Abdullah Küçük
abdullah.kucuk@hotmail.com.tr
Yazar mı? Yazan mı?
22/01/2021 Bana da söyleşilerde, sohbetlerde sıkça sorarlar, “Kendinize YAZAR oldum diyor musunuz?” Haşa, SÜMME HAŞA. Yani, öyle olmasına imkân, olanak yok (ikisi bir arada pekiştirici oluyor), Allah göstermesin, benden uzak olsun! Bir dergide okumuştum; “...‘aydın’ olmayan ama bir şeyler yazdıkları için kendilerine -her nasılsa- ‘yazar’ denilen yurttaşlar o kadar çoğaldı ki artık böyle bir ayrım yapmanın zamanı geldi,” yazısını. Yayınevlerinin her birine günde on adet roman metni gönderildiğini düşünün. 2017’de İletişim Yayınlarının Ankara bürosuna çıktısı alınmış halde her gün 14 adet metin bırakıldığını okumuştum. Düşünün, ayda kaç dosya eder. Matematiğe vursak, mesela bir yayınevine günde 10 dosya gitse, ayda 300 dosya eder, elli yayınevine bir ayda 15 Bin dosya. İnsana çok abartılı geliyor. Hadi bir ayda tüm yayınevlerine 6 Bin dosya gitsin. YAZAR olmuş olanları da ilave edersek, hak vermemek elde değil, o ‘yazar denilen yurttaşlar’ yazısına. TÜİK verilerine göre ülkemizde 2019 yılında 61 bin 512 kitap yayınlanmış. Bir araştırmaya göre 2012 yılında ülkemizde 1811 adet yayınevi var ve aynı araştırmaya göre kişi başına yaklaşık 8 kitap düşüyor, daha ilginci insanlar kitap okuma eylemine günde sadece 7 dakika ayırıyorlarmış. Bir yazarımızın dediği gibi “Roman yazanlar, okuyanlardan çok daha fazla! Eğer bir ülkede yazanlar okuyanları geçmişse bir sorun var demektir.” Ben ‘roman okumanın’ yazmaktan daha zor olduğunu düşünenlerdenim. Kast ettiğim şey, bir ayda şu kadar roman, şu kadar sayfa okudum değildir. İnsanlar okuduğu kitaplarla değil, duyarlılık, sorgulama, yorumlama ve muhakeme gücü ile değerlendirilir. İyi bir roman okuyucusu olayları birbirine bağlamakta diğer insanlara göre daha yetenekli olur, insanları daha iyi çözümler, toplumsal duyarlılığı gelişir ve tarihsel bilinci ile olaylara geniş perspektiften bakar. Bir yazarımız şu tespitte bulunmuş. “Bir insan zaman-mekân ilişkilerini daha farklı planlarda kurgulayabiliyor, bir olayı çok daha farklı yönüyle görebiliyorsa o bir roman okuyucusudur.” En başta yazdığım, o bir dergide okuduğumu söylediğim yazının devamı şöyleydi: “Gerçekten, Türkiye’de sadece yazmakta ısrar ettikleri için, sadece kitaplar yayımladıkları için kendilerine şair, hikâyeci, romancı, yazar denen o kadar çok insan var ki... Sonuç belli.” ‘Sonuç belli’ denilerek kalitesizliğe vurgu yapılıyor. Eyvallah. İtiraz edemem, doğruya doğru, zaman zaman herhangi bir yayınevinin, ‘bunu nasıl yayımlar’ dediğim kitapları oluyor. Ama olsun, kime ne zararı var, okuyan okur, okumayan -babamın deyimiyle- işine bakar. Kafama takılan, ‘yazmakta ısrar ettikleri için’ ifadesi. Ne güzel işte, şikâyet edip duruluyordu yıllardır, ‘okuma-yazma oranımız düşük, cahil toplumuz’ falan diye... İyi ya da kötü, doğru ya da yanlış, bırakın insanlar yazsınlar, kötü yazsınlar, iyi yazsınlar, yazdıklarını okutsunlar, yazmaya heves etsinler, paralarını buna harcasınlar, bir takım ajanların oyunlarına gelip galeyana kalkışacaklarına… Hem istihdam, istihdam deyip duruyordunuz, kaç kişi ekmek yiyip duruyor bu sektörden biliyor musunuz? Köşe bucak bekleyen kötü insanlarla muhatap olacaklarına, yazsın dursunlar, size ne! Alan razı veren razı. Hem o parayla bastırılan kitapların içinden öyle eserler çıkıyor ki, o ‘YAZAR’lar okusa, yazdıklarından utanabilirler. Büyük şairimiz Bedri R. Eyüboğlu’nun, “Ne zaman bir köy türküsü duysam, şairliğimden utanırım‘ dediği gibi... Mühim olan, edebiyatı ‘tarafı olunan ideolojinin’ emrine vermemektir. Edebiyat estetiğin emrinde olmalı, öyle olursa değer bulur diye düşünenlerdenim. Ama olur mu, efendileri kim okuyacak? Demek istiyorlar ki, oturun oturduğunuz yerde, biz yazalım siz okuyun! Ne haddinize yazmak! Sancı belli; gerçek yazarlarla, kendi imkânlarıyla kitap bastıranların farkının zamanla ortadan kalkacağını düşünmeleri. Kolayı var, biri bir zaman demişti, ‘aydın yazar, aydın olmayan yazar’ farkını koyarsınız olay biter. Münevver yazar demeyeceğinize göre, ‘aydın yazarlara’ YAZAR, parayı bastırıp kitap yayımlatan, boş yere kâğıt tüketiyorlar dediklerinize YAZAN dersiniz. Bu kadar basit! Bu da böyle… |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
Ev Hapsi Günlerinden - 02/09/2021 |
Salgının kısıtladığı günlerde... |
Kitap Korkusu - 18/06/2021 |
Kitap korkusu öyle azımsanacak bir korku değildir... |
Sanatçıya Nasıl Bakılmalı - 25/05/2021 |
Necip Fazıl Kısakürek Anısına |
Ne Söylediğin Değil, Nasıl Söylediğin Önemlidir - 11/05/2021 |
Hayırlı bayramlar... |
Romancılar İçin Tarih Bilgisi Şart Mıdır? - 09/04/2021 |
Tarih bilgisi ve nesnellik |
Kabullendiğimiz Fikirler Kendimize mi Aitler? - 12/03/2021 |
Otobüste Unutulan Dergi |
Şaşmak Şaşakalmak - 10/02/2021 |
Şaşırmak-şaşırmamak, şaşmak-şaşmamaktan başka bir şeydir. |
Memleket Hikâyeleri - 30/12/2020 |
Refik Halit Karay |
Stephen King - 15/12/2020 |
Kabuslar Pazarı |
Devamı |