musunuz? Özlem Çallı: Ortalama ayda yedi-sekiz kitap okumaya çalışıyorum. Ayrıca, düzenli olarak takip ettiğim her türden farklı mecralar da var.
Kitap konusunda tek takıntılı olduğum tür insanları bir nevi hayal kırıklığına uğratan “Kişisel gelişim kitapları”. Uzman bir psikolog veya bir bilim insanının yazdığı kitaplar haricindekiler. Kartlarla insanları kanserden kurtarma vaadi verenler, sayılarla her türlü bozulmuş ilişkiyi düzeltiriz vaadini veren yazarlar. Sonucunda da, başta dediğim gibi hayal kırıklığına uğramış insanlar. Bu tür kitapların kalitesiz olduğunu düşünüyorum. Yazmak sizin için ne ifade ediyor? Özlem Çallı: Yazı yazmak benim için bir sihirli değnek adeta. Bir nesneyi, bir evi, bir insanı farklı şekilde anlatmak ve bunu anlatırken de ego tatminliğinden çok, saatlerce duru bir betimleme denizinde yüzüp, sonunda bir şeyler hatırlatabilmek. İyi yazmanın formülü sizce nedir? Özlem Çallı: Bunun tek bir formülü var mı emin değilim. Fakat, kesinlikle yazmanın besin kaynağının okumak olduğunu söyleyebilirim. Gözlemleme diye de eklerim. Bir de, insanın içindeki yazma isteği . Daha iyi yazmak isteyenlere ne önerirsiniz? Özlem Çallı: Mümkün olduğunca hayallerini genişlemeye çalışsınlar. Eksiklerini görüp geliştirsinler. Literatürü takip etsinler.Yazma disiplinlerini gündelik olarak belirli saat aralıklarında pratikleştirsinler. Bir de şunu eklemeden geçemeyeceğim. Yazmayı belki bir gün bırakmak isteyebilirler. O gün bile, kitaplar en iyi arkadaşları olmaya devam etsin. Bu fırsatı bana tanıdığınız için teşekkür ederim. Çalışmalarınızda başarılar dilerim.
|