Hanife Mert
Eylül ve Hüzün
01/09/2020 Hani bazen hayat üzerimize çöreklenir de nefes alamaz hale geliriz ya! Hani iç dünyamızı tarifsiz bir hüzün kaplar. Hani dokunsalar ağlayacak gibi oluruz ya bazen. İçimizden hiçbir şey yapmak gelmez. Kendimizi çaresiz, güçsüz, onca kalabalığın içinde yapayalnız hissederiz. Hani her şeyi olduğu gibi bırakıp, tanıyanı bileni olmayan bir yere gitmek ister, sonra da vazgeçeriz ya. İşte o, sonbaharın müjdecisi güz aylarının sarışın mahzunluğu, hüznün adresi Eylül'dendir. Yazdan kalma duyguların, düşüncelerin, boşa geçen zamanların yorgunluğu içinde yeniden toparlanacak olan hayatın, hüzünle kaplı rengidir Eylül. Hep bu ayda içimi tarifsiz bir hüzün kaplar. Etraf sessizliğe bürünür. Sıcak yaz günlerinin sona ermesiyle tatlı tatlı esen hazan rüzgarlarının sesinde duyarım geçmişin çığlığını. Sarının tonlarında kurarım geçmişle köprümü... Oturduğum sandalyeden izliyorum pencereme vuran güneşi. İnce bir tül gibi üzerimize serilen Eylül’ün kadife sıcaklığını hissediyorum. Çokça sarı demektir eylül; biraz da o yüzden bu yürek burkulması. Çokça isyan taşır içinde, çokça yalnızlık, çokça hüzün; usulca gelen ilk habercisi güzün… Şiirlere konu olmuş şaire ilham vermiş, adına romanlar yazılmış, hüzünlü şarkılar bestelenmiş, sonun başlangıca gebe olduğu aydır Eylül. İlkbahar ve yaz aylarında yemyeşil tomurcuk iken etrafa canlılık güzellik katan yeşil yaprakların, Eylül'le birlikte hazana dönüşerek dalını terk etmesi üzer beni. Sanki sevdiğinden ayrılan, acısını ve gözyaşlarını yüreğine gömen bir sevgili görünümünde, çaresiz düşmesine boyun eğen dallar hüzünlendirir. Yaprağın kaderiymiş düşmek. Düşen ve hışırtılı sesleriyle sağa sola savrulan yapraklar bize neyi ima eder bilinmez... Ancak bilinen bir şey var ki; o da hiç bir şeyin süreklilik göstermediğidir. Güzelliğin, mutluluğun, canlılığın, sağlığın, gençliğin ve hayatın bir gün son bulacağı gerçeği ile yüzleşmesidir. Tatlı tatlı esen sonbahar rüzgarlarının ardından yağan yağmurlar da sona eren son bulan güzellikler için dökülen göz yaşını andırır. Doğanın bu sessiz çığlığı ne çok şey anlatır, anlamak isteyene… İnsan da öyle değil mi? Ne zaman son bulacağı belli olmayan bu hayat yolculuğunda, yemyeşil bir yaprak gibi etrafa canlılık saçarken, ışık olur kimilerine, mutluluk huzur verir. Kimine rehber olur, sevgi tohumları eker sevgisiz gönüllere. Dost olur, yaren olur, kardeş olur kimine, kimine eş, kimine arkadaş olur. Kimine tutunacak bir dal olur... Ve bir gün gelir, kendinden gidenlerle kaybettikleriyle yüzleşir. Ne olduğunu anlamadan, tıpkı kuru bir yaprak gibi savrulup durur dünya denen bu alemde... Hiç ummadığı bir anda acı acı verilen bir sela sesiyle irkilir. Hüzün dolu bir sesle sarsılır. Acı bir haber! Ölüm karşısında çaresizliği fısıldar habersiz yüreklere. Kelimelerin kifayetsiz kaldığı sözün bittiği yerdir burası… Gidenin ardından çaresiz bakakalırız. Gönül gözümüzü açmak için bir çağrı mı sizce hazan mevsimi? Ölümü, yokluğu, çaresizliği, hiçliği çağrıştırması adına? Bilinmez ama Eylül hüzündür hep... “Sonbahar Düşünceleri” adlı şiirinde Ümit Yaşar Oğuzcan; “Sonbahar geldi yağmurla beraber Boynu bükük duruyor kasımpatı Ölümü düşündürür oldu geceler Yaz güneşinde bıraktık hayatı İnsan böylede mahzun olurmuş meğer Ansızın silindi renk saltanatı Yaz güneşinde bıraktık hayatı” .... .... dizeleriyle ifade ettiği gibi... Eylül İşte! hüznün ta kendisi... Bitişlerin başladığı, gidenlerin özlendiği, gelişinin beklendiği ay... Eylül bu acıtır... Acıtır da zamanla acıya alıştırır... Muhabbetle, Hanife Mert |
Yorumlar |
04/09/2020 09:20 Merhaba Nurittin Bey, öncelikle değerli zamanınızı ayırarak Eylül ile ilgili denememi okuduğunuz için teşekkür ediyorum. Ne mutlu bana düşüncelerinize tercüman olmuşum. Sağlık ve esenlikle kalın. Hanife Mert Eylül ve hüzün 02/09/2020 15:41 Hüznün diğer adı eylül. Ayrılıklar, dönüşler, hayattan ya da bir yerlerden kopuslar. Ne güzel anlatılmış. Duygularıma tercüman olmuş. Daha bu sabah yolcu ettim can paremi İstanbul'a. Uzerine okudum yazıyı da. Kaleminiz var olsun. Var olsun ki yazın sürekli icinizdekiler, yüreğinizden tasanlari. Sevgiyle kalın. Nurittin Günay |
Yazarın diğer yazıları |
Sahi Neydi Umut Dediğimiz Şey! - 15/08/2020 |
Yaşamınızda umut ışığınız hiç sönmesin…! |
Neden Haber Vermedin Ki! - 24/07/2020 |
İyi insanlar iyi atlara binip gitti. |