Yazmak, benim için tek kelime ile kaçış.Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız? Ayşe Gül: Nisan 1998 Elazığ doğumluyum. 23 yaşındayım. Fırat Üniversitesi Sosyal Hizmet bölümü mezunuyum. Tam bir koç burcu kadını olduğumu söylemeden de geçemeyeceğim. Yazmaya başlama hikâyenizi öğrenebilir miyiz? Ayşe Gül: İlkokul yıllarımda Türkçe öğretmenimin sınıfa ödev olarak verdiği kompozisyon yazılarını asla aksatmadan yapmış olmam beni bir şeyleri karalamaya itti. Lisenin başlarında Edebiyat öğretmenimin teşvikiyle yarım defterlerime kısa hikâyeler yazmakla başladım desem yalan olmaz sanırım. Üç yıl sonrasında da daha sağlam kurgular ve anlatımla bu yola tam anlamıyla girdim. Kaç kitap yayınladınız, konusu nedir? Ayşe Gül: Basılı olarak HAR (Kar Kurdu Serisi 1) ve SİS (Evren Serisi 1) kitaplarım var.
Har; genç kurgu türünde psikolojik yönünün ağır olduğu bir kitap. Serinin ilk kitabı ve devam kitabı yazım aşamasında. Başkarakter olan Asmin’in intihara teşebbüsü ile başlayan kitap bilinmesi gerekilen her durumun aydınlanmadan kimsenin ölmemesi gerektiğine değiniyor.
Sis; fantastik bir kitap. Tek cümle ile özetlemek istesem “Mars’ta bir deniz kızının hikâyesi” derdim. Dünya’dan Mars’a sürüklenen Meyra’nın annesinin bağlı olduğu diyarın gerekliliği karşısında Myra olarak hayatının yeniden şekillenmesini ele alıyor.
Evren serisinin ikinci kitabı SİN ise yarılanmış halde hâlâ yazım aşamasında. Bitmiş kurgum olarak Kanatlar Mezarlığı, devam ettiğim ise Mavi Fırtına ve Ölü Kadının Defteri var. İçlerinden sadece Ölü Kadının Defteri deneme türünde. Yazmak mı, yayınlamak mı zor? Ayşe Gül: Bu soruya kesinlikle yayınlamak derim. Çünkü yazmak sizin elinizdedir. Ya yazarsınız ya da yazamazsınız, tüm mesele budur. Ama yayınlamak öyle değildir. Bu konuya daha fazla girmeden birkaç cümle ile anlatmaya çalışayım. Sektör asla göründüğü gibi toz pembe değil maalesef. Gerçek manada iyi bir yer ile anlaşmak, emeğinizi emanet edebilmek, o emeklerin karşılığını görmek oldukça zor ve yorucudur. Yazarken hangi kaynaklardan beslenirsiniz? Ayşe Gül: Har kitabımda gerekli olan duyguyu daha iyi verebilmek için bol bol müzik dinleyip kendimi kitabın içinde, tüm o olayları yaşayan Asmin gibi hayal ederdim.
Sis; fantastik ve bilim kurgu karışımı bir kurgu olduğundan fantastik yönü için sürekli düşündüm, bilim kurgu yönü için ise gece gündüz NASA verilerini takip ettim. Yazarken beslendiğim en büyük kaynaklar bunlar oldu. Çok okuyor musunuz? Çoğu genç okumadan yazıyor piyasa kalitesiz kitaplarla dolu fikrine katılıyor musunuz? Ayşe Gül: Evet, bir yazıyorsam kesinlikle beş okuyorumdur. Okumanın kalemi geliştirdiğine inanırım. Fikre gelecek olursam da katılmıyorum. Bu öznel bir durum olsa gerek. Örnek vererek açıklarsam X kitabı bana aşırı yavan geldiğinde bunu yazarın az kitap okumasına bağlayamam. O yavanlık sadece o kitapla alâkalıdır. Hatta yeri gelir o kitabı kendi okuduğum zamanın yanlış olmasından bile kaynaklanabilir. Öte yandan çok okuyup da asla kalem bile kıpırdatamayanları bizzat gördüğümden çok okumanın herkes tarafından iyi yazmakla sonuçlanacağı da muğlak bir durumdur. Yazmak sizin için ne ifade ediyor? Ayşe Gül: Tek kelime ile kaçış. Hayatın karmaşasından aşırı yorulduğumdan ya kendimi kitap okumaya ya da yazmaya adarım. Anlık elimde düşüncelerimi aktaracağımı bir şey yoksa durup sadece kafamda senaryoyu kurarım. Bu durum beni o an boğan gerçeklerden çekip alır. O yüzden okumak da yazmak da benim için en güzel kaçış yöntemidir. İyi yazmanın formülü sizce nedir? Ayşe Gül: Kendi nezdimde çok okumak. İyi yazmak için ihtiyacım olan tek şey elimden geldiğince, vaktimin yettiğince okumak… Daha iyi yazmak isteyenlere ne önerirsiniz? Ayşe Gül: Bence herkesin kendine özgü bir yöntemi vardı. Şöyle ki ben daha iyi yazmak için okumaya baş vururken başkası müzik dinlemeyi ya da kafadaki tüm negatif duygu - düşünceyi ortadan kaldırmayı önerebilir. Kişi kendine iyi gelecek, ona fayda sağlayacak yöntemleri bulup ona tutunmalıdır.
|