• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/kitapkonagi
  • https://api.whatsapp.com/send?phone=+905334645270
Okuyalım, Okutalım
Takvim
Site Haritası
Abdullah Küçük
abdullah.kucuk@hotmail.com.tr
Kabullendiğimiz Fikirler Kendimize mi Aitler?
12/03/2021

Geçen yıl şubatta İstanbul’daydım. Haberlerde bir virüsün İran ve İtalya’da hızla yayıldığı, her gün yüzlerce insanın öldüğü söyleniyordu. Meseleyi tam kavrayamamıştım. Diğer olaylar gibi bu da birkaç gün sürer, sonra başka gündeme yoğunlaşırız demiştim kendime. Evimde olmadığım zamanlar -hele de İstanbul’daysam- televizyon haberlerinde bahsedilen olayları doğru düzgün takip edemem, olup biteni de tam olarak algılayamam. İstanbul’u yaşamaya odaklanır, o mübarek topraklara (gerçi toprak da kalmamış ya) adımlarımın kıymetini bile bile atarım.

Her neyse, mesele bu değil.

İstanbul’dan Ankara’ya dönerken bindiğim, gövdesinde kocaman 2 + 1 yazılı şehirlerarası otobüsün dört numaralı koltuğunun önündeki fileli cepte bir dergi duruyordu. Dergiyi muhtemelen benden önce aynı koltukta oturan yolcu bırakmış olmalıydı.

İnsanoğlu hayatta ne kadar acayip şeylerle karşılaşıyor. Dergi 1989 yılında yayımlanmış. Bırakılmış olamazdı, unutulmuş olabilirdi. Bir kişi 32 yıl evvelin dergisini cebinde, çantasında niçin taşır? Belki o tarihte kendisine ait bir yazı çıkmıştır. Bir vakit, ben daha küçükken babam ruhsatlı tabancasını kaybetmişti de iki sayfalık renksiz, kimselerin okumadığı dandik, ilan almak için yayımlanan mahalli gazeteye 8-9 kelimelik zayi ilanı vermişti (kelime adedini beşe düşürmek için çok uğraşmıştı, kelime başına ücret alındığından mütevellit). O ilanını görebilmek için büyüteç kullanmak gerekiyordu. O iki sayfalık neşriyat babamım takım çantasında yıllar boyu kargaburnu, üstüpü, bakır teller, lehim, yankeski, işe yaramaz musluklar, somunlar, cıvatalar ve daha bir sürü alet adavet arasında bulunmaktan dolayı delik deşik olmuştu.  

İyi de koltuk arkasında unutulan dergi bunca sene kendisini nasıl koruyabilmişti? Hem kendisi için bu kadar değerli olduğu belli olan dergiyi sahibi neden otobüste unutur ki? Eh bir şeyleri unutmak için neden aranmaz, karısını çarşıda unutup eve dönen mal erkekleri bilirim. Geçenlerde metroda unutulan şeyleri okumuştum da bir yerde, uhuuu. Neyse muavine el edip, antika değeri olabilecek bir derginin bırakılmış olduğunu söyledim.

“Dayı, kalsın, kalsın orada, sonra alır atarım.”

Yahu, onu mu demiştim, sahibi için derginin çok kıymetli olabileceğini, kendilerini arayabileceğini, yazıhaneye bırakılması gerektiğini ima etmiştim. Hem bu ‘dayı’ nedir Allahaşkına, sanki anası benim kız kardeşim, la havle vela... Beş saat sürecek yolculukta yapacak ne işim olabilirdi, kulaklığı takıp film izleyeyim dedim, hep aynı filmler, dergiyi açtım, kaldı ki oldu-bitti eski şeylere meraklıyımdır. Ah ki ah, Osmanlıcam olsaydı da arşivlere dalabilseydim diye hayıflanırım devamlı. Her neyse, derginin ortalarına kadar geldim, orta sayfalarda bir başlık dikkat çekiciydi, o yazıyı daha bir dikkatli okudum.

Sepetteki Çürük Elmalara Dikkat.

