• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/kitapkonagi
  • https://api.whatsapp.com/send?phone=+905334645270
Okuyalım, Okutalım
Takvim
Site Haritası

Yazmak benim için kendimle yeniden tanışmak gibi bir şey.

Kısaca kendinizi tanıtır mısınız?
Ebru Çakır Kazdal: Çevre mühendisiyim. İngilizce bildiğim için iki farklı kurumda yaklaşık iki sene İngilizce öğretmenliği yaptım. Basılmamış bir öykü ve bir şiir kitabının ve basılmış olan "Üzülmeyin Çiçekleri" adlı romanın yazarıyım. Başlıca ilgi alanlarım resim yapmak, yabancı dilleri irdelemek, okumak ve yazmak, bir şeyler dikip tasarlamak gibi çeşitli aktivitelerdir. Orduluyum, evliyim ve şu an Samsun'da yaşıyorum.

Yazmaya başlama hikâyenizi öğrenebilir miyiz?
Ebru Çakır Kazdal: Okuma aşkı çocukluğumun erken yıllarında başlasa da yazma konusundaki ilgim ortaokul dönemine dayanıyor. O dönem hikâye ve şiir türlerinde çokça yazmaya başlayıp kendimi keşfetmiştim. Çocukken yaşadığım yerde kardeşlerime ve arkadaşlarıma kendi uydurduğum hikâyeleri ve masalları anlatıp onların heyecanlı beğenisine tanık olmak, zannımca ileride bir yazar olacağımın ilk işaretiydi. Ardından lisede çok daha fazla okuyup kitapların büyülü dünyasına kapıldıkça bu ilgi çoğaldı. Bununla beraber edebiyat dersinde diğer nesir çeşitleri ile tanışıp deneme, sohbet, eleştiri yazmaya başladım. Öğretmenlerin taktirini kazandıkça cesaretlendim. Ardından üniversitede küçük bir öykü kitabı oluşturup şiir kitabımı tamamladım. Eğitim hayatım sona erdikten sonra ilk işim, yıllardır içimde büyüyen roman yazma arzusunu hayata geçirmek oldu. "Üzülmeyin Çiçekleri" adlı eserim bu birikimlerin sonucudur.

Kaç kitap yayınladınız konusu nedir?
Ebru Çakır Kazdal: Yayınlanan ilk kitabım "Üzülmeyin çiçekleri" , okuyanların ve bizzat kendimin tam bir sınıflandırmaya tabi tutamadığımız, kendine has türü olan bir romandır. Fantastik ve ütopik gibi görünse de tam olarak bir kalıba girmemesi ve orijinal kurgusu, kanaatimce diğer kitaplarla arasındaki en önemli ayrımdır. Karakterler ve mekanlar isimlerinden ve kalıplarından öte anlamlar taşıdığı için, okurken pek çok metafor ile karşılaşıyoruz. Kitap iki kişinin bakış açısından anlatılıyor, yani iki ana kahramanı var. Kuzey isimli gencin hayatın bilinmezinde ve geçmişin etkisinde olan yaşantısı, bir sabah odasında bulduğu tablonun içinden bambaşka bir dünyaya geçmesi ile farklı bir boyut kazanacaktır. İçine girdiği dünyada enteresan iki karakterle tanışır ve bu karakterler onda büyük bir etki bırakacaktır. Okuyucu neyin gerçek olduğunu sorgularken bir yandan Nilüfer adlı diğer karakterin yaşantısına tanıklık ediyor ve bu iki yaşam doğrusu öyle bir zamanda çakışıyor ki düğümler çözülüveriyor. Sürpriz sonlu ilginç kurgusu olan bir roman. İsmi insanların kafasında soru işareti yaratsa da gizemli cevap olay örgüsünün içerisinde karşımıza çıkıyor. Okuyucuların her birinin çok farklı noktalardan etkilenmeleri de bana kalırsa kitaptaki bu gizemi arttırıyor.


