Abdullah Küçük
abdullah.kucuk@hotmail.com.tr
Ne Söylediğin Değil, Nasıl Söylediğin Önemlidir
11/05/2021 Goethe babamız buyurmuşlar ki, “Eğer insanları oldukları gibi kabul edersek, onları daha kötü yaparız. Eğer insanları, olmaları gerektiği gibi kabul eder ve kendilerine öyle davranırsak, insanlara olabilmeleri mümkün olanı olmalarında yardım ederiz.” Üstat ‘insanları oldukları gibi kabul etmek’ tezine baltayı vurmuş. Şimdi ben hayatım boyunca herkesi olduğu gibi kabul ederek hatalı mı davranmışım? Onları olmaları gibi kabul edip, olabilmeleri mümkün olanı olmalarına yardım mı etmeliydim? Pedagoji ya da pedagojik formasyon bilimini mi ilgilendirir bu konu bilemiyorum, sanki Goethe’nin dediğini uygulayabilmek için işe çocukluktan başlanmalı gibime geliyor. Neyse bu mesele uzmanlık alanım değil. Yanlış değerlendirmelerde bulunmayayım. Çocuk demişken Victor Hugo amcamızın bir uyarısı aklıma geldi; “Bir çocuğa yalan söyleme demeyin. Doğruyu söyle deyin. Birincisinde suçlamış ikincisinde yol göstermiş olursunuz.” Konuyla ilgili olup olmaması bir yana üstada ait şu söze de fazlasıyla hak veriyorum: “Hayvanlar aleminde hiçbir yaratık dünyaya güvercin olarak gelip sonradan bir leş yiyiciye dönüşmez. Bu yalnızca insanlar aleminde olur.” Hadi bakalım. Görüyor musunuz insanlar aleminde olup bitenleri? İnsanlık alemi tam bir muamma, çözebilene aşk olsun. Hepsi bir yana Hugo amcamızın veciz sözlerinden bahsederken onun en sevdiğim sözünü de aktarayım bari. “Bazı duygular ancak sessizlikle ifade bulur.” Ne kadar yerinde bir laf değil mi? Bak şimdi laf lafı açmışken aklıma başka değerli bir şahsiyetin hikmetli bir sözü geldi; hazret buyurmuş ki; “Önemli olan, söylenenin ne olduğu ya da nasıl söylendiği değil, ama söylenenin nasıl işitildiğidir.” Bütün mesele budur işte. Padişahın biri bir gece rüyasında tüm dişlerinin döküldüğünü, yemek bile yiyemez hale geldiğini görmüş. Sıkıntı içinde uyanmış, uyanır uyanmaz da vezirini çağırıp sarayın rüya tabircisinin huzuruna getirilmesini buyurmuş. Tabircibaşı düşünür; utana sıkıla: “Şerdir Padişahım” der. “Uzun yaşayacaksınız; ama ne yazık ki, tüm yakınlarınızın gözlerinizin önünde birer birer ölüp sizi yapayalnız bıraktıklarını göreceksiniz.” Bir an sessizlik olmuş; ardından padişah kükremiş: “Tez atın şunu zindana, felaket habercisi olmak neymiş öğrensin!” Tabircibaşı, yaka paça götürülüp zindana atılmış. Padişah bir başka tabircinin bulunmasını emretmiş. Huzura getirilen ikinci tabirciye de rüyasını anlatmış: “Hayır mı, şer mi?” İkinci tabirci de düşünmüş; ama sonra yüzü birden aydınlanmış: “Hayırdır, Padişahım!” demiş. “Bu rüya, tüm yakınlarınızdan daha uzun yaşayacağınızı gösterir. Daha nice seneler boyu ülkenizi yönetebileceksiniz.” Padişah, ağzı kulaklarında buyurmuş: “Bu tabirciye iki kese altın verin!” Başından sonuna durumu izleyenler, tabirciye sormuşlar, “Aslında sen de tabircibaşı da aynı şeyi söylediniz. Neden onu cezalandırdı da seni ödüllendirdi?” Tabirci gülmüş: “Elbette aynı şeyi söyledik; ama önemli olan, kimilerine NE söylediğin değil, NASIL söylediğindir? Konuyu kapatırken, konumuzla uzaktan yakından ilgisi olmayan, kimden işittiğimi, hangi kitaptan okuduğumu dahi hatırlamadığım bir söz zihnime fırladı: “Bir insan hissettiği kadar yaşlıdır.” Hayırlı bayramlar… |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
Ev Hapsi Günlerinden - 02/09/2021 |
Salgının kısıtladığı günlerde... |
Kitap Korkusu - 18/06/2021 |
Kitap korkusu öyle azımsanacak bir korku değildir... |
Sanatçıya Nasıl Bakılmalı - 25/05/2021 |
Necip Fazıl Kısakürek Anısına |
Romancılar İçin Tarih Bilgisi Şart Mıdır? - 09/04/2021 |
Tarih bilgisi ve nesnellik |
Kabullendiğimiz Fikirler Kendimize mi Aitler? - 12/03/2021 |
Otobüste Unutulan Dergi |
Şaşmak Şaşakalmak - 10/02/2021 |
Şaşırmak-şaşırmamak, şaşmak-şaşmamaktan başka bir şeydir. |
Yazar mı? Yazan mı? - 22/01/2021 |
Mesele, biz yazalım, siz okuyunuz meselesi midir? |
Memleket Hikâyeleri - 30/12/2020 |
Refik Halit Karay |
Stephen King - 15/12/2020 |
Kabuslar Pazarı |
Devamı |