• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/kitapkonagi
  • https://api.whatsapp.com/send?phone=+905334645270
Okuyalım, Okutalım
Takvim
Site Haritası
İbrahim Ethem Gören
Girişimcilik hayâlle başlar
24/11/2014

Girişimcilik hayâlle başlar, icraatla gelişir. İnsan muhayyilesinde pişmeyen yahut olgunlaşmayan işler/iş fikirleri olduğu yerde kalır, başka bir tabirle hali üzerine merfû olur!

Yazımızın serlevhasındaki üç kelimeden müteşekkil cümle Erhan Erken’e ait. Boğaziçi Yöneticiler Vakfı Kurucular Kurulu Üyesi, Kuzey Haber Ajansı Genel Koordinatörü Erhan Erken’i Boğaziçi Yöneticiler Vakfı’nın bu yıl 11’incisini düzenlediği Profesyonel Yöneticilik Sertifika Programı’nın Girişimcilik seminerinde dinledim.

Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerine ve yeni mezunlarına müteveccih düzenlenen 15 seminerlik programın ikinci oturumunda Erhan Erken, “Girişimcilik hayâlle başlar” dedi ve ekledi… “Bir işin/iş fikrinin hayâlini görmeden başarılı olamazsınız.” Benzer bir ifadeyi de yıllar önce iktisat gurusu Mustafa Özel’den de işiterek not etmiştim: “Kafada çözemediğiniz işi hayatta da çözemezsiniz.”

Erhan Erken bir girişimci… Sosyal ve iktisadi alanda pek çok girişimleri olmuş. Üniversite yıllarında iş hayatına atılan Erken, bunlardan bazılarında hedefine ulaşmış, bazılarında istediği neticeyi elde edememiş. Bu satırların yazarı Erken’in eğitim, sosyal/ictimai alandaki başarılarını önemsiyor.

Özellikle Bayrampaşa Bilgi Evi tecrübesi; bir adım öte iş/eğitim modeli, hamle çapında bir girişim olarak mütalaa edilip Türkiye’nin pek çok yerinde başarıyla uygulanıyor. Tahsil çağındaki binlerce öğrenci her gün Bilgi Evlerinin kapısını aşındırıyor.

Böyle bir girişten sonra, BYV’nin Rumelihisarı’ndaki mekânı Boğaziçi Konak’ta 15 Kasım Cumartesi sabahı düzenlenen “girişimcilik” seminerinde tuttuğum notlarla hasbıhalimize devam edelim.

(…)

Girişimcilik lafzının suyu çıktı! Bir kelime/tabir çok kullanılınca, yerli yersiz ifade edilince içi boşalıyor. Bunlardan biri de “proje”. Maalesef günümüzde çok kişinin elinde/çantasında projeler var ve artık proje, paraya dönüşecek bir hadiseye dönüşmüş durumda. Biri bana “projesi”nden bahsedince bir adım geri adım atıyorum. Maalesef girişimcilik de ona döndü!

Peki girişimcilik nedir? Girişimcilikten ne anladığımı soracak olursanız “Etkin olma halini anlıyorum”cevabını veririm. Ne iş yaparsanız yapın, yaptığınız işte etkin olun, pasif olmayın, bir kenarda oturup size iş verilmesini beklemeyin. Hiç kimseye kenarda oturup beklemek yakışmaz. Her daim işe el koyabilecek bir haliniz almalıdır. Suyun gidişine göre pozisyon almakla işler yoluna girmez.

Hayâli olmayanın girişimi olamaz, bir şeyin hayâlini göremezseniz onu kurgulayamazsınız. Girişimcilikte azim, sebat ve kararlılık çok önemlidir. Girişimci ruha sahip olanlar gördüğü hayâlin üzerine gider.

Girişimciyi tırtıla benzetirim. Bir dalın üzerinde bulunan tırtıla dokunarak bulunduğu yerden düşürdüğünüzde büyük bir azimle aynı dala tekrar tutunur, ikinci kez düşürseniz, kısa bir süre sonra tırtılı aynı yerde görürsünüz.

Girişimcilikte ekip ve ekip ruhu önemli. Her işe yetişemezsiniz. Şahıs karizmasından ziyade grup karizmasını tercih ederim. Pek çok işi en iyi bilen kişiler de bir yerde tekler. Takım ruhu önemlidir. One man showkeyfiyetini sevmem.İyi bir takım kurabilirseniz iyi neticeler elde edersiniz.

