• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/kitapkonagi
  • https://api.whatsapp.com/send?phone=+905334645270
Okuyalım, Okutalım
Takvim
Site Haritası

Yazmak benim için bulunduğumuz dünyadan hayal dünyama açılan bir kaçış kapısı.

Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız?
Merhaba,
Ben Zeliha Üzümcü. 1973 İstanbul doğumluyum. Liseyi Konya Atatürk Kız Lisesi’nde tamamladıktan sonra Ürgüp Turemden ön büro elemanı olarak mezun oldum. Bodrum’un çeşitli otellerinde beş yıl kadar çalıştım.
Evlenerek Hollanda’ya yerleştim ve on üç yılımı bu ülkede geçirdim. Vatan hasreti ağır basınca kesin dönüş yaparak İstanbul’a yerleştim. Evli ve bir erkek çocuğu annesiyim.
Edebiyat tutkum çocukluk yaşlarımda başladı. Yine yazar olan kız kardeşim Özgecan Doğan’ın tavsiyesi üzerine ilk romanımı yazdım.
“Rehan Raman ve Sırlı Yüzük” ilk basılı eserimdir. İki kitaptan oluşan bir seri olarak düşündüğüm bu eserimin ikinci kitabı için çalışmalarıma başladım.

Yazmaya başlama hikâyenizi öğrenebilir miyiz?
Bu hikâye aslında geçmişe dayanıyor. Çocukluğumda kendi kurguladığım masalları kız kardeşim Şerife Yıldırım'a annemin deyişiyle Çiçeğim'e anlatırdım. Bunun bir yetenek olduğunun farkında bile değildim. Küçük amcam İsmail Doğan, zaman içinde bu yeteneğimi fark etti ve bana yazmam gerektiğini söyledi. Yıllarca bu nasihati göz ardı ettim. Daha doğrusu hayat telaşı içinde yazmak için uygun ortam bulamadım. Nihayet yirmi yıl evvel ilk roman denememi yazmaya başladım. Yarıya kadar gelmiştim ki fikir almak için romanımı bir tanıdığıma okuttum. Bu bir hataydı çünkü ağır eleştiriler aldım ve yazmayı bıraktım. Küçük kız kardeşim Özgecan Doğan yaklaşık olarak beş yıl evvel ilk romanını yazdı. Romanı hakkında yaptığımız bir sohbet esnasında bana, “Abla, roman yazmak senin hayalindi. Sen de yazmalısın. Bu konuda yeteneklisin. Bana kafandaki hikâyeyi kısaca yazıp gönder. Sana taslak hazırlamanda yardım ederim,” dedi. Sanırım yıllardır içten içe böyle bir teşvik bekliyormuşum. Aklımdaki hikâyeyi özet olarak Özgecan’a yolladım. Bana hızlıca taslak hazırlayıp gönderdi ve yazma serüvenim böylece başlamış oldu.

Kaç kitap yayınladınız konusu nedir?
“Rehan Raman ve Sırlı Yüzük” basılmış ilk eserimdir.
Kitabın konusu: Henüz dokuz yaşlarında küçük bir çocuk olan Rehan’ın başı her gece gördüğü tuhaf rüyalarla ve ona gündüz görünen korkunç yaratıklarla derttedir. Reena oğlu Rehan’a yardım etmesi için onu Mumbai’nin en iyi psikiyatrı Bayan Nada’ya götürmektedir. Ama maalesef çocukta herhangi bir iyileşme emaresi görülememektedir. Çünkü Rehan onlar henüz bilmese de hasta değildir. Rehan yüzyıllar önce yaşamış olan atası Kral Suran tarafından her gece ziyaret edilmektedir. Kral Suran ilahi güçleri olan bir yüzük sayesinde torunuyla iletişime geçebilmektedir. Kral Suran bir gece Rehan’a Sırlılar adındaki tehlikeli varlıklardan bahseder. Sırlılar yüzüğü insanlardan almak için her şeyi yapabilecek kötücül varlıklardır. En son Rehan’ın babası tarafından korunan yüzük onun ölümüyle birlikte ortadan yok olmuştur. Artık Rehan’ı büyük bir mücadele beklemektedir. Babasının sakladığı yüzüğü bir an önce bulması ve onu hayatı boyunca Sırlılar ve bir grup tehlikeli insandan koruması gerekmektedir.


