• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/kitapkonagi
  • https://api.whatsapp.com/send?phone=+905334645270
Okuyalım, Okutalım
Takvim
Site Haritası
Abdullah Küçük
abdullah.kucuk@hotmail.com.tr
Romancılar İçin Tarih Bilgisi Şart Mıdır?
09/04/2021

Bir insanın kendi geçmişine, ailesinin, sülalesinin şeceresine, yaşadığı ülkenin ve diğer ülkelerin yakın-uzak tarihine ilgi duyması, merak etmesi, kaynaklardan bilgi-belge edinip incelemesi normaldir.

Bana göre romancılar için gereklidir de. 

Kumanda aleti elimde zapping yaparken renksiz bir filme denk gelirsem muhakkak durur seyrederim. ‘Ne kadar duru bir yaşantımız varmış bir zamanlar’ diye dalar giderim, öyle olmamış olsa da. Arada bir de kitaplığın en üstünden kalın albümü indirip renksiz fotoğraflara bakarım. Renksizlik neden bu denli ilgimi çeker, bilmiyorum? Gençlik günlerimde, babamın bazı akşamlar o gün çektiği fotoğrafların arkalarına kadrajdakilerin adlarını tek tek yazmasını, altına da muhakkak günün tarihini kondurmasını gereksiz bir uğraş olarak görür, gülerdim. Yıllar sonra topluca eski fotoğrafları inceleyenlerin kendi aralarında -“Hayır, hayır, o Ahmet değil, yanılıyorsun, hem o yıllarda orada o dükkan yoktu ki…”- gibi tartışmalarına şahit olduğumda, meğer babam tee o vakitlerde doğrusunu yapmış derim.

Üstelik gazetelerdeki futbol takımlarının fotoğraflarının altına yazıldığı gibi soldan sağa ayaktakiler der, sonra da oturanları tanıtırdı, etiketlemenin en klasik şekliyleJ) O renksiz fotoğraflar maziyi gözümde canlandırır, o günler zamanımızdan daha çıkarsız yaşanırmış gibi düşüncelere dalarım.

Bunları durduk yere yazmadım.

Roman yazmaya tevessül edip hevesim tutkuya dönüşünce eksikliğini en fazla hissettiğim şey yakın ve uzak tarih olmuştu. Romancı olacaksam tarih öğrenmem gerekiyordu. Milli eğitimin resmi tarih müfredatı kendimi bildim bileli tartışmalıydı. Neyin ne kadar doğru olduğu konusunda belirsizlikler vardı. Düzgün cümle kurmayı, yanlış kelimelerin doğrusunu sözlüğe bakıp öğrenebiliyorsunuz da tarih bilginiz yeterli düzeyde değilse cümleleriniz olgunlaşamıyor, güçlenemiyor, zaman zaman tıkanıyor, kafanız karışıyor, doğru olmayan analizler yapabiliyorsunuz. 

Yani demem o ki bir romancının eserlerini besleyen ana kaynaklardan biridir tarih.

İkinci ve önemli bir faktör yazarın kendisini özgür hissetmesi, yazdığı cümleden dolayı kovuşturma geçirmemesi, tedirgin olmamasıdır. Eğer bir romancı bir takım nedenlerle kendi kendine sansür uyguluyor ya da yayınevi bir takım ideolojik nedenlerle taslak metninin orasını burasını değiştirip yayımlıyorsa o romanların tadı tuzu olmaz. Hatta o roman onun olmaktan çıkar.

Romancılar için dönem koşulları önemli olsa da romancı o koşullarından etkilenmemelidir. Mesela 1990 yılına kadarki romancılar ortamdan fazlasıyla etkilenmiş, bunun sonucunda siyasi görüşlerini eserlerine bir şekilde geçirme gereği duymuşlardır.

Bu iki faktör, yakın tarih konusunda yeterli bilgili olmamak ve olaylara nesnel bakamamak romancıları olumsuz yönde etkiler. Bana göre, yakın geçmişte yaşanmış ya da halen içinde yaşanılan bir olay romana konu edilecekse, bu iki faktöre aşırı dikkat edilmelidir, aksi takdirde yorumsal yanlışlar yapılmasına neden olur.      