Takım oyununu sadece kendi işinizde değil; işinizin dâhil olduğu sektör(ler)de de oynayabilenler muvaffak olur. Söz gelimi ambalaj sektöründe faaliyet gösterenler kâğıt, cilt, kesim vb. imalat atölyelerinin sahipleriyle senkronize hareket etmelidir.

Meslekler kadar meslek birlik ve komiteleri de önemlidir. Herkes iş yaptığı sektörün komitelerini elinde tutmak; suyun başında olmak ister. Odalar, Borsalar, İhracatçı Birlikleri mühim teşkilatlardır. Buralarda akl-ı selim tab-ı müstakim insanların bulunmasını önemsiyorum.

Hemen her işte olduğu gibi girişimcilikte de cesaret önemli yer tutar. Yapılacak işin piyasada talebinin oluşturulması da gözden kaçırılmamalıdır.

Ahlak herkese lazım. Dolayısıyla girişimciye de ahlak, güzel ahlak çok yakışır. Elhamdülillah Müslüman’ız. Öldükten sonra hesaba çekileceğiz. Hayat hızla akıp gidiyor. Böyle bir hengâmenin içinde birdenbire düdük çalacak ve Allah “Gel kulum” diyecek. İkbal, para, makam ve mevki kazanmak için ahlaka uygun olmayan işler zinhar yapılmamalıdır. Yoksa hesap verilemez. Gerçek başarı hesabı verilebilecek işler yapmaktadır.

Girişimci yeni fikirlere açık olmalıdır. Yeni iş fikirlerini takip etmezseniz piyasanın gerisinde kalır, başarılı olamazsınız. Bu bağlamda girişimci Türkiye’yi ve dünyayı iyi takip etmelidir.

Son 10-12 yılı hariç tutacak olursak Türkiye’de iş yapmak çok zordu(r). Girişimci, piyasaların en rahat olduğu zamanda bile tetikte olmalıdır. Çünkü her an her şey olabilir. Yakın dönemde de Gezi hadisesi ve 6-7 Ekim olayları coğrafyamızın iyi okunmasını gerekli kıldı/kılıyor.

İş hayatında cebir ilminden çok yararlanmışımdır. Cebirde hesap yaparken paranteze alma yöntemi vardır. Kendi iş hayatımdan örnek vereyim. 80 personelin çalıştığı bir ambalaj şirketimiz/orta ölçekli bir matbaamız vardı. İşletmemiz iç-içe geçmiş dükkânlar gibiydi. Bir tarafta baskı yapıyoruz, diğer taraftan matbaadan çıkan kâğıtlar kesiliyor, diğer tarafta ciltleniyor, diğerinde yapıştırılıyor, bir diğerinde paketleniyordu.

İşlerimizden birinde aksama olduğunda onu kendi içinde değerlendirip paranteze alıp çözüyorduk.Çünkü iş hayatı meseleleri parantez içine alıp sorunu diğer ünitelere yansıtmamayı gerektiriyor. Bu keyfiyet hayatında olduğu kadar aile hayatında da önemlidir. İşinizde bir sorun yaşadıysanız dükkânınızdan çıkarken bu meseleyi parantez içine alıp evinize taşımamanız gerekir. Aynı şey ev hayatında da geçerlidir. Evde bir problem olduysa bu keyfiyet iş yerine taşınmayarak parantez içine alınmalıdır. Parantezleri kapatmazsanız evdeki hanımızın, işyerindeki çalışanınızın suçu ne ola ki!

Girişimcilikte öğrenilenleri çevreyle paylaşma, aktarma ve öğretme de önemli bir erdemdir. Bildiklerinizi kendinize saklamayınız. Sizin de başkalarından öğrenmeniz gereken pek çok şey vardır. Ve tüm işler birbirleriyle bağlantılıdır.

Girişimci işini mütemadiyen hesap, kitap, genel gidişat ve hedefler noktasında değerlendirmelidir. Bunu bazen işin profesyonellerine yaptırmalıdır. Özellikle küçük işletmeler, büyük, kurumsal şirketler gibi değildir. Sürekli orta seviyeli bir kar/zarar durumu söz konusudur, ipin ucu bir kez kaçırıldığında bir daha zor yakalanabilir. 