Yazmak mı yayınlamak mı zor?
Çok titiz biri olduğumdan bana ikisi de zor geldi. Yazarken zorlanmadım ama düzeltmeler konusunda çok titiz davrandım. Bu yüzden romanı yazmak ve düzenlemek yaklaşık olarak dört yılımı aldı. Yayın aşaması ise her yazar gibi beni de çok yordu. Romanı istediğim görünüme getirene kadar sanırım üç ay uğraştım.

Yazarken hangi kaynaklardan beslenirsiniz?
Kendim için “Araştırmacı Yazar” diyebilirim. Romanımda geçen tüm konular ve yerler hakkında ciddi araştırmalar yaptım. Belgeseller hatta filmler seyrettim. Konularım hakkında yazılmış eserleri alıp okudum. Okurken notlar aldım. Örnek vermem gerekirse James Churchward’ın “Kayıp Kıta Mu” eserini, Sinan Meydan’ın “Köken” eserini, Hakan Yılmaz Cebi’nin “Metafizik İstihbarat, Gizlenen Dünya Tarihi, Kara Divan” eserlerini, Kürşat Berkkan’ın “Tüm Sırlarıyla Masonlar” eserini, Alice Mouton’un “Luvi Uygarlığı” eserini okudum. Kurgu olmasına rağmen temeli gerçeğe dayanan bir kitap olması için elimden geleni yaptım.

Çok okuyor musunuz? Çok genç okumadan yazıyor piyasa kalitesiz kitaplarla dolu fikrine katılıyor musunuz?
Son yıllarda çok okuyamadım. Sadece araştırmalarım için gereken kitaplara yoğunlaştım ama yazmaya başlamadan önce çok okuyan biriydim. Öz geçmişimde on üç yıl Hollanda’da kaldığımı yazmıştım. Farklı bir ülkede bulunmak, bulunduğunuz toplumun kültürüne yabancı olmak, insanda yalnızlık hissi uyandırıyor. Ben bu histen kitaplar sayesinde kurtuluyordum. Her yıl Türkiye’ye tatile geldiğimde en az otuz kitap alırdım. Hollanda’da çok büyük bir kütüphanem olmuştu.
Gençlerin okumadan yazmalarına gelince, aslında bu durum beni hem endişelendiriyor hem de üzüyor. Endişeleniyorum çünkü Türk Edebiyat Dünyası kalite kaybediyor. Eski yazarlarımız aklıma geldikçe bu kalitesizlik beni üzüyor. Onlara haksızlık yapılıyormuş gibi hissediyorum. Her kitap çıkaranın “Yazar” sıfatı alması bana yanlış geliyor. Her meslekte olduğu gibi keşke yazarlıkta da çıraklık, kalfalık ve ustalık olsa diyorum. Ya da romanlara belli bir kalite standartı getirilse. Bu hayal tabii ama şöyle olabilir mesela, romanlar yayınevlerinden önce ciddi bir yazar grubunun elemesinden geçirilebilir.

Yazmak sizin için ne ifade ediyor?
Yazmak benim için bulunduğumuz dünyadan hayal dünyama açılan bir kaçış kapısı. Her şeyin kirlendiği ve kirletildiği bu dünyadan, romanım sayesinde daha temiz bir dünyaya kaçıyorum. İnsanlığın henüz bozulmamış ya da daha az bozulmuş olduğu bir alemi hayal ediyorum. Dostluğun, sevginin, kardeşliğin, merhametin, empatinin, vefanın olduğu bir yere gidiyorum. Kötülük bile daha törpülenmiş oluyor benim dünyamda ve kötüler bile belli sınırları aşmıyor. Yazarken kurguladığım bu dünyaya okurlarımı da almak istiyorum. Romanlarımın onlar için de bir kaçış kapısı olmasını istiyorum.

