Yazmak artık benim için nefes almak kadar kıymetli bir eylem. Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız?
2006 yılı İstanbul Üniversitesi Amerikan Kültürü ve Edebiyatı mezunuyum. 2 yıl İngilizce öğretmenliği yaptıktan sonra 10 yıl da özel şirketlerde Dış Ticaret Uzmanı olarak görev aldım. Evlenip çocuk sahibi olunca kendi kabuğuma çekildim. İş hayatından ayrılmanın etkisiyle kendime daha çok vakit ayırırken şiirler ve öyküler yazmaya başlayarak edebiyat serüvenime adım atmış oldum. Yazmaya başlama hikâyenizi öğrenebilir miyiz?
Salgında sıklıkla hepimiz evlerimizde vakit geçirirken çeşitli meşgaleler edindik haliyle. Ben de kitap okumaya daha çok vakit ayırdım bu sayede. Beni yazmaya yıllar sonra tekrar başlamaya sevk eden Halid Ziya Uşaklıgil’in “Kırk Yıl” adlı kitabı oldu. İçindeki Osmanlıca kelimelerden çok etkilenerek ve onları kullanarak şiirler yazmaya başladım. Lise yıllarında da zaten yazmaya ve eski sözcüklere oldukça düşkündüm. Okuduğum bu kitapla birlikte 20 yıl sonra tekrar yazma tutkusu ile sarmalandım. Şiirlerle başlayan yazı yolculuğum öykülerle devam etti ve 2 senedir yazı hayatımı sürdürmekteyim. Kaç kitap yayınladınız konusu nedir?
2 kitap yayınladım. İlk kitabım şiir türünde “Aşktan Damlayanlar” ismini taşıyor. Bir aşkta yaşanabilecek olumlu olumsuz birçok duyguyu içinde barındıran, kâh güldüren kâh hüzünlendiren şiirlerden oluşmakta. Farklılık olması adına ve insanları biraz da maziye götürmek üzere dizelerime Osmanlıca kelimeler serpiştirdim. İkinci kitabım öykü türünde “Pembe Koltuk" ismini taşıyor. Yarısı polisiye yarısı duygusal olmak üzere 14 farklı öyküden oluşuyor. Okurlarıma macerayı, aksiyonu tattırmaya çalışırken onların duygu dünyalarına da hitap etmek istedim. Hepsinde iyisiyle kötüsüyle insanlığa dair mesajlar iletmeye çabaladım.
Yazmak mı yayınlamak mı zor?
Yazma eylemi severek, özenli ve disiplinli bir şekilde yapıldığında tüm zorlukları aşmaya muktedir oluyorsunuz. Ama yayınlama aşaması, eğer ehline denk gelmezseniz maalesef çok yorucu ve yıpratıcı oluyor.
Yazarken hangi kaynaklardan beslenirsiniz?
Benim kalemimde ağırlıklı olan duygu hüzündür. Hassas bir insan olduğum için gerek kendi yaşanmışlıklarım gerek çevremdeki dramatik olaylar benim yazılarımda kendine bolca yer edinir. Yazan bir insan için gözlemcilik de önemli bir meziyet. Yazmaya başladığımdan beri hayatımda olan bitenleri ve etrafımda vuku bulan hadiseleri daha detaycı bir yaklaşımla ele alıp yazılarıma aksettiriyorum. Çok okuyor musunuz? Çok genç okumadan yazıyor piyasa kalitesiz kitaplarla dolu fikrine katılıyor musunuz?
İyi ve verimli yazmanın yolu kesinlikle çok okumaktan geçiyor. Hatta tür ayırmadan, olabildiğince çeşitli tarzı okuyup incelemek gerekiyor kanaatimce. Ben okul yıllarımdan beri okumayı çok seven bir birey olarak bu konuda mutlu hissediyorum kendimi. Hayatın karmaşasından, yoğunluğundan kaçıp kitapların gizemli, yeni dünyalara açılan kapılarından girmek benim günlük rutinim hâline geldi diyebilirim. Yeterli okuma yapmadan ortaya çıkarılan eserlerin yavan olacağını düşünüyorum. Bu yüzden her çeşit okumanın kalemimize güç vereceğine, eserlerimize zenginlik katacağına inancım sonsuz. Yazmak sizin için ne ifade ediyor?
Yazmak artık benim için nefes almak kadar kıymetli bir eylem. Günlük hayatta dile getirmekte zorlandığım birçok şeyi kalemimle kâğıda en sınırsız, en özgür halimle dökebilmek yaşama sevinci aşılıyor bana. Yazdığım zaman gerçekten var olduğumu hissediyorum bu hayatta. Öyle anlar olur ki konuşacağınız, sizi dinleyecek kimse bulamazsınız ya, işte en vefalı, en sadık dostlar kalem ve kâğıt devreye girer benim için o an. Bu da dünyada parayla satın alınamayacak en hakiki mutluluklardan biri olsa gerek. İyi yazmanın formülü sizce nedir?
Bu, Allah vergisi olduğu kadar çalışarak, emek sarf ederek, ter dökerek başarılabilecek bir eylem aynı zamanda. Her şeyden önce çokça okumak, sonrasında izlemek, gözlem yapmak, algılarımızı açık tutmak, hayal dünyamızı geliştirmek, iyisiyle kötüsüyle yaşamdan beslenmek, dersler çıkarmak iyi yazmaya ulaşmanın yapı taşlarıdır. Okuma - yazma dışında nelerle meşgulsünüz? Resim, müzik vb.
Müziği çok severim. Açıkçası yıllardır içimde ukdedir sahneye çıkıp bir parça Türk Sanat Müziği seslendirmek. Sosyal medya hesabımda kendi çapımda ufak ufak videolarla bu hayalimi bir nebze de olsa canlandırmaya çalışıyorum. Okumak mı? Yazmak mı? Çizmek mi? Hangisi ağır basar?
Okumak ve yazmak benim için vazgeçilemez ve birbirine eşdeğer aktiviteler. Her gün yazamıyorum belki ama okumadan geçirdiğim 1 gün bile büyük bir boşluk, yeri doldurulamaz bir eksiklik hissettiriyor bünyemde. Daha iyi yazmak isteyenlere ne önerirsiniz?
Bu yolda çok ter dökülecek, çok engeller çıkacak, mücadeleler verilecek. Tüm bunlara hazırlıklı olup azimle, şevkle yollarına devam etmelerini diliyorum öncelikle. Ve olmazsa olmaz çok çok ve her türden okuma yapmak. Kendilerini her yönden geliştirmeye çalışmak, fırsatları olursa atölyelere katılmak mutlaka kalemlerini de güçlü kılacaktır kanaatindeyim. Röportajınız için teşekkür ediyorum. Elif Güler
| 