Yazmak mı yayınlamak mı daha zor?
Ebru Çakır Kazdal: Yazmak yetenek ve teknik gerektirdiği için elbette daha zor. Fakat bu yayınlamanın kolay olduğu anlamına gelmiyor. Özellikle yazarların pek desteklenmediği günümüzde, yayınlamanın mali güç gerektiren bir yönü de var. Kurumsallaşmış yayınevleri yeni yazarlara sıcak bakmıyor. Haliyle yazarlar ajans yayınevlerine (basım karşılığında ücret talep eden) yöneliyorlar. İkisi de zor fakat yayınlamak biraz daha üstesinden gelinebilir bir süreç.

Yazarken hangi kaynaklardan beslenirsiniz?
Ebru Çakır Kazdal: Yazdığım türe bağlı. Bu romanımda tamamen hayal gücümden istifade ettim. Kurgunun, karakterlerin hiçbir romana veya filme benzememesi, orijinal olması için özel bir çaba harcadım. Fakat şu anda yazmakta olduğum roman (Karaçay Türklerinin Stalin tarafından sürülmesini anlatan) tarih kokan bir roman. Elbette aynı konulu romanlardan ve ansiklopedilerden yararlanmam gerekiyor.

Çok okuyor musunuz? Çok genç okumadan yazıyor piyasa kalitesiz kitaplarla dolu fikrine katılıyor musunuz?
Ebru Çakır Kazdal: Kitap okumaya, okuma yazmayı öğrenir öğrenmez başlasam da yoğun bir şekilde her türden ve çok okumam lise yıllarında başladı. Kitap zevkimin oluşması da bu süreçte gerçekleşti. Üniversitede eğitim görürken yazmaya ve üretmeye odaklanınca duraksama dönemine girdim, bir süre okumaktan uzaklaştım. Kitabım bitince okuma serüveni kaldığı yerden devam etti. Yine de lise yıllarındaki günde bir kitap bitiren okur değilim ve bence bunun sebebi hayatın getirdiği sorumlulukların artması.

Piyasanın kalitesiz kitaplarla dolu olduğu konusunda hemfikirim. Gittikçe sosyal medyanın yönettiği bir toplum olmaya başladık. Ticaret, moda, hatta kitap sektörü büyük oranda sosyal medya tarafından yönlendiriliyor. Medya ortamlarında popüler kimliğe sahip olan belki de çok az kitap okumuş insanlar kitap yazıyor. Ünlü olmanın yeterli olduğunu düşünüyorlar. Trajikomik olansa evet çoğu zaman ünlü olmaları yetiyor. Yine de ben de dahil olmak üzere kişi önce kendini eleştirmeli.

Yazmak sizin için ne ifade ediyor?
Ebru Çakır Kazdal: Duyguların çok yoğun olduğu anlarda yazma isteğinin artması ve içindekileri kâğıda döken insanların rahatlaması, yazmanın ruha iyi geldiğinin göstergesidir. Önce kişinin kendine iyi gelen bu eylem, başkaları da okuduğu zaman, yazara insanların hayatlarına değmek gibi güzel bir duyguyu bahşeder. Hep şöyle düşünmüşümdür: Benim bir romanım var ve yarattığım bu dünyanın içinde ben öldükten sonra bile sevdiklerim benimle buluşabilirler. Ben hep romanımın içindeki o ormanda olacağım. Bu bakımdan yazmak benim için kendimle yeniden tanışmak gibi bir şey.

İyi yazmanın formülü sizce nedir?
Ebru Çakır Kazdal: Yazmak bir insan olsaydı sağ bacağı yetenek sol bacağı çok okuyarak teknik kazanmak olurdu. Şayet ikisinden biri eksikse, yazar ve okuyucu o dünyada dilediğince gezinemez.

Daha iyi yazmak isteyenlere ne önerirsiniz?
Ebru Çakır Kazdal: Çok okumalarını, doğayla daha iç içe olmalarını, hatta mümkünse farklı yerleri gezmelerini tavsiye ederim. Beynimiz dinleyip gözlemleyerek ve duyduğunu canlandırarak düşünme yetisini geliştirebilir. Ortaya bir eser çıkarmak isteyenler, yetenekli olduklarını hissediyorlarsa ve içlerindeki yazma dürtüsü yeterince aktifse, kimsenin ne düşündüğünü önemsemeden başlasınlar. Başkalarının hayatlarına değebilmenin ve ortaya sadece şahsına ait bir sanat çıkarmanın büyüsünü, bu yola gönül veren her arkadaşımın tatmasını isterim. Çünkü sanat toplumdan ve hatta sanattan da öte, önce kişinin kendi ruhu içindir.