İyi yazmanın formülü sizce nedir?
Klasik bir cevap olacak ama önce okumanız lazım. Kendinizi donatmanız lazım. Büyük yazarların klasikleşmiş eserlerini mutlaka ama mutlaka okumalısınız. Bir Tolstoy, bir Dostoyevski, bir Çehov, bir Puşkin okumadan edebiyat nedir nasıl anlar ki insan? Genel kültür denilen olguyu da çok önemsiyorum. Bir yazar hemen her konuda fikir sahibi olmalı bence. Hani entel diyoruz ya öyle olmalı gerçekten de yoksa olmayan bir dünyayı nasıl kurgulayacaksınız. İyi gözlemci olmakta çok önemli tabii. Etrafınızdaki her şeyi ve herkesi izlemelisiniz. Davranışları, konuşmaları, mimikleri takip etmelisiniz. Tabii bunu belli etmeden yapın yoksa istenmedik sonuçlar doğabilir.
Bunlar her yazarın ulaşabileceği ve uğraşırsa edinebileceği alet edevatlar. Ama bir de doğuştan gelen şeyler var ki onları sonradan edinmek hayli güçtür. Mesela merhamet duygusu, mesela alçakgönüllülük, mesela menfaat gözetmeden sevmek, duyarlı ve dertli olmak, bağışlayıcı ve cömert olmak yani kısaca iyi insan olmak. Bence iyi bir yazar topluma örnek olacak iyi bir insan olmalı. Zaten yeterince insansanız sizden iyi eserler çıkacaktır emin olun.

Okuma - yazma dışında nelerle meşgulsünüz? Resim, müzik vb.
Sanatın her türünü seviyorum. Bir dönem yağlıboya resimler yapıyordum. Resim yapmakta en az yazmak kadar keyif verici bir aktivite benim için ama son yıllarda vakit bulamıyorum. Seksenlerde çocukluğumu geçirdiğim için televizyon çocuğu olduğumu da söylemeliyim. Ben “aptal kutusu” gibi aşağılamalara çok kızıyorum. Hayal dünyamın gelişmesinde en az kitaplar kadar televizyonun da etkisi olduğunu itiraf etmeliyim. Mesela romanımın mekanlarından biri olan “Mu Kıtası”na ilgim yıllar önce televizyonda izlediğim bir dizi film sayesinde başlamıştı. Dizi filmin adı “Atlantisten Gelen Adam”dı. Ayrıca Jules Verne’nin “Denizler Altında Yirmi Bin Fersah” kitabını okumadan önce filmini seyretmiştim. Belki Atlantis’i yazmadım ama “Mu” fikri bu filmlerle oluştu kafamda.
Şu sıralar Hint Filmleri seyrediyorum. Sakın ön yargılı olmayın. Shahrukh Khan ve Aamir Khan filmlerine bir şans verin. İnanın Hollywood filmlerinden çok daha iyiler.

Okumak mı? Yazmak mı? Çizmek mi? Hangisi ağır basar?
Benim için açık ara yazmak ağır basıyor. Ama araştırma için de olsa okumaya devam ediyorum. Çizmek şimdilik beklemede kalacak maalesef.

Daha iyi yazmak isteyenlere ne önerirsiniz?
Stephan King’in “Yazma Sanatı” kitabını alsınlar ve özellikle ikinci kısmı tek tek not etsinler. Ben öyle yaptım ve çok faydasını gördüm.
Tüm yazar adaylarına bol şans diliyorum. Okurlara da kaçış kapınız açık bekliyorum diyorum.

