Nurittin Günay
nrttngny@gmail.com
Çaresizliğin Gözyaşları
02/10/2020 Bir akşam üstü, hafif esinti de varken dolaşalım serinlikte diye sahile indik misafirlerle birlikte. İlk gelişleri buralara. Hem gezsinler, görsünler hem de serinlesinler istedik. Belki bir çay içeriz denize nazır, unuturuz dertleri, kederleri hem de atarız üzerimizdeki uyuşukluğu diye düşünerek kafelerin olduğu bölüme doğru ilerlemeye başladık. Ne olduysa o anda oldu. Duyduğumuz ses üzerine sesin geldiği yöne baktığımızda yerde perişan bir halde dizlerinin bağı çözülmüş fevkalade güzel bir kız avazı çıktığınca bağırmakta idi. Heeey diyordu kız Sana diyorum Allah’ın cezası Öyle dönüp arkanı Gidemezsin umarsızca Adam üç beş metre kadar ileride kızın yüzüne bile bakmadan sanki o değilmiş gibi durması istenen gayet sakin, lakayt bir eda ile devam etmekteydi yoluna. Kendinden bir adım önde giden göbeğini tutarak Kızın dediklerini duymadan Bir daha dönmemek üzere Ardına bile bakmadan ağır adımlarla Gidiyordu adam Gidiyordu ama sanki keyif alıyordu bu durumdan, kızın ağlayıp yalvarmasından, kendi yaşına başına bakmadan. Adam ellili Kız yirmi beşli yaşlarda Baba kız olacak çağlarda İşte bu kadar bariz bir yaş farkı vardı adamla kız arasında. Kim bilir kızın bu duruma katlanacağı nasıl bir sebep vardı ortada. Acaba çok mu zengindi bu orantısız göbekli adam yoksa mecbur mu bırakılmıştı kız adama katlanmaya. Hafif bir esinti olmasına rağmen daha büyüktü dalgalar, her seferinde ayrı bir öfke vardı sanki köpüklü sularını bırakırken kayalara. Kabaran dalgalar bile anlamıştı terk edildiğini kızın O yüzden her seferinde daha şiddetli Adamın yüzüne tokat atar gibi çarpmaktaydı kayalara Hepimiz şaşırmış bir halde gözümüzün önünde cereyan eden olayı izliyor, olanı biteni anlamaya çalışıyorduk. Etrafa bakındım, gözlerimle taradım dört bir yanı. Kamera neredeydi, hangi film çekiliyordu, kimler oynuyordu başrollerde. Esas oğlan ile esas kız kimdi ya da bütün bu olanlar bir kamera şakası mıydı? Ama yoktu. Bizlerin, bu ayrılığa, bu drama şahit olanların kameraları açıktı sadece. Etrafta toplanan, meraklı gözlerle ne olup bittiğini anlamaya çalışan bir güruh vardı. İki gözü iki çeşmeydi kızın Yüzüme bak kahrolası Gözümden dökülen yaşların Değmezsin bir damlasına diyordu Ardına bile bakmadan giden adamın ardından Ne kadar zavallıydı kız Acıdım kıza. Empati kurmaya çalıştım. Kâh kız oldum, ağlamak yerine bay bay dedim. Kâh adam oldum, kızın haline acıdım, gidemedim. Misafir olan arkadaşım birkaç ay önce eşi tarafından terk edilmiş, biri üç diğeri beş yaşında iki çocukla bir başına kalmış, bir nebze olanları unutmak, kafasını toplamak için gelmişti Mersin’e. Bundan sonrası arkadaşımın hislerinin tezahürü olan olaylardır. Arkadaşım bu olaydan çok etkilenmiş kendi kendine söylenmekte idi. Allah’ım nereden geldim buraya Neden şahit oldum bu ayrılığa Ben daha kendime gelemeden Terk edilmişliği hazmedemeden O kendi düşünceleri ile şahit olduğu olayları karşılaştırıp, kendi iç dünyasında kendi yaşadıkları ile hesaplaşırken kız aldı yeniden sözü. Konuşmuyor adeta haykırıyor ama aslında yalvaran bir edayla söylüyordu tüm sözlerini. Bitti… bitti öyle mi Bu kadar kolay mı bitirmek Bitti deyince bitivermek Hani, hani ne oldu hayallerimize dedi kız Kız çok mu dokunaklı söylemişti bunları yoksa adam ayrılığın, terk etmenin zevkine mi varıyordu? Yoksa bu işte sadistçe duygular mı besliyordu bilemiyorum ama; Durdu birden giden adam Döndü arkasına acı acı gülerek Alaycı küçümseyen bir bakış İşledi kızın yüreğine nakış nakış Arkadaşım söylenmeye belki de sesli düşünmeye başladı yine. Derin bir pişmanlık vardı sözlerinde. Allah’ım ne olurdu gelmeseydim Gelip de bu anları görmeseydim O ara kız yine başladı konuşmaya. Kurduğu hayalleri koz olarak kullanmak, biraz daha süre kazanmak mı, yoksa