Yazarak kendimi ifade ederim.Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız? Fatih Altınbeyaz: 1982’de Aydın Sultanhisar Atça’da doğdum. Bir Kamu Kurumu’nda Devlet memuruyum ve Balıkesir Burhaniye’de yaşıyorum. Aşk Ekmek ve Ölüm, Başkalarının Hayatı, Efeler Yalnız Ölür ve Nihan adlı kitapların yazarıyım. 2005’ten bu yana yazmayı, kahramanlar/karakterler yaratmayı ve hikâye anlatmayı ‘yaşam biçimi’ haline getirmenin gayreti içerisindeyim. 11 yıldır çeşitli gazetelerde ve edebiyat dergilerinde yazarım. Her ay Akıl Fikir Müessesesi’nde yazıyorum. Yazmaya başlama hikâyenizi öğrenebilir miyiz? Fatih Altınbeyaz: Hikâyem, ortaokul ikinci sınıfta, Türkçe öğretmenimin ön ayak olmasıyla yazdığım, ödüllü bir öykü ile başladı. Sonrasında yer yer sekteye uğrasa da şiirlerle, şarkı sözleri ile ve aşk mektuplarıyla devam etti. Akrabalarımın, arkadaşlarımın asker mektuplarını da ben yazardım. Benim ilk gençliğimde hâlâ askerden mektup gelir veya askere mektup yazılırdı.
2005 yılında somut şeyler yazmaya, ıstıraplarımı yazarak anlatmaya başladım. 2009’da İstanbul Hasköy’de kısa dönem askerdim. Kişisel eşyalarımı (harici belleğimi) yanımda getirmiş ve değerli bir ağabeyimin evine bırakmıştım. Bir şeyler karaladığımı söyleyince asker arkadaşlarım onları merak edip görmek istediler. Ben, bir çarşı izninde, Süleymaniye’de çıktı aldıktan sonra ilk metinlerimi birliğe getirdim. Kıymetli asker arkadaşlarım, ki içlerinde öğretmenler, mühendisler, yüksek kesimde yöneticiler vardı, yazdıklarımı okudular. Yazmam için bana destek oldular, yazının benim için bir yol olduğunu bana gösterdiler. Çok büyük iyilik ettiler, beni daha fazla zaman kaybından kurtardılar. Çünkü ortaokul ikinci sınıf Türkçe öğretmenim, zamanında, yazmaya devam etmemi söyleseydi, daha derli toplu olurdum ve erken davranıp amacımı zamanında belirlerdim. Kaç kitap yayınladınız, konusu nedir? Fatih Altınbeyaz: 4 kitap yayınladım. NİHAN (ROMAN) Hayat karşısında bocalamayı, tamamlanmamışlık hissini, kendisini bir insanın varlığında var etmeyi, hayatını başkasına adamak için çırpınışı, ötekinin kaderini değiştirme çabasını, esrarengiz olayları, gizemli tarikatları, çeşitli etnik grupları, savaşan hayvanları, tuhaf vatandaşları, postmodern öyküleri, hikâye içinde hikâyeyi, rüyaların ve gerçekliğin kesiştiği yerde, insanlık kadar kadim olan ‘yazı’ya bel bağlamayı anlatan bir roman.
EFELER YALNIZ ÖLÜR (HİKÂYE) Çeşitli nedenlerle isyan eden, “Ferman padişahın, dağlar bizimdir!” diye haykıran Efelerin ve o dönemin sosyolojisi, folkloru, mitolojisi, sözlü kültürü içinde, bir hiç uğruna (ya da yüksek bir erekle) savrulup giden, yaşam mücadelesi veren Batı Anadolu’nun mağrur insanlarının hikâyesi.
BAŞKALARININ HAYATI (ROMAN) İnsanın değişen dünya düzeni karşısında tökezlemesinin, Ege’nin kadim kültürünün, menkıbelerin, düşlerin ve gerçekliğin kesiştiği yerde, yarım kalmış bir aşk hikâyesinin, kuşaklar arası pişmanlıkların, miras kalmış öfkelerin romanı. Başkaları için kendi hayatından vazgeçebilenlerin hikâyesi.
AŞK EKMEK VE ÖLÜM (HİKÂYE) Türkiye’de kadın, çocuk, âşık olmanın zorluğu, ayak basmaktan korkulan insan yaşantıları, hayatın kırılmaları, kadın erkek ilişkileri, duyguları ile hayatın gerçekleri arasında kalma, bir kadına kendini anlatamama ve çocukluk travmaları...
Yazmak mı yayınlamak mı zor? Fatih Altınbeyaz: Yayınlatmanın zorluğu acele etmekle alâkalıdır, yoksa beklemesini ve tekâmülü bildikten sonra olması gereken zamanında olur. Yazmak; her zaman zorlayacak, daha fazla meşakkat ve sabır isteyecek… Tabii bu biraz da yazıya biçmiş olduğun değerle alâkalı olacak… Yazarken hangi kaynaklardan beslenirsiniz? Fatih Altınbeyaz: İnsanlardan, kitaplardan, yazarların hayatlarından, sözlü anlatılardan, hatıralardan, mitolojiden, Anadolu’nun kadim kültüründen ve bir yazarın yararlanması gereken ne varsa onlardan istifade etmeye çalışıyorum. Çünkü bir yazar gördüğü, işittiği, sezdiği, okuduğu, miras aldığı her şeyden, her türlü duygudan, arızadan, travmadan ve hatıradan yararlanır. Çok okuyor musunuz? Fatih Altınbeyaz: Yazma iddiasında olan bir insanın çok okuması gerektiğine, karşılaştırmalı okumalar yapmasının gerekliliğine inananlardanım. Yazarın obur bir okur olduğu için övünmesi gülünç… Okur, çok okuduğu için çalımlanır ve bu durum ona yakışır. Gerçek bir yazarın ise, çok kitap okumaktan başka seçeneği yoktur. Çoğu genç okumadan yazıyor, piyasa kalitesiz kitaplarla dolu fikrine katılıyor musunuz? Fatih Altınbeyaz: Okumadan yazılabileceğine veya hasbelkader yazılsa bile bunun devam ettirileceğine inanmıyorum. Piyasa kalitesiz kitaplarla dolu fikrine şartlı olarak katılıyorum. Sadece kaliteyi kimin belirlediğini sormak isterim. Fazla büyütmemek gerektiğini, zamanın kalitesiz olan her şeyi silip süpüreceğini düşünüyorum. “Dökme suyla değirmen dönmez.” derler. Yazmak sizin için ne ifade ediyor? Fatih Altınbeyaz: Kendimi ifade etme şeklim, zorluklara, dayatılanlara, aptallıklara, zorbalıklara karşı koyma hissim, çocukluk travmalarımı iyileştirme uğraşım ve en nihayetinde yaşam biçimim. İyi yazmanın formülü sizce nedir? Fatih Altınbeyaz: Bir gün geriye dönüp baktığında, o eser için elinden gelenin en iyisini yaptığını mutlulukla hatırlamak… Daha iyi yazmak isteyenlere ne önerirsiniz? Fatih Altınbeyaz: Karşılaştırmalı ve çok okumalarını, büyük yazarların nasıl yazdıklarına iyi bakmalarını, taklitten sakınmalarını, bir taslak için ellerinden gelenin en iyisini yapmalarını ve kendilerini yazıya karşı sorumlu hissetmelerini öneririm. Vakitlerini boşa geçirmesinler, kitap okuyamadıkları yerde sesli kitap dinlesinler, muhakkak kâğıt, kalem taşısınlar ve bedeli ödenmiş bir mirası devraldıklarını bilsinler.
|