Mesela Aragon içerisinde bulunduğu İkinci Dünya Savaşını anlatmak için daktilosunun karşısına geçmiş ancak Komünistler adlı romanını bitirmemiştir, o ‘konu’ üzerine roman yazmanın yorum güçlüklerine sebebiyet verdiğini ileri sürüp.

1960, 1971 ve 1980 darbeleri sonunda yazılan romanlarda hep bir acelecilik, bir kısır bakış, yorum eksiklikleri ve yanılgılar görülür. Kimi romancılar 1960 darbesini haklı çıkarmak için bin dereden su getirip, darbe öncesi ekonomik şartları kurcalamış, toplumsal ve siyasal gelişmelerden dem vurmuşlardır.

12 Martta ise ağırlıklı işkence konusunu işlenmiş, bolca bireysel kahramanlıklardan söz edilmiştir. Yani demem o ki, dönem romancılarımız derinlikli, Dostoyevski benzeri olaylara nüfus edememişlerdir.

Eğer bir romancı bir takım toplumsal sorunlara kendi kafasından çözümler bulup, bunu dile getirmek için tarihten yararlanmaya yönelmiş ve tarihsel kişileri romanına alıp onları kendi istediği gibi konuşturmuşsa, yazardan beklenen nesnellik görülmez. Balzac buyurmuştur ki; “Roman, büyük tarihsel figürlerin görüşlerine ancak ikinci derecede karakterler olarak katlanır.”

Velhasıl mesele şudur ki; romanlarda düşünceler çatışmalıdır, hatta kişilerin iç çatışmaları olmalıdır, iç çatışması olmayan kişilerle yazılan romanların lezzeti olmaz. Dostoyevski’nin ‘Yeraltından Notlar’ buna iyi bir örnektir. Bir romancı tarihi, tarihsel olaylar olarak değil, bu olayların insanlar üzerindeki etkilerini, somut insan çatışmalarını anlatmalıdır. Bunların dışına çıkıldığında edebiyatın da dışına çıkılmış olur. Mesela Reşat Nuri Güntekin Eski Hastalık adlı romanında on iki sayfa boyu Silifke’deki ‘düğünlü balo’ hazırlığını ve balo gecesini anlatır. Roman cumhuriyetin ilk yıllarını yansıtmaktadır.

“Lüks masalarda tek boş iskemle kalmamış bulunmasına rağmen, bazı belli başlı aile kadınlarının gelmemiş, daha doğrusu babaları, kocaları, kardeşleri tarafından getirilmemiş olmalarından şikayet edenler vardı./ Bir iki masa ötemizde oturan şişman ve kırmızı yüzlü bir adam, yanından geçen belediye reisini elinden yakaladı, etraftan işitilecek bir sesle: -Ne iştir bu beyim… Bizi teşvik edenler hani neredeler? Bizimkiler helâl de, kendilerininki mi haram, dedi.”

Büyük romancı olmak budur. Üstat adeta kendinden sonra gelecek romancılara ders verir, “... şişman ve kırmızı yüzlü adam...” betimlemesinde bulunarak. Burada romancının ne demek istediğini tarih bilgisi olanlar daha çabuk kavrarlar.

Hangi tarih kitabında böyle çarpıcı bir gerçek okunur?

Sanat, toplumsal-tarihsel gerçekliği böyle yansıtır. Velhasıl tarihi bilgimiz yeterli değilse, üstat gibi böyle bir cümle kurmamız mümkün olamaz.

Bilmem anlatabildim mi?

Hadi eyvallah...   



501 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Ev Hapsi Günlerinden - 02/09/2021
Salgının kısıtladığı günlerde...
Kitap Korkusu - 18/06/2021
Kitap korkusu öyle azımsanacak bir korku değildir...
Sanatçıya Nasıl Bakılmalı - 25/05/2021
Necip Fazıl Kısakürek Anısına
Ne Söylediğin Değil, Nasıl Söylediğin Önemlidir - 11/05/2021
Hayırlı bayramlar...
Kabullendiğimiz Fikirler Kendimize mi Aitler? - 12/03/2021
Otobüste Unutulan Dergi
Şaşmak Şaşakalmak - 10/02/2021
Şaşırmak-şaşırmamak, şaşmak-şaşmamaktan başka bir şeydir.
Yazar mı? Yazan mı? - 22/01/2021
Mesele, biz yazalım, siz okuyunuz meselesi midir?
Memleket Hikâyeleri - 30/12/2020
Refik Halit Karay
Stephen King - 15/12/2020
Kabuslar Pazarı
 Devamı
Fikir Konağı
Abdullah Küçük
Ev Hapsi Günlerinden

Ali Haydar Koyun
Rakamlarda büyük, güç de zayıf olan topluluk

Derya Kadıoğlu
Yalvaç'ın İnsanları

Fırat Han Koçak
Dünyayı Sömüren Küresel Çeteler - 4

Hanife Mert
Eylül ve Hüzün

Zehra Gaylan Yüksekkaya
"Sahi, Neydi Bayram?"