adamın onu gerçekten sevdiğine inanmak mı istiyordu? Yoksa, sonuç ne olursa olsun bu ayrılığa engel olmak mıydı niyeti kendisi de bilmiyordu. Haykırdı kız salya sümük Hani dedi ne oldu hayallerimize Mavi boyalı pembe panjurlu evimize Bahçesinde rengarenk çiçekler açacaktı Tahta çitler yapacaktık etrafına Küçücük bir masamız olacaktı Tahta sandalyelerimiz Seninki mavi benimki pembe Sabah kahvaltımızı yapacak İkindi çayımızı içecektik üzerinde Çocuklarımız oynayacaktı bahçesinde Belki mahallenin futbol takımı değil ama Boy boy çocuklarımız olacaktı hani Arkadaşım, bu sözleri duyunca şirazesi kaydı. Afalladı, hafifçe bir sallandı olduğu yerde. Allah’ım ne güzel hayallerdi bunlar Tıpkı bizimkiler gibi Diye sesli düşünüyor gibiydi sanki. Sanırım bu yaşananlar sadece adam ve kız arasında yaşanmıyor, etrafta olaya şahit olan insanlar, özellikle kızın yaşadığı trajediyi yaşamış olan arkadaşım da aynı yaşanmışlıklara ortak olmaktaydı. Konuşmuyordu adam Tek kelime çıkmadı ağzından Yürüdü yeniden ama ağırdan Artık son cephanesini kullanıyor, son ana kadar direnmeye, giden adamı, sevdiğini durdurmaya çabalıyordu kız. Yalvarırcasına seslendi kız, boncuk boncuk yaşlar dökülürken gözünden. Dur dur gitme ne olur Bir şans daha yok mu bize Her şeyi bırakıp gittiğine göre Sildiğine göre bütün yaşanmışlıkları Bari bir sebep söyle Söyle çatlatma ne olur Bir sebep yoktu demek. Ne bir bıkkınlık, ne bir doygunluk, ne bir yanlış hareket yok muydu acaba? Sebepsizce de gidilmez ki. Kız bilmeden bir hata mı yapmıştı yoksa adam çapkınlığın son deminde miydi? Hani dilsiz olsa dillenirdi Adam direndi tek kelime etmedi Artık sona geldik galiba İçten içe acımaya başladım kıza Ne bir sebep söyledi, ne de dönüp bakmadı kıza. Sanki gitmek istemiyormuş gibi, bir darbe daha vurmak istermiş gibi, daha da yalvartmak istermiş gibi ağır adımlarla gitmekteydi adam. Artık ağlama ile karışık, bitkin, yenilgiyi kabul etmiş ama tehditkâr bir ses tonuyla seslendi kız giden adamın ardından. Anladım diyordu kız dönmeyeceksin Bana bir sebep söylemeyeceksin O zaman bilesin ki Sen, sen bu sevdanın katilisin Sakın, sakın ha pişman olup ta dönme Dönüp te arama Artık anladım Bir hevesmiş senin için duygular Bundan sonra ederin ancak bir Fatiha kadar Başka söz çıkmadı hıçkırarak ağlayan kızın ağzından. Yenilmişti. Ne söyleyebilirdi ki artık. Söylese de boştu zaten. Artık bitmişti sevdaları Yığılıp kaldı kız olduğu yere Yenilmişti bir kere Adam mı? Merak edilecek biri değil ama söyleyelim. Hiç konuşmadan Ardına bile bakmadan Bitirip sevdayı Gitti adam |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
Babamın Jübilesi - 12/10/2021 |
Zamansız yağan bir yağmur gibi Apansız geldi sorunlar Ve yakıp yıkmaya Ve yürekleri dağlamaya başladı acılar Ve fırtına öncesi sessizlikti ağıtlar |
Gülden - 28/03/2021 |
Adını gül koydum çiçeklerin en güzeli gülden |
Tarihin Tanıkları - 05/03/2021 |
Tarihin Tanıkları |
Yaprak Dökümü - 05/03/2021 |
Yaprak Dökümü |
Atasözleri - 19/12/2020 |
Atasözleri, halk kültürünün bir yansımasıdır. |
Yangın - 20/11/2020 |
Sadece ağaçlar mıydı, toprak hırsı ve rant uğruna cahilce, bilinçsizce çakılan çakmağın, atılan sigaranın, kırılmış camın çıkardığı, rüzgarla şiddetlenip harlanıp büyüyen; yeri çıplaklaştıran, göğü kirleten, ocakları söndüren, hayvanları öldüren.... |
İyi Saatte Olsunlar - 20/11/2020 |
İyi saatte olsunlar geliyor bazen bana. Epey de kalabalık geliyorlar. Genellikle çok uzun kalmıyorlar ama kaldıkları anı dolu dolu yaşıyoruz birlikte. |
Çocukluğumun Oyunları - 24/10/2020 |
Çocukluğum Mersin Antalya yolu üzerinde şirin bir kasaba olan Limonlu’da geçti. Evimiz yoldan dağlık kesime doğru eskiköy denilen yerdeydi. |
Kaderim - 03/10/2020 |
Bilmiyorum kaç çift vardır, yolları bizim gibi kesişen, hikâyeleri bizimkine benzeyen? |
Devamı |