“17’nci asır düşünürlerinden Dekart, doğru düşünmenin yollarını araştırırken kendisinin, önce, gençliğinde, doğruluklarını hiç incelemeden, söylendiği gibi kabul ettiği prensipleri ve o ana kadar doğru diye tanıdığı kanaatların hepsini yanlış fikirler olarak kabul eder; bundan sonra kafasına yerleştireceği fikirleri, doğruluklarını ispat ettikten sonra benimsemeğe karar verir. Ve bu düşüncesini ‘sepetteki çürük elmalar’ olarak izah eder. Sepetteki elmaları çürük olanlardan temizlemek için sepete eğilip çürükleri aramaya koyulmak bir netice vermez. En iyisi sepeti baş aşağı edip, hepsini ortaya yaymak ve sonra rahatça sağlam elmaları birer birer ayırıp sepete koymaktır.”

Vakit çok, belli ki beynim gene karman çorman olacaktı.

“Kabullendiğimiz çoğu fikirler kendi düşüncelerimiz miydi?”

Buradan başlayabilirdim. Özgürlük, demokrasinin incelikleri, emperyalizmin gerçekte ne olduğu, savaş-barış konularındaki düşüncelerimiz kendi fikirlerimiz miydi yoksa okuduğumuz makalelerden, konuştuğumuz kişilerden, tartışma programlarından ya da gittiğimiz sinema, tiyatrolardan mı ediniyorduk? Kimilerimiz de üniversitelerin kürsülerinden dersler dinleyerek mi manipüle oluyorduk?

Tüm bunlardan ve daha farklı yerlerden gelen düşünceleri şahsi kanaatlerimiz, başkalarının etkisinde kalmadan edindiğimizi sanıp sahipleniyor olabilir miydik? Yani demem o ki benimsediğimiz her fikir kendimize ait olmayabilirdi.

Yıllar öncenin, bazı harflerinin silinmiş olduğu yazıyı okuduğumda bunları düşündüm.

Sonra hayalimde seksenli yıllara gidip, o zamanki kendimi düşündüm. O vakitler deliler gibi inandığım birçok fikrin sonradan boş şeyler olduklarını anlamıştım. O fikirlerin kimlerin işine yaradığını, kimlerin hizmetinde olduğunu o yıllarda hiç düşünmemiştim.     

Tabii, düşüncelerin bir tarihi akışı, doğup gelişme süreci vardır. Tüm bunları zamandan ve mekândan tecrit etmek doğru mudur demeden ve dahi kul yapıları olduklarının ayırdına varmadan… Beynim sulanmaya başladığında Düzce’ye varmıştık, muavin de mikrofonla yarım saat mola verildiğini duyuruyordu bozuk ve anlaşılmayan Türkçesiyle.  

Tuvaletlerin olduğu yöne yürürken boş ver diye mırıldandım, ‘arada kafamızı temizlememiz, sil baştan fabrika ayarlarına dönmemiz gerekiyor.’ Bence bunun için en iyi yöntem; farklı fikirlerin ve çatışmalı düşüncelerin olduğu kitaplar okumaktır.

Tabii ki AŞTİ’de otobüsten indiğimde molada aldığım pişmaniye ile tarihi dergiyi sepette bırakmadım. Muavinin buruşturup çöpe atmasına gönlüm razı olamazdı.

Haydi eyvallah..!



520 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Ev Hapsi Günlerinden - 02/09/2021
Salgının kısıtladığı günlerde...
Kitap Korkusu - 18/06/2021
Kitap korkusu öyle azımsanacak bir korku değildir...
Sanatçıya Nasıl Bakılmalı - 25/05/2021
Necip Fazıl Kısakürek Anısına
Ne Söylediğin Değil, Nasıl Söylediğin Önemlidir - 11/05/2021
Hayırlı bayramlar...
Romancılar İçin Tarih Bilgisi Şart Mıdır? - 09/04/2021
Tarih bilgisi ve nesnellik
Şaşmak Şaşakalmak - 10/02/2021
Şaşırmak-şaşırmamak, şaşmak-şaşmamaktan başka bir şeydir.
Yazar mı? Yazan mı? - 22/01/2021
Mesele, biz yazalım, siz okuyunuz meselesi midir?
Memleket Hikâyeleri - 30/12/2020
Refik Halit Karay
Stephen King - 15/12/2020
Kabuslar Pazarı
 Devamı
Fikir Konağı
Abdullah Küçük
Ev Hapsi Günlerinden

Ali Haydar Koyun
Rakamlarda büyük, güç de zayıf olan topluluk

Derya Kadıoğlu
Yalvaç'ın İnsanları

Fırat Han Koçak
Dünyayı Sömüren Küresel Çeteler - 4

Hanife Mert
Eylül ve Hüzün

Zehra Gaylan Yüksekkaya
"Sahi, Neydi Bayram?"

Abdullatif Acar
Umut Adına Martı Olmak

Afşin Selim
Kitapla Diriliş

Ahmet Aytaç
Yazmak kolaydır, Okutturmak büyük marifet ister...

Altun Özmeşe
Kalpteki Kor Parçası

Aslı Ersoy
Zıtlıkların Öğretisi*

Aynur Hazar
Nice Ömürler Eskir Yaşamanın Teninde

Ayşen Kurban
Eksiğim

Aytekin Duran
Görmek ve Duymak Nasıl Bir Duygudur...

Beyhan Uygur
Şekerci Dede ve Tonton Eşi

Burak Kılıçaslan
Burak Kılıçaslan: Emin Demir ile "Ferman" Üzerine Bir Söyleşi

Çağrı Cebeci
Çağrı Cebeci: Yaşlılık

Dilruba Başak
Her Şey Sevince Güzel

Diyanet İşleri Başkanlığı
Öfkeye Hakim Olmak

Engin Dinç
Dil Belası

Ergül Yılmaz
Bir Demet Şiir

Gamze Karadağ
Kayahan Demir: Gaipten Sesler

Gamze Parlak
İnsanlık Nereye Gidiyor

Gözde Karadağ
Gözde Karadağ: Hakan Yusuf Yılmaz - Alpagut Budun 1 Beklenmedik Keşif

Gülhan Teke Genç
Evrildik (mi?)

Hatice Yatkın Yetişen
Adımı Unutma (İmza: Kadın) / Kitap Yorumu

Havva Yaşar
Tefekkür Üzerine Hasbihal

Hayrettin Gönül
Zaferimiz Daha Bir Yaşında!

İbrahim Ethem Gören
Bir Burak bekleniyor!

İlhan Özgür
Türk Eri

Kaşif Meriçli
Kaşif Meriçli: Little Fugitive

Mahmut Ferhat Alptekin
Demokratik Sol

Mecbure İnal Vela
Çizdim, oynamıyorum!

Mehmet Aydın
Ömer Faruk Kaya: Sus ve Bana Aşkı Anlat

Merve Güney
Güneşin Kızı Biterken

Meryem Seyda Parlak
Psikoloji’ye (Ruh Bilimine) Olan İhtiyaç

Muharrem Dere
Doğu, Batı. Dost, Düşman! Kime Göre?

Murat Ginlik
Kısacık ve Çok Uzun Bir Hikâye

Murat Şaşzade
Küçük Tuhaflıklar

Mustafa Gündoğdu
Ölüm Var...

Nagihan Örsel
Sadece SEN!

Nazan Arısoy
Yağmur'un Aşka Teslim Oluşu

Necati Dilek
Uğruna Şiirler Yazılan Kadın

Necdet Bayraktaroğlu
Büyük Türk Devlet Adamı Timurhan'ın Hayatı, Vasiyeti ve Yasası olan Tüzükat-ı Timur

Nermin Güday Kaçar
Asker Yolu Beklerim

Nurcan Dağ
Yalancı Pollyanna Kitap İncelemesi

Nurhan Işkın
Dedemin Saati

Nurittin Günay
Babamın Jübilesi

Özlem Akşit
Selamlaşma Geleneğinin Toplum ve Gençliğimiz İçin Anlam ve Önemi

Pakize Şeyma Kandemir
Salgının Yeni Yazarları 1

Selahattin Doğan
İyilikde İnatlaşmak

Şükran Pınarcan
Duran Çetin Cüneyt kitabı yorumu

Turan Yalçın
Çay Felsefesi

Yasemin Ilgın
Yasemin Ilgın: Hayallerim

Zeynep Didem Gezgin
Merhamet