Abdullatif Acar
Umut Adına Martı Olmak

Afşin Selim
Kitapla Diriliş

Ahmet Aytaç
Yazmak kolaydır, Okutturmak büyük marifet ister...

Altun Özmeşe
Kalpteki Kor Parçası

Aslı Ersoy
Zıtlıkların Öğretisi*

Aynur Hazar
Nice Ömürler Eskir Yaşamanın Teninde

Ayşen Kurban
Eksiğim

Aytekin Duran
Görmek ve Duymak Nasıl Bir Duygudur...

Beyhan Uygur
Şekerci Dede ve Tonton Eşi

Burak Kılıçaslan
Burak Kılıçaslan: Emin Demir ile "Ferman" Üzerine Bir Söyleşi

Çağrı Cebeci
Çağrı Cebeci: Yaşlılık

Dilruba Başak
Her Şey Sevince Güzel

Diyanet İşleri Başkanlığı
Öfkeye Hakim Olmak

Engin Dinç
Dil Belası

Ergül Yılmaz
Bir Demet Şiir

Gamze Karadağ
Kayahan Demir: Gaipten Sesler

Gamze Parlak
İnsanlık Nereye Gidiyor

Gözde Karadağ
Gözde Karadağ: Hakan Yusuf Yılmaz - Alpagut Budun 1 Beklenmedik Keşif

Gülhan Teke Genç
Evrildik (mi?)

Hatice Yatkın Yetişen
Adımı Unutma (İmza: Kadın) / Kitap Yorumu

Havva Yaşar
Tefekkür Üzerine Hasbihal

Hayrettin Gönül
Zaferimiz Daha Bir Yaşında!

İbrahim Ethem Gören
Bir Burak bekleniyor!

İlhan Özgür
Türk Eri

Kaşif Meriçli
Kaşif Meriçli: Little Fugitive

Mahmut Ferhat Alptekin
Demokratik Sol

Mecbure İnal Vela
Çizdim, oynamıyorum!

Mehmet Aydın
Ömer Faruk Kaya: Sus ve Bana Aşkı Anlat

Merve Güney
Güneşin Kızı Biterken

Meryem Seyda Parlak
Psikoloji’ye (Ruh Bilimine) Olan İhtiyaç

Muharrem Dere
Doğu, Batı. Dost, Düşman! Kime Göre?

Murat Ginlik
Kısacık ve Çok Uzun Bir Hikâye

Murat Şaşzade
Küçük Tuhaflıklar

Mustafa Gündoğdu
Ölüm Var...

Nagihan Örsel
Sadece SEN!

Nazan Arısoy
Yağmur'un Aşka Teslim Oluşu

Necati Dilek
Uğruna Şiirler Yazılan Kadın

Necdet Bayraktaroğlu
Büyük Türk Devlet Adamı Timurhan'ın Hayatı, Vasiyeti ve Yasası olan Tüzükat-ı Timur

Nermin Güday Kaçar
Asker Yolu Beklerim

Nurcan Dağ
Yalancı Pollyanna Kitap İncelemesi

Nurhan Işkın
Dedemin Saati

Nurittin Günay
Babamın Jübilesi

Özlem Akşit
Selamlaşma Geleneğinin Toplum ve Gençliğimiz İçin Anlam ve Önemi

Pakize Şeyma Kandemir
Salgının Yeni Yazarları 1

Selahattin Doğan
İyilikde İnatlaşmak

Şükran Pınarcan
Duran Çetin Cüneyt kitabı yorumu

Turan Yalçın
Çay Felsefesi

Yasemin Ilgın
Yasemin Ilgın: Hayallerim

Zeynep Didem Gezgin
Merhamet