Sevgilerimle

Zeliha Üzümcü



162 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın
Fikir Konağı
Abdullah Küçük
Ev Hapsi Günlerinden

Ali Haydar Koyun
Rakamlarda büyük, güç de zayıf olan topluluk

Derya Kadıoğlu
Yalvaç'ın İnsanları

Fırat Han Koçak
Dünyayı Sömüren Küresel Çeteler - 4

Hanife Mert
Eylül ve Hüzün

Zehra Gaylan Yüksekkaya
"Sahi, Neydi Bayram?"

Abdullatif Acar
Umut Adına Martı Olmak

Afşin Selim
Kitapla Diriliş

Ahmet Aytaç
Yazmak kolaydır, Okutturmak büyük marifet ister...

Altun Özmeşe
Kalpteki Kor Parçası

Aslı Ersoy
Zıtlıkların Öğretisi*

Aynur Hazar
Nice Ömürler Eskir Yaşamanın Teninde

Ayşen Kurban
Eksiğim

Aytekin Duran
Görmek ve Duymak Nasıl Bir Duygudur...

Beyhan Uygur
Şekerci Dede ve Tonton Eşi

Burak Kılıçaslan
Burak Kılıçaslan: Emin Demir ile "Ferman" Üzerine Bir Söyleşi

Çağrı Cebeci
Çağrı Cebeci: Yaşlılık

Dilruba Başak
Her Şey Sevince Güzel

Diyanet İşleri Başkanlığı
Öfkeye Hakim Olmak

Engin Dinç
Dil Belası

Ergül Yılmaz
Bir Demet Şiir

Gamze Karadağ
Kayahan Demir: Gaipten Sesler

Gamze Parlak
İnsanlık Nereye Gidiyor

Gözde Karadağ
Gözde Karadağ: Hakan Yusuf Yılmaz - Alpagut Budun 1 Beklenmedik Keşif

Gülhan Teke Genç
Evrildik (mi?)

Hatice Yatkın Yetişen
Adımı Unutma (İmza: Kadın) / Kitap Yorumu

Havva Yaşar
Tefekkür Üzerine Hasbihal

Hayrettin Gönül
Zaferimiz Daha Bir Yaşında!

İbrahim Ethem Gören
Bir Burak bekleniyor!

İlhan Özgür
Türk Eri

Kaşif Meriçli
Kaşif Meriçli: Little Fugitive

Mahmut Ferhat Alptekin
Demokratik Sol

Mecbure İnal Vela
Çizdim, oynamıyorum!

Mehmet Aydın
Ömer Faruk Kaya: Sus ve Bana Aşkı Anlat

Merve Güney
Güneşin Kızı Biterken

Meryem Seyda Parlak
Psikoloji’ye (Ruh Bilimine) Olan İhtiyaç

Muharrem Dere
Doğu, Batı. Dost, Düşman! Kime Göre?

Murat Ginlik
Kısacık ve Çok Uzun Bir Hikâye

Murat Şaşzade
Küçük Tuhaflıklar

Mustafa Gündoğdu
Ölüm Var...

Nagihan Örsel
Sadece SEN!

Nazan Arısoy
Yağmur'un Aşka Teslim Oluşu

Necati Dilek
Uğruna Şiirler Yazılan Kadın

Necdet Bayraktaroğlu
Büyük Türk Devlet Adamı Timurhan'ın Hayatı, Vasiyeti ve Yasası olan Tüzükat-ı Timur

Nermin Güday Kaçar
Asker Yolu Beklerim

Nurcan Dağ
Yalancı Pollyanna Kitap İncelemesi

Nurhan Işkın
Dedemin Saati

Nurittin Günay
Babamın Jübilesi

Özlem Akşit
Selamlaşma Geleneğinin Toplum ve Gençliğimiz İçin Anlam ve Önemi

Pakize Şeyma Kandemir
Salgının Yeni Yazarları 1

Selahattin Doğan
İyilikde İnatlaşmak

Şükran Pınarcan
Duran Çetin Cüneyt kitabı yorumu

Turan Yalçın
Çay Felsefesi

Yasemin Ilgın
Yasemin Ilgın: Hayallerim

Zeynep Didem Gezgin
Merhamet