338 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın
Fikir Konağı
Abdullah Küçük
Ev Hapsi Günlerinden

Ali Haydar Koyun
Rakamlarda büyük, güç de zayıf olan topluluk

Derya Kadıoğlu
Yalvaç'ın İnsanları

Fırat Han Koçak
Dünyayı Sömüren Küresel Çeteler - 4

Hanife Mert
Eylül ve Hüzün

Zehra Gaylan Yüksekkaya
"Sahi, Neydi Bayram?"

Abdullatif Acar
Umut Adına Martı Olmak

Afşin Selim
Kitapla Diriliş

Ahmet Aytaç
Yazmak kolaydır, Okutturmak büyük marifet ister...

Altun Özmeşe
Kalpteki Kor Parçası

Aslı Ersoy
Zıtlıkların Öğretisi*

Aynur Hazar
Nice Ömürler Eskir Yaşamanın Teninde

Ayşen Kurban
Eksiğim

Aytekin Duran
Görmek ve Duymak Nasıl Bir Duygudur...

Beyhan Uygur
Şekerci Dede ve Tonton Eşi

Burak Kılıçaslan
Burak Kılıçaslan: Emin Demir ile "Ferman" Üzerine Bir Söyleşi

Çağrı Cebeci
Çağrı Cebeci: Yaşlılık

Dilruba Başak
Her Şey Sevince Güzel

Diyanet İşleri Başkanlığı
Öfkeye Hakim Olmak

Engin Dinç
Dil Belası

Ergül Yılmaz
Bir Demet Şiir

Gamze Karadağ
Kayahan Demir: Gaipten Sesler

Gamze Parlak
İnsanlık Nereye Gidiyor

Gözde Karadağ
Gözde Karadağ: Hakan Yusuf Yılmaz - Alpagut Budun 1 Beklenmedik Keşif

Gülhan Teke Genç
Evrildik (mi?)

Hatice Yatkın Yetişen
Adımı Unutma (İmza: Kadın) / Kitap Yorumu

Havva Yaşar
Tefekkür Üzerine Hasbihal

Hayrettin Gönül
Zaferimiz Daha Bir Yaşında!

İbrahim Ethem Gören
Bir Burak bekleniyor!

İlhan Özgür
Türk Eri

Kaşif Meriçli
Kaşif Meriçli: Little Fugitive

Mahmut Ferhat Alptekin
Demokratik Sol

Mecbure İnal Vela
Çizdim, oynamıyorum!

Mehmet Aydın
Ömer Faruk Kaya: Sus ve Bana Aşkı Anlat

Merve Güney
Güneşin Kızı Biterken

Meryem Seyda Parlak
Psikoloji’ye (Ruh Bilimine) Olan İhtiyaç

Muharrem Dere
Doğu, Batı. Dost, Düşman! Kime Göre?

Murat Ginlik
Kısacık ve Çok Uzun Bir Hikâye

Murat Şaşzade
Küçük Tuhaflıklar

Mustafa Gündoğdu
Ölüm Var...

Nagihan Örsel
Sadece SEN!

Nazan Arısoy
Yağmur'un Aşka Teslim Oluşu

Necati Dilek
Uğruna Şiirler Yazılan Kadın

Necdet Bayraktaroğlu
Büyük Türk Devlet Adamı Timurhan'ın Hayatı, Vasiyeti ve Yasası olan Tüzükat-ı Timur

Nermin Güday Kaçar
Asker Yolu Beklerim

Nurcan Dağ
Yalancı Pollyanna Kitap İncelemesi

Nurhan Işkın
Dedemin Saati

Nurittin Günay
Babamın Jübilesi

Özlem Akşit
Selamlaşma Geleneğinin Toplum ve Gençliğimiz İçin Anlam ve Önemi

Pakize Şeyma Kandemir
Salgının Yeni Yazarları 1

Selahattin Doğan
İyilikde İnatlaşmak

Şükran Pınarcan
Duran Çetin Cüneyt kitabı yorumu

Turan Yalçın
Çay Felsefesi

Yasemin Ilgın
Yasemin Ilgın: Hayallerim

Zeynep Didem Gezgin
Merhamet