Kaşif Meriçli
kasifmericli@gmail.com
Kaşif Meriçli: Paris, Texas
15/01/2018 1984, Almanya, Fransa, ABD, İngiltere ortak yapımı filmin yönetmeni, 'Berlin'in Üzerindeki Gökyüzü' adlı kült olmuş filmi yöneten Wim Wenders, yine ustalığını göstermiş bizlere. 147 dakikalık filmin başrollerini Nastassja Kinski, Sam Shepard, Harry Dean Stanton, John Lurie, Dean Stockwell paylaşmış. Paris, Teksas zannedildiği gibi Fransa'daki Paris değil, Teksas'taki bir yerleşim birimidir bilgilendirmesini en baştan düşelim. Ayrıca sanat dünyasının ünlü isimlerine ilham kaynağı olmuştur. Kurt Cobain zamanında kendisi için Paris, Texas'ın tüm zamanların en favori filmi olduğunu söylemiş, İngiliz Travis grubu da adını bu filmdeki Travis karakterinden almıştır. Film 1984 Cannes Film Festivali'nde Altın Palmiye ödülü ile taçlandırılmıştır. Teksas'ın ıssız çöllerinde bir adam neden yürür? O kadar çok sevdiği eşini, daha ufacık çocuğunu neden bırakıp gider? Yıllarca kimseyle konuşmadan geçen onca zamanda, konuşmayı dahi unutan bir adam haline nasıl gelir insan? Kimse tarafından bulunmak istemeyişinin altındaki sır ne? Yolculuk insanı değiştirir mi? İnsan susmak zorunda kalır bazen. Konuşmanın bir faydası olduğunu düşünmediği zamanlar, yalnız kalmak ister. Ama çekip gitmek olur mu hiç? Söz konusu Travis (Harry Dean Stanton) ise olur. Bir travma mı geçirdi ki kendini yollara vurdu diye düşündürür izleyiciyi. Konuşmayı unutan biri kendini de unutmuş olamaz mı? Kendinden de kaçıyordur belki, belki de sadece hafızasını kaybetmiştir, belki de hepsidir. Çektiği ne kadar büyük bir acı olabilir ki? Acaba o acıyı çeken sadece kendisi mi? Hikâyenin bilmediğimiz kısmında karısı Jane (Nastassja Kinski) vardır. En az Travis kadar çekiyor olmalı bu acıyı. Travis'in evden yok oluşu, yabana atılacak cinsten bir trajedi değildir. Yıllarca Travis'in oğluna bakan kardeşi Walt (Dean Stockwell) ve eşi Anne(Aurore Clement') nin haline ne demeli. Walt tesadüf eseri kardeşinin bir hastanede olduğunu öğrenmese Travis'in hali ne olurdu? Travis oğlu ile bağı tekrar kurmaya çalışır mıydı. Eşini bulmayı düşünür müydü? Bazen her şey tesadüften ibaret mi acaba diye düşünüyor insan... Filmin sonlarına doğru aynanın diğer tarafındaki Travis ile konuşan Jane... "Ben, sen gittikten sonra, senin için uzun konuşmalar yazdım. Sürekli seninle konuşuyordum. Yalnız olduğum halde, aylarca seninle konuşarak, dolaşıp durdum. Şimdi, ne diyeceğimi bilemiyorum. Seni sadece hayâl ettiğimde daha kolaydı. Bana cevap verdiğini bile hayâl ediyordum. Uzun konuşmalar yapıyorduk. Sen ve ben. Sanki sen gerçekten oradaydın. Seni dinliyor, seni görüyor, kokluyordum. Sesini duyuyordum. Bazen sesin beni uyandırıyordu. Sanki odada yanımdaymışsın gibi. Beni gece yarısı uyandırıyordu. Sonra, yavaş yavaş kayboldu. Artık seni hayâl edemiyordum. Eskisi gibi yüksek sesle konuşmaya çalışıyordum ama orada yoktun. Seni duyamıyordum. Sonra, öylece vazgeçtim. Her şey durdu. Sen, ortadan kayboldun. Şimdi burada çalışıyorum. Sürekli sesini duyuyorum. Her erkekte, senin sesin var." İnsanı yerine mıhlayan sözlerden sonra sadece susmak kalıyor geriye. Kaşif Meriçli |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
Kaşif Meriçli: Little Fugitive - 23/01/2018 |
Kaşif Meriçli: Little Fugitive |
Kaşif Meriçli: Köleler Adası - 08/01/2018 |
Kaşif Meriçli: Köleler Adası |
Kaşif Meriçli: Gerçekler… Hayatlar… Hikâyeler - 18/05/2017 |
Gerçekler… Hayatlar… Hikâyeler |