İş yaptığınız insanların memnuniyetlerini ölçün. İşinize çok duygusal bakmayın, rasyonel değerlendirmeler yapın. Sürekli zarar eden bir işletmeniz varsa vakitlice kapatın yahut alan değiştirin.

İşinizi seviniz. Gönlünüze yatan işi kurun, sevmediğiniz işi yapamazsınız.

Girişimcilikte kendine güven önemlidir. Muhatabınızın size güvenmesi ise daha da önemlidir.

Şirket kültürü mühim bir kavramdır. Büyük müesseselerde oturmuş, yerleşmiş kültür(ler) vardır. Buralarda çalışmaya başlayanlar kendilerini şirket kültürünün içinde bulur. Küçük şirketlerde bu kültürü girişimci oluşturmak zorundadır.

İş hayatında, sosyal hayatta, aile hayatında istişare, es geçilmemesi gereken bir kavramdır. Başkalarını dinleme, görüşlerine önem verme, fikirlerinden istifade etme iş hayatının olmazsa olmazlarındandır. Hep“ben, ben” dememek lazım gelir. Bu hususta annemin bir sözünü aktarmak isterim: “Akıllar pazara çıkmış, herkes kendi aklını beğenmiş!” Bu gerçeğe rağmen diğer insanların akıllarına da değer verilmeli onlardan istifade edilmelidir

Girişimcilik sadece iktisadi anlamda değildir. Siyasi, sosyal ve kültürel girişimcilik de söz konusudur. Sivil toplum örgütleri yaşanan olaylar karşısında soğukkanlı durabilmeli, uyarma, doğru yolu gösterme görevini yerine getirmelidir. Yetişmiş insanlar, yöneticiler STK’larda görev almalıdır. En verimli vakitler STK’lara ayırmalıdır. STK faaliyetleri hizmet alanının hakkı, hukuku gözetilerek yerine getirilmelidir.

Devlet de girişimciyi gerçek manada desteklemelidir. Bir çok mevzuatla girişimciler oyalanmamalıdır. Mesela küçük ölçekli şirketlerin KOSGEB desteği alabilmesi bile çok zor hatta hayâl gibidir. Bizim iş yerinde de bir zaman bu tür bir girişimde bulunmuştuk Tüm şartları oluşturduktan sonra müracaatımızı yaptık, bir türlü desteği alamadık. Sonrasında iş yerinde o işi takip eden arkadaşa “Bırak ucunu gitsin Üzeyir!” demiştim.

Ülkemizde Devlet vergiyi maalesef daha çok orta ve zayıf kesimlerin sırtına yüklüyor. Bu kolaycı bir tutum. Bu keyfiyetin ters-düz edilmesi gerekir. ÖTV, KDV gibi dolaylı vergilerin oranı %70’lerde. Diğer taraftan direkt vergiler %30’larda. Yani kazanmadan vergisini ödüyorsunuz. Gariban sürekli vergi veriyor. Bu husus mütemadiyen zayıfların aleyhine sürüp gidiyor. Neden? Çünkü dolaylı vergi çabuk toplanıyor.

Küçük girişimcilerin korunması, gözetlenmesi lazım. Girişimci işini kurarken de kapatırken de para ödüyor. Bugün bir işyerinin kapatılmasının maliyeti minimum 2 bin TL. Bu oranların minimize edilmesi lazım.

Babanızdan devam eden bir aile şirketi varsa ve iktisadi anlamda zarar eden bir halde değilse aile şirketini devam ettirmek çok önemlidir. Aile müessesesinin üzerine ilave katma değerler ekleyerek devam ettirin.

İstanbul Ticaret Odası’nın yönetiminde bulunduğumuz dönemde esnafın/tüccarın/iş adamının işini zorlaştıran maddeleri araştırdık. Yaklaşık 15 madde tesbit ettik. Bunların 7-8’ini gayretlerimizde kaldırılmasına vasıta olabildik. Ama hâlâ yarısı duruyor. Bunları yapmaz, girişimcinin, esnafın, işletmecinin önünü açmazsanız herkes zaman içinde işveren değil iş gören haline gelir. İş görenlerden de  bittabi girişimci olmaz.

Her nimetin şükrü kendi cinsindendir. Paranın, malın şükrü zekâtla ifa edilir. İlmin zekâtı anlatmak, öğretmektir. Bilen, bildiğini öğretecek ki ilminin zekâtını vermiş olsun.

Siz de neye sahipseniz onun şükrünü ifa etmeye çalışmalısınız.

Piyasadaki rant alanlarının kapatılması lazım. Bu işler daha çok imar meselelerinde gündeme geliyor. İçeriden, belediyeden, şuradan, buradan duyarak arsaya yatırım yapan, sonrasında aldığı arsanın imar durumu kısa sürede değiştirilerek arsasının üzerine konut, AVM, işyeri yapıp da zenginleşenler büyük bir manevi vebalin altına girmektedir.

Defterin; yani amel defterinin açık kalması önemlidir. Amel defterinizin açık kalmasına sebep olacak fiiller işlemeye özellikle dikkat etmelisiniz. Millet, memleket sevgisi âlâ bir duygudur. Bu duygu ile işlerimize sarılmamız gerekir.

Bölgemiz önemlidir. Tarihin yaşandığı yer coğrafyamızdır. Hemen hemen bütün önemli hadiseler üzerinde yaşadığımız coğrafyada geçmiştir/geçmektedir. Bir zaman bu coğrafyada ipi elimizde tutarken birkaç yüz sene önce bu ipi kaçırdık. Şimdi ipi yeniden, sımsıkı tutma zamanıdır… Bu konuda önümüzdeki dönemde sizlere de çok iş düşecek buna hazırlıklı olmalısınız.

“Rızkın 10’da dokuzu ticarettedir.”

Müslüman kişi rızk faktörünü ıskalamaz/ıskalamamalıdır. Çünkü rızkı veren Allah’tır. Her işte muvaffak olunmaz. Başarılı olan işlerin şükrü zekâtla eda edilmeli, başarısız olununca da isyan edilmemelidir. Bu noktada ifrat da tefrit de problemli alanlardır.

Tüm bunların sonucunda sizin moralinizi bozmayayım. Her şeye rağmen girişimcilik önemlidir. Çünkü“Gayret bizden tevfîk Allah’tan.”



1553 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Bir Burak bekleniyor! - 15/05/2015
Burak, Hakk Teâlâ’nın buyruğuyla “Kulu Muhammed'i geceleyin, Mescid-i Haram'dan kendisine bazı âyetlerimizi göstermek için, etrafını mübarek kıldığımız Mescid-i Aksâ'ya…” götürdü.
Kapalı Çarşı - 03/04/2015
Şiiri, mısralar arasına yüklenen hikmeti, şairi ve bahusus Üstad Sezai Karakoç’u çok severim… Çok sever, eserlerini yana yana, dönene okur dururum, durur okurum… Ondaki aşkın manayı keşfetmeye çalışırım…
Yücelerden Kafile - 27/02/2015
Kitabı heyecanla okumaya başladığınızda kendilerinden bahsedilen evliyalarla konuşup elinizi uzatsanız dokunacak gibi oluyorsunuz.
Çini Ustası - 13/02/2015
Bir gümüş yüzük, üzerindeki turkuvaz taşta Lafza-i Celâl yazılı… İnce, zevkli bir eser… Gönlünde sanat ve estetik güzelliklere açık kapılar bulunan sanatkârın, mezkûr yüzükteki taşı temaşa etmesiyle çini ile ünsiyeti başlamış…
Asker elbisesi düşmanda korku uyandırmalı - 24/01/2015
Türk devletleri askeri kıyafetleri konusunda çalışmalar yapan, Talimhane Okçuluk Kulübü Başkanı Av. Adnan Mehel ile tarihi Türk devletlerinin askeri kıyafetleri üzerine hasbıhal ederek, ecdadımızın savaş kıyafetlerini irdeledik..
Masalsız Çocuklar - 12/01/2015
Size masal mı anlatayım çocuklar! Hiç duymadığınız, aşinası olmadığınız masallardan mı söz edeyim size, yoksa kulaklarınıza ninni mi fısıldayayım!
Hangi Yılbaşı! - 30/12/2014
Okuyucularımız yılbaşı adetini, tüketim çılgınlığını, pagan kültürünü, Aziz Nicholas’ı, çevre tahribatını değerlendirdi...
Savaş Çevik’ten “Denge” - 26/12/2014
“Güzel yazı, hocanın öğretişinde gizlidir. Güzelleşmesi çok yazmakla; güzelliğini devam ettirebilmek İslâm dinine bağlılıkla mümkündür.” Hz. Ali
Anadolu'da Sanat Zamanı - 20/12/2014
İstanbul’da olduğu gibi tüm Anadolu kentlerinde de geleneksel sanatlarımız mahir üstadların marifetiyle yeni eserler ve isimlerle taçlanıyor.
 Devamı
Fikir Konağı
Abdullah Küçük
Ev Hapsi Günlerinden

Ali Haydar Koyun
Rakamlarda büyük, güç de zayıf olan topluluk

Derya Kadıoğlu
Yalvaç'ın İnsanları

Fırat Han Koçak
Dünyayı Sömüren Küresel Çeteler - 4

Hanife Mert
Eylül ve Hüzün

Zehra Gaylan Yüksekkaya
"Sahi, Neydi Bayram?"

Abdullatif Acar
Umut Adına Martı Olmak

Afşin Selim
Kitapla Diriliş

Ahmet Aytaç
Yazmak kolaydır, Okutturmak büyük marifet ister...

Altun Özmeşe
Kalpteki Kor Parçası

Aslı Ersoy
Zıtlıkların Öğretisi*

Aynur Hazar
Nice Ömürler Eskir Yaşamanın Teninde

Ayşen Kurban
Eksiğim

Aytekin Duran
Görmek ve Duymak Nasıl Bir Duygudur...

Beyhan Uygur
Şekerci Dede ve Tonton Eşi

Burak Kılıçaslan
Burak Kılıçaslan: Emin Demir ile "Ferman" Üzerine Bir Söyleşi

Çağrı Cebeci
Çağrı Cebeci: Yaşlılık

Dilruba Başak
Her Şey Sevince Güzel

Diyanet İşleri Başkanlığı
Öfkeye Hakim Olmak

Engin Dinç
Dil Belası

Ergül Yılmaz
Bir Demet Şiir

Gamze Karadağ
Kayahan Demir: Gaipten Sesler

Gamze Parlak
İnsanlık Nereye Gidiyor

Gözde Karadağ
Gözde Karadağ: Hakan Yusuf Yılmaz - Alpagut Budun 1 Beklenmedik Keşif

Gülhan Teke Genç
Evrildik (mi?)

Hatice Yatkın Yetişen
Adımı Unutma (İmza: Kadın) / Kitap Yorumu

Havva Yaşar
Tefekkür Üzerine Hasbihal

Hayrettin Gönül
Zaferimiz Daha Bir Yaşında!

İbrahim Ethem Gören
Bir Burak bekleniyor!

İlhan Özgür
Türk Eri

Kaşif Meriçli
Kaşif Meriçli: Little Fugitive

Mahmut Ferhat Alptekin
Demokratik Sol

Mecbure İnal Vela
Çizdim, oynamıyorum!

Mehmet Aydın
Ömer Faruk Kaya: Sus ve Bana Aşkı Anlat

Merve Güney
Güneşin Kızı Biterken

Meryem Seyda Parlak
Psikoloji’ye (Ruh Bilimine) Olan İhtiyaç

Muharrem Dere
Doğu, Batı. Dost, Düşman! Kime Göre?

Murat Ginlik
Kısacık ve Çok Uzun Bir Hikâye

Murat Şaşzade
Küçük Tuhaflıklar

Mustafa Gündoğdu
Ölüm Var...

Nagihan Örsel
Sadece SEN!

Nazan Arısoy
Yağmur'un Aşka Teslim Oluşu

Necati Dilek
Uğruna Şiirler Yazılan Kadın

Necdet Bayraktaroğlu
Büyük Türk Devlet Adamı Timurhan'ın Hayatı, Vasiyeti ve Yasası olan Tüzükat-ı Timur

Nermin Güday Kaçar
Asker Yolu Beklerim

Nurcan Dağ
Yalancı Pollyanna Kitap İncelemesi

Nurhan Işkın
Dedemin Saati

Nurittin Günay
Babamın Jübilesi

Özlem Akşit
Selamlaşma Geleneğinin Toplum ve Gençliğimiz İçin Anlam ve Önemi

Pakize Şeyma Kandemir
Salgının Yeni Yazarları 1

Selahattin Doğan
İyilikde İnatlaşmak

Şükran Pınarcan
Duran Çetin Cüneyt kitabı yorumu

Turan Yalçın
Çay Felsefesi

Yasemin Ilgın
Yasemin Ilgın: Hayallerim

Zeynep Didem Gezgin